19.Bölüm

19.1K 992 22
                                    

Düşes, artık her şey yolundaymmış gibi davranmakta her zamankinden daha çok zorlanıyordu. Bordo şalını omuzlarına atıp gösterişli odasının penceresine yaklaştı. Güneşin yeşil dağların arkasından yükselişini görmek, belki de hayatında ilk kez onu rahatlatmıyordu. Yapacacağı daha doğrusu yapmakta olduğu şey, içini kemiriyordu. Görünenin aksine kötü biri değildi düşes. Yalnızca bazı durumlarda gerekli önlemlerin alınması gerektiğine inanıyordu. Ailesini korumak için doğru olanı yaptığını düşünürken içten içe tanrının onu affetmesini diliyordu.

Sessizlik,odasına giren emektar hizmetçisinin girmesiyle bozuldu. Yıllar ona da pek iyi davranmamıştı.

‘’Eşyalarınız hazırandı,düşes hazretleri. Ne zaman isterseniz yola çıkabilirsiniz.’’

Sakince gülümsedi yaşlı kadın. ‘’Teşekkürler Mairi. Kahvaltı sona erdikten sonra yola çıkacağız.’’

‘’Emredersiniz efendim. Bir de Randall adında bir adam sizinle görüşmek istiyor.’’

Yaşlı kadın, yorgun bir şekilde nefesini verdi. ‘’İçeri alabilirsin.’’ 

Mairi, hızla odadan çıktı ve kapıdaki adama içeri girebileceğini söyledi.

Randall, siyaha yakın kahverengi gözleri, esmer teni ve siyah saçlarıyla fazla dikkat çekecek biri değildi. İri cüssesi ve tekinsiz bakışları, gören olursa bile unutmak istemesine neden oluyordu. Yaptığı iş için biçilmiş kaftandı bu adam. Son derece duygusuz, acımasız ve soğukkanlıydı. Yaşlı düşes onu kocasının birkaç işini yapmak için kaleye geldiğinde tanımıştı. O zamanlar daha gençti ancak yılların ona tecrübe kazandırdığını düşünüyordu.

Randall, odaya girdiğinde beceriksizce düşese selam verdi. Düşes ise ona bakmayı tercih etmiyordu. Yapacakları için şimdiden duymaya başladığı muazzam pişmanlık ve vicdan azabının adama baktıkça katlanmasından korkuyordu.

Abigail MacLennan, belki hayatında ilk defa böylesine vicdan azabı duyuyordu. Yine de adama döndü. ‘’Her şey hazır mı?’’

‘’Evet, düşes hazretleri. Mutfakta çalışanlardan birini biraz teşvikle yanıma çekebildim. Zehrin, sizi zan altında bırakmayacak tek yol olduğunu düşünüyorum.’’

Düşes sıkıntılı bir ses tonuyla ‘’Odada bulunmam gerekli mi?’’

‘’Kesinlikle,efendim. Suçu doğrudan kızın üzerine atacağız. İngiliz düşmanı olduğu herkesçe biliniyormuş.’’

‘’Anlıyorum,bu kadarı yeterli. Ne kadar az bilirsem, o kadar iyidir. Ödemen iş tamamlandıktan sonra sana ulaştırılacak. Çıkabilirsin.’’

Randall yeniden beceriksizce selam verdi ve odayı terk etti. Yapacak çok işi vardı.

*

Yvonne, kahvaltıya inerken içinde bastıramadığı bir sıkıntı vardı. Isobel, üzerini giydirip saçlarını yaparken bile geçmemişti bu sıkıntı. Yaşadıklarının ağırlığına yorarak üzerinde durmamaya çalışıyordu. Son zamanlarda yaşananlar kolay değildi. Her şeyin üzerine bir de düşesin tavrı eklenmişti! Kaleye geldiği günden beri ona sanki annesiymiş gibi davranan kadın bir anda bir buz kalıbına dönüşmüştü. Yvonne nedenini merak etse de soracak cesareti yoktu.

Isobel’in işini bitirmesinin ardından yemek salonuna doğru yöneldi. Bedeni hala bitkin olsa da normal yaşantısına dönmesi gerektiğinin bilincindeydi.

Yemek salonuna girdiğinde, içeride yalnızca yaşlı düşes vardı. Ona saygılı bir reverans yapıp izin aldıktan sonra yerine oturdu. Düşesin tavırları yüzünden konuşmaya çekindiği için sessizliği bozan yine düşes oldu.

Kalbin ArzusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin