3.bölüm

24.5K 1.1K 19
                                    

Ağabeyinin arkasını dönüp hırsla uzaklaşmasından sonra kızın yüzünün aldığı ifadeyi gören Roy, durumu toparlamak zorunda olduğunu düşündü. Öne doğru çıkıp kıza yaklaştı ve elini nazikçe dudaklarına götürüp hafif bir öpücük bıraktı. ‘’Hoş geldiniz,leydim.’’ dedi. Kız şaşkınlıkla ona bakıyordu. Kısa süre sonra hafifçe gülümsedi ve ‘’Teşekkür ederim,lordum.’’ dedi.

O sırada kendini toparlayan düşes de yanlarına geldi ve sıcacık bir ifadeyle ‘’MacLennan kalesine hoş geldin,kızım. Çok yorgun olduğunu tahmin ediyorum. Odalar hazır. İstersen önce dinlen,tanışma kısmını daha sonra yaparız.’’

Yvonne, karşısındakinin düşes olduğunu farkettiğinde geç kalmış reveransını yaptı ve kesik kesik ‘’Teşekkür ederim,efendim. Siz nasıl isterseniz.’’ Dedi

Kızın çekingenliği ve masumiyeti yaşlı düşesin çok hoşuna gitmişti. Kıza gülümsedi ve o zamana kadar görmezden geldiği elçilere döndü. ‘’Siz de kaleye hoşgeldiniz. Eğer yorgun değilseniz nişan işinin tüm ayrıntılarını konuşabiliriz.’’ Dedi.

İskoç elçi Lord MacKinnon;’’ Konuşamayacak kadar yorgun olduğumuzu düşünmüyorum,efendim. Siz ne zaman uygun görürseniz konuşabiliriz.’’

İngiliz elçisi Lord Ausley ise farklı düşünüyordu. ‘’Bence biraz dinlenmenin bir zararı dokunmaz.’’ Dedi.

Lord MacKinnon gizleyemediği bir öfkeyle Lord Ausley’e baktı. ‘’Dinlenmek için burada değiliz,Lord Ausley.’’ dedi.

Abigail işlerin karışacağını farketmişti.

-Aslında ben de kendimi yorgun hissediyorum. Rüzgar beni fazlasıyla yoruyor. Bir saat kadar dinlendikten sonra büyük salonda görüşmemiz daha uygun olacak. Hizmetçiler size eşlik eder,dedi.

Elçiler kararını onayladıklarını belirtmek için saygıyla eğildiler ve Düşes arkasını dönüp kaleye yürümeye başladı.Onu Lord Ausley takip etti ve Lord MacKinnon da ‘’Koca burunlu,tembel maymun!’’ diye söylenerek onların peşinden gitti.

**

Yvonne,kendisine ayrılan odayı gördüğünde az kalsın küçük dilini yutacaktı. O da varlıklı bir aileden geliyordu ancak böyle bir ihtişamı daha önce hiç görmemişti. Saraylarla yarışabilecek kadar güzeldi. Odada genelde beyaz ve altın rengi hakimdi. Oda 2 bölümden oluşuyordu. İlk girilen alan oturma odası gibi düzenlenmişti. Rahat koltuklar ve büyük bir kitaplık vardı.Büyük bir şömine içeriye ısıtıyordu ve camın kenarına masa ve sandalyeler yerleştirilmişti.İçerideki bölüm ise asıl yatak odasıydı. Kocaman, beyaz tüllerle süslenmiş bir yatak odanın ortasındaydı. Devasa bir giysi dolabı vardı. Yvonne eşyalarının bir kısmını yerleştirmek için dolabı açtığında daha büyük bir şok yaşamıştı. Doabın neredeyse tamamı doluydu ve üzerine uyabilecek kıyafetler gibi görünüyordu. Şaşkınlıkla dolabı geri kapatmış ve yatağa çökmüştü. Giyinme kısmı bir paravanla odadan ayrılmıştı. Bu odada da camın kenarına 2 tane tek kişilik koltuk yerleştirilmişti.

Yvonne etrafını izlemeye devam ederken kapı usulca çalındı ve içeriye ondan ancak birkaç yaş büyük olabilecek bir kız girdi. Kızın turuncuyla koyu sarı arasında saçları,ela gözleri vardı ve kesinlikle çk sevimli görünüyordu.Yvonne’un doğruca ona baktığını görünce telaşa kapıldı.

-Efendim,rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın. Hazırlanmanıza yardım etmek için gelmiştim.

Yvonne başını sallayıp ayağa kalktı.

-Ne için hazırlanacağım?

-Düşes hazretleri, nişan konusunu konuşmak için sizin de salonda bulunmanızı istediler.

Kalbin ArzusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin