Düşes Abigail MacLennan, küçük oğlunda bir sorun olduğunun her zaman farkında olmuştu. Roy, olması gerekenden çok daha duygusal bir çocuktu. Kenneth ne kadar vahşi ve sertse Roy da o kadar sessiz,sakindi. Hiçbir zaman babasıyla kılıç ya da dövüş çalışmaya gönüllü olmamıştı. Dük MacLennan, oğullarının hiçbir zevkten mahrum kalmasını istemediği için şatoda onlar için güzel kadınların kaldığı bir kanat oluşturmuştu. Abigail, sinir krizi geçirmenin ne demek olduğunu o gün anlamıştı. Yaşlı dük ise buna gülüp geçmişti.Tanrı biliyor ya, kocası onu üzmemiş ve aldatmamıştı. Eşinin ölümünü haber vermeye gelen askerler, dükün son sözlerinin ‘’Abigail’’ olduğunu söylemişlerdi.
Sonuç olarak, kalenin o kanadı Kenneth’ın favori mekanı haline gelmişken Roy sadece birkaç kez uğramıştı. Düşes; evliliğin,koca ve baba olma sorumluluğunun Roy’a iyi geleceğine inanıyordu. Büyük oğlunu düzeltmesi zaten mümkün değildi. Yıllar önce annesini dinlermiş gibi yapıp farkettirmeden istediğini yapmayı öğrenmişti.
Kralın elçisi ,Abigail’e bu evlilik işini söylediğinde bu yüzden çomutlu olmuştu düşes. Kızın İngiliz olması onu ilgilendirmiyordu. Sonunda oğlunu düzeltme fırsatı eline geçmişti. Büyük bir keyifle, artık dük olmuş olan oğlu Kenneth’ın onayını beklemeden evliliği onaylamıştı.
Yanında duran hizmetçisine; ‘’Oğullarımı görmek istiyorum.’’ Dedi. Hizmetçi abartılı bir selam vererek odadan çıktı. Yaşlı düşes keyifle gülümsedi. Bu kararının nelere mal oacağını henüz bilmiyordu.
**
Roy, annesinin yanına ilk gelen oldu. Hızla onun yanına gidip ona sıkıca sarıldı ve yanağından öptü.
-Acil olduğunu söyleyince sana bir şey olduğundan korktum,dedi. Düşes oğluna gülümsedi.
-Merak etme Roy,ben gayet iyiyim. Sana çok büyük bir haberim var. Ağabeyin de gelsin, söyleyeceğim.
Roy,yerin ayakları altından kayıp gittiğini hissetti. Annesini mutlu eden bir haber şimdiye kadar onnu hiç mutlu etmemişti. Cümle kuramamaktan korkarak sadece yarım ağızla gülümsedi. Tam o sırada kapı gürültüyle açılarak içeri Kenneth girdi. O da hızla annesinin yanına gitti, yanağından öptü ve en yakındaki koltuğa kuruldu.
-Bize söyleyeceğin bir şey varmış.
Düşes oğlunun lafına gülmeden edemedi. Kenneth her zaman fazlasıyla ciddiydi. Annesine karşı bile.
-Evet size bir haberim var. Artık ailemizin yeni bir üyesi olacak.
Roy ağabeyine takılmadan edemedi.
-Hayırdır,ağabeyimin gayrı meşru bir çocuğu oldu da kanatların altına mı aldın?
Kenneth ona alaycı bir bakış gönderdi ama cevap vermeyi tercih etmedi. Annesine bakmayı sürdürüyordu.
Abigail ise hala keyifliydi.
-Hayır ne yazık ki hala bir torunum yok. İkiniz de kazık kadar oldunuz ve hala annenize bir torun verebilmiş değilsiniz. Kenneth o gülümsemeyi sil yüzünden,ben ciddiyim!
Abigail,sinirle büyük oğluna baktıktan sonra Roy’a döndü ve bombayı patlattı.
-Roy,evleniyorsun. Müstakbel eşin yola çıkmıştır bile.
O anda odada Kennneth’ın kahkahası yankılandı. Roy ise ne diyeceğini şaşırmıştı.İçinden ‘’Lanet olsun.’’ Diye geçirirken ağabeyinin kahkahasını duymuyordu bile.
-Ben evlenemem, dedi şaşkınlıktan boğuklaşmış sesiyle.
-Bence gayet evlenebilirsin,oğlum. Ağabeyinden bir şey olmayacağı ortada bari sen yuvanı kur. Ben de torunlarıma kavuşayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Arzusu
Исторические романыLeydi Yvonne Fitzroy, İngiltere ve İskoçya arasındaki barışın sağlanmasının teminatı olarak evlemeyi kabul ettiğinde MacLennan kalesine gelin gideceğini bilmiyordu. Tabi ki evleneceği adamın kadınlara ilgi duymadığını da. Kaleye gelişi; İngilizler...