5.Bölüm

20.8K 1K 32
                                    

Sabah Yvonne yataktan kalktığında her yeri ağrıyordu ancak yatakta aylaklık etme ihtimali yoktu. Hızla rahat bir elbise bulup Isobel’i beklemeden üzerine geçirdi. Aynadaki görüntüsüne bakıp nasıl toparlayacağını düşünürken Isobel içeri girdi.

-Günaydın leydim,siz oturun ben saçlarınızı yaparım.

Yvonne minnettar bir şekilde gülümseyerek yerine oturdu. Isobel,saçına güzel bir örgü yaptıktan sonra genç kızın solgun görünen yüzünü de biraz renklendirdi.

-Leydim,Düşes hazretleri sizi kahvaltıya bekliyor.

Yvonne hızla ayağa kalktı ve odadan çıktı. Bu koridorlar hala ona çok karışık geliyordu. Salona gittiğini düşündüğü koridorda ilerlemeye başladı. Birkaç adım atmıştı ki gelen seslerle durakladı. Olduğu yerde kaldı ve sesin geldiği yöne baktı istemsizce. Kenneth,kızıl saçlı bir kadınla hemen önündeydi ve neredeyse kızı yiyordu. Yvonne daha önce böyle bir şey görmemişti ve iğrendiğini belli eden bir ses çıkarmaktan kendini alamadı. Arkasını dönüp gitmeye niyetlenmişken,kolunun sertçe tutulmasıyla yerinde kaldı. Kolunu tutan kişiye bakmak için döndüğünde ise Kenneth ile burun buruna geldiler.  Kenneth,düşündüğünden daha yakınındaydı. Dün geceki öküz gücüyle onu sıkmasını unutmamıştı genç kız. Odasına gittiğinde belinin morarıp morarmadığını kontrol etmişti.

-Ne arıyorsun burada?

Yvonne,Kenneth’ın sert sesi yüzünden şaşırmıştı. Dünkü nişanda her ne kadar nu boğmaya çalışır gibi görünsede aileye kabul ettiğini düşünmüştü.

-Ben özür dilerim,lordum. Yemek salonunu arıyordum.

-Yemek salonunu bu katta mı arıyorsun? Aradığın başka bir şey olmasın?

Kenneth’ın sesindeki ima Yvonne’u öfkelendirmişti. Öfkesi, yalnızlığından duyduğu hüzün ve babasına duyduğu endişeyle birleşince kontrol edilemez hale geldi ve kendinden beklemediği bir sertlikle Kenneth’a çıkıştı.

-Tanrı aşkına,sabahın bu saatinde bu kıyafetle ne arıyor olabilirim? Eğer siz bana düşmanca bakışlar atmak yerine kalede ne nerededir göstermiş olsaydınız ben de burada dolaşıyor olmazdım, anneniz Düşes hazretleriyle kahvaltımı yapıyor olurdum. Şimdi kolumu bırakın. Sizi de önemli işinizden alıkoymak istemem,dedi ve sertçe kolunu çekip Kenneth’ın elinden kurtardı.

Kenneth,kesinlikle böyle bir çıkışı beklemiyordu. Bir anlık şaşkınlıkla kızın kendinden uzaklaşmasına izin vermişti. Arkasını dönüp hızla yanlış yöne yürümeye başlayan kıza baktı. Tanrı biliyor ya çok güzeldi. İnce beli ve dolgun kalçalarından gözünü alamıyordu genç adam. Kendine geldiğinde arkasından seslendi.

-Yanlış yöne gidiyorsunuz,leydim.

Yvonne utançla arkasını döndü. Yine de özür dilemeyecekti.

-Şimdi de kibar mı olmaya karar verdiniz?

Genç adam gülümseyip kızın karşısına dikildi.

-Ben kibar olmam Yvonne,hele de bir İngilize karşı. Bunu aklına soksan iyi edersin. Şimdi yürü sana yolu göstereyim. Annemi daha fazla bekletme.

Kızın kolunu yine sertçe tutup çekiştirmeye başlamıştı,

-Bırakın kolumu,diyerek kolunu çekmeye çalıştı ancak Kenneth’ın bu sefer bırakmaya niyeti yoktu. Sadece ‘’Yürü’’ dedi.

O sırada kendisine öfkeyle bakan kızıl saçlı kızı farketti Yvonne. O sırada umursamadı. Kolunu koparmaya çalışan bir dük gibi daha önemli sorunları vardı.

Kalbin ArzusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin