Korkunç bir ağrıyla gözlerini açtı Roy. Tüm geceyi rahatsız, küçük koltuktan geçirdiği için her yeri tutulmuş, ağrımaya başlamıştı. Boynunu ovalayarak doğruldu yerinde. Yatakta uyuyan Leana ve Eva'ya baktı hızla. Leana, anneliğin verdiği koruma dürtüsüyle kolunu bebeğinin üzerine atmış yüzünde huzurlu bir ifadeyle uyuyordu. Eva ise çoktan uyanmış sevimli sesler çıkararak ellerini inceliyordu.
Roy, içinden sımsıcak bir duygunun geçtiğini hissetti ve düşünmeden Eva'nın yanına gidip minik bebeğin yanağını okşadı. Bu bebek, ona asla sahip olamayacağı aileyi hatırlatıyordu. Sonra da ses çıkarmamaya çalışarak odadan çıktı. MacAskin'e olan öfkesi, söneceğine daha da güçlü yanıyordu içinde. Yaşadığı hayal kırıklığı, onu derinden sarssa da geri adım atmayacaktı. En güçlü adamların ateşle dövüldüğünü biliyordu Roy. Geçmişe olan bağlarından kesin olarak kurtulmasının bir yolu gibi görmeye çalışıyordu yalnızca.
Erken saati umursamadan kaptanın kapısını çaldı sertçe. Kaptan yorgun gözlerle kapıyı açtığında ise adamın davet etmesini beklemeden odaya daldı.
''Günaydın,kaptan.''
Kaptan, algılarının yerine gelmesini bekleyerek duraksadı. Karşısındakinin kim olduğunu anladığında ise hemen duruşunu dikleştirdi ve saygılı bir ifadeyle cevap verdi.
''Günaydın Lord MacLennan. Sabahın bu saatinde sizi kamarama getiren ne?''
Roy adamın sesindeki rahatsız olmuş tınıya gülmek istese de kendini tuttu.
''Lord MacAskin'in adamları nişanlımı taciz ediyor sürekli. Kendim öldürüp güverteden denize atabilirim ancak gemideki huzur ve geminin itibarı açısından iyi olmayacağını düşünüyorum. Bir de kim yeni dünyaya giderken ellerini kirletmek ister ki?''
Kaptan konuşmanın gittiği yönden hoşlanmasa da başını salladı.
''O yüzden bu işi size ve adamlarınıza bırakıyorum. Kim olduklarını tespit edin ve uzaklaştırın ve hayır ölmeleri umrumda olmaz.''
Kaptan şaşkınlıkla kekelemeye başladığında ise sert adımlarla kapıdan çıktı. İstemese de yapacağından emindi.
Hızla kamarasına yöneldi ve kilitlediği kapıyı açtı. Kapıyı açtığında ise oldukça korkmuş bir çift gözle karşılaştı. Roy, genç kadının çıkmaya çalışıp başaramadığını anladığında yüzünde bir gülümseme oluştu.
''Kaçmaya mı çalışıyordun?''
Leana, oldukça yakışıklı olan adamın bir de gülümsediğinde belirginleşen gamzesini gördüğünde yutkunma ihtiyacı duydu.
''Ben... şey...''
Kıza doğru bir adım daha attı. Bu, Leana'nın gözlerinin şaşkınlıktan daha da açılmasına neden olmuştu.
''Sen ne?'' dedi kızın yarım cümlesiyle alay ederek.
Genç kadın, tüm konuşma işlevlerini yitirmek üzereyken arkadan gelen bebeğin sesiyle normale döndü.
''Eva acıktı. Ben de ona yiyecek bir şeyler arayacaktım.''
Genç kadının hızlı hızlı açıklama yapmaya çalışması çok sevimliydi.
''Aramana gerek yok. Benim adımı söylediğin sürece ne istersen vereceklerdir.''
''Neden?'' diye sordu safça.
Roy, birazdan söyleyeceği şey için büyük bir tepki alacağının farkındaydı. Yvonne'un tepkilerini bolca gözlemleme şansı bulmuştu.
''Kaptana nişanlı olduğumuzu söyledim. Burada haberler biraz fazla hızlı yayılıyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Arzusu
Historical FictionLeydi Yvonne Fitzroy, İngiltere ve İskoçya arasındaki barışın sağlanmasının teminatı olarak evlemeyi kabul ettiğinde MacLennan kalesine gelin gideceğini bilmiyordu. Tabi ki evleneceği adamın kadınlara ilgi duymadığını da. Kaleye gelişi; İngilizler...