Değerli Birazasli okurları halkı,
Bayram temizliği günleri başladı. Bu ara gelen tüm bölümler kısa olacak çünkü temizlik yapıp uyukluyorum, yazmaya vaktim olmuyor pek. İdare edelim :(
Neyse, sizi çok tutmayayım. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
Birazasli iyi okumalar diler...
Zerda'yı evlat edinmek isteyen bir aile vardı. Ölen üç yenidoğanın ailesiydiler. Lerza biz klana döndükten hemen sonra bana yemek getirirken ve Mazhar yanımdan ayrılırken bana bunu söylemişti. Ben de Zerda'yı yanıma çağırmış, Pars ve Tunç'u ziyaret etme işlemimi birazcık ertelemiştim.
"Bilmiyorum." demiştim doğruca.
Zerda iyi bir aileyi hak ediyordu ama onu bir başkasına bırakabileceğimden emin değildim. Sürüdekiler bir şekilde onunla ilgilenmeyi başarıyor, benim eksikliğimi hissettirmiyordu. Ama Zerda en çok beni sevmeye devam ediyordu çünkü onun kahramanı bendim. Yokluğumda üzgün olduğunu tahmin edebiliyordum, eğer başımda bunca dert olmasaydı yanımdan asla ayırmazdım da.
"Mazhar biliyor mu?" diye sordum. Zerda önündeki bez bebek için diktirdiği kıyafetleri düzenliyordu.
"Henüz değil ama kararı sana ya da bana bırakacaktır. Klan içindeki işlerle ilgilenmek için vakti olmuyor. Normalde bunlarla Asena ilgilenir ama o yokken görevi ben almış sayılırdım. Artık-"
"Hayır, Lerza." diye kestim sözünü. "Klan hakkında hiçbir şey bilmeden bu görevi alamam. Sanırım bu görevi hiçbir zaman da alamayacağım."
"Öyle söyleme." dedi Lerza omzuma dokunurken.
"Zerda'yla konuşmalı mıyız?"
"Ne konuşacaksınız benimle?" diye sorarak başını kaldırdı minik kız. Gözlerine bakınca içimde yazlar açtığını hissettim. Kurtboğandan tamamen arındığı için temizlenen eve dönmüştük ama içerinin daha önce hiç bu kadar sıcak olduğunu hissetmemiştim.
Yapamayacaktım.
"Önemli bir şey değil tatlım. Sen oynamaya devam et, sonra baş başa konuşuruz. Olur mu?" Hevesle başını salladı ama oynamaya devam etmedi. Kalktığı kürkün üstünden bana doğru adımlarken çekingen bir tavırla baktı. Bir şey olmuştu.
"Bugün... Seninle uyusam olur mu?"
Aklıma ne geldi bilmiyordum ama deli gibi korktuğumu itiraf etmem lazımdı. Biz yokken bir şey oldu sanmıştım, kalbim yerinden oynamıştı resmen. Zarar göreceği düşüncesiyle bile böyle doluyorken onu boşladığımın farkına vardım.
"Benimle uyumak için izin almana gerek yok ki." dedim. Oysa onunla hiç uyumamıştım.
"Ama..." diye konuşarak gözlerini elinde birleştirdiği ellere indirdi. "Affan bana küser mi?"
"O sana neden küssün ki? Seni çok seviyor." dedim ama Affan bunları duymasa iyi olurdu.
"Her gün benimle uyuyor çünkü." Sahte olduğu anlaşılmayacak şekilde gülümsedim. Sonra uzanıp Zerda'yı kucağıma çektim.
"Demek her gün seninle uyuyor." diyerek karnına dokundum. Gıdıklanan Zerda hemen gülmeye başlarken kahkaha sesleri içeriyi doldurmuştu. Lerza da bizimle birlikte güldüğünde içimdeki burukluğun hiç geçmeyeceğini düşünmeye başladım.
•♦•
Zerda'yı Lerza ile bıraktıktan sonra Pars ve Tunç'un bulunduğu revire gelmiştim. Onlara neden evlerinde bakılmadığını tahmin etmek zor değildi, zira eşleri veya yakınları yok gibi duruyordu. Yani, Pars'ın vardı ama yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akalipto
FantasyEğer dünyamı tanımlamam gerekseydi onu birkaç eşsiz parçaya bölerdim. Her birine ayrı sanrılar ve sancılar ekleyerek yok etmek istediğimi anlatırdım. İnsanları, büyücüleri, kadimleri ve asilleri bir kenara ayırır; büyülü yaratıkların tamamına aslınd...