Se-lam-laaar!
Ay ben bir bölüm yazmışım, pü pü pü maşallah yani. Neyse, seversiniz umarım. Birkaç gündür bitsin diye uğraşıyorum. Neredeyse 5K kelime oldu. Kaşla göz arasında 16,4K okunmamız da var♥
Akalipto... Minik bebeğim...
Birazasli iyi okumalar diler...
Terler içinde uyandığım bir geceydi fakat rüyamda ne gördüğümü hatırlamıyordum. Aslına bakılırsa son birkaç gecedir rüya görüyordum ama saniyeler içinde zihnimde kayboluyordu. Bu durum kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu zira bana bir mesaj veriliyordu ama ben kaçırıyor gibi hissediyordum.
Dolunay tam tepede olduğu için ışıkları açmaya gerek duymadım. Bunun yerine dışarı çıktım ve gölün kenarına oturdum.
Herkes uyuyor olmalıydı ama öyle değildi. Etrafta benim güvenliğimi sağlamak için gezen kurtlar vardı. Ne kadar sessiz olsalar da elimi toprağa koyduğumda varlıklarını hissedebiliyordum. Sessiz adımları zihnime kazanıyor ve sürünün yerini bana haber veriyordu. Bu, alfaların özelliğiydi. Mazhar çok uzakta olmasına rağmen mühür hâlâ varlığını hissettiriyordu.
Ayaklarımı biraz uzattığımda gölün soğuk suyu tenime temas etmişti. Titrek bir nefes alıp daha iyisini yapabileceğimi düşündüm. Ayağa kalktım ve üzerimde ne olduğuna aldırmadan bir adım attım. Ben göle girdikçe doğayla bütünleşiyor gibi hissediyordum.
"Bunu yapmamalısın." dedi Afra zihnimi okur gibi. Ne zaman geldiğini bilmiyordum ama zaten ben de yeni gelmiştim. "Hava çok soğuk." dedi sonra.
"Önemli değil." Bir adım daha atarken tereddütlerim tamamen ortadan kalkmıştı.
Yapmayı planladığım şey tam olarak neydi bilmiyordum. Bunun yerine, daha önce hiç yapılmamış bir büyüyü denemek istiyordum: Kendi büyümü.
Büyücü ateşim, ben göğüslerime kadar suya girdiğimde emrime uydu ve ellerimin arasında belirdi.
"Pars!" diye seslendi Afra. "Onu durduramadım."
"Karmen! Buraya gel, ne yapıyorsun?"
Bir adım daha attıktan sonra su boynuma kadar uzanmıştı.
"Kendini öldüreceksin!" Afra resmen çığlık atarak bana koşmaya çalışsa da bir şey onu durdurdu. Bir büyü. Sahibinin ben olmadığım bir büyü.
"Neler oluyor?" diye sordular fakat ben çoktan anlamıştım. Büyücü ateşimi yayıp gölün tüm yüzeyinde bir yangın oluşturdum. Bunu nasıl yaptığımı bilmiyordum ama ateş kontrolümdeydi hala. Kadim ateşimin gri rengi tüm ormana yayılırken dolunayın yere indiğini hissettiriyordu.
"Her su kaynağının bir koruyucusu vardır. Bu sayede sular asla bitmez, insan yaşamı son bulmaz. Evren yok olacaksa, bunun nedeni ateş olmaz." demişti annem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akalipto
FantasyEğer dünyamı tanımlamam gerekseydi onu birkaç eşsiz parçaya bölerdim. Her birine ayrı sanrılar ve sancılar ekleyerek yok etmek istediğimi anlatırdım. İnsanları, büyücüleri, kadimleri ve asilleri bir kenara ayırır; büyülü yaratıkların tamamına aslınd...