Bilgisayarım tamirden biraz geç geldi ama saat 00.00 olmadan bölümü yetiştirebildim. Dehşet bir bölüm oldu, dönüp dönüp okuyasım var. Kontrol edemediğim için hatam varsa affola.
Diğer kitaplarımı da unutmayın bence. Haberler için Wattpad hesabımı takip edebilirsiniz, duyuru yapıyorum.
2K olduk, umarım 200K da görürüz bir gün. ♥
Birazasli iyi okumalar diler...
•♦•
Umuyordum ki, Hedomi sarayında geçirdiğim son dakikalar olurdu ve buraya yeniden gelmeme gerek kalmazdı. Zerda'yı yeniden bir hizmetliye bıraktıktan sonra kendi dadımı istemiş olsam da bir ay önce vefat ettiği için artık bizimle olmadığını öğrendim.
Sanırım kendimi gerçekten iyi hissedemiyordum.
"O canlılardan bana da alalım mı?" diye sordu Zerda kısık bir sesle.
"Onların adı Lolitsal." Bunu kaçıncı kez tekrar ettiğimi bilmiyordum. "Ayrıca yanımıza alamayız, burada yaşıyorlar."
"Ama baksana!" diye diretirken işaret parmağını uzattı. "Çok güzeller. Hiç böylelerini görmedim."
Gösterdiği, neredeyse avuç içimden bile küçük olan bu canlıya bakarken gülümsemeden edemedim. Nesilleri tükenmek üzere olan bazı orman hayvanlarına bu alanda özel olarak bakım yapılıyordu. Üstelik, Zerda'nın beğenme sebebi hepsinin minimal boyutlarda olmasıydı. Asla daha fazla büyüyemiyorlar, her daim küçücük kalıyorlardı.
"Onlar burada kalmak zorundalar." dedim hüzünlü bir sesle. Gerçekten bakabilecek olsam her birini yanıma çoktan alırdım zaten. Zerda, her çocukta olduğu gibi Lolitsal'lara ayrı bir aşk besliyordu.
"Peki o zaman." dediğinde uzanıp yanağından öptüm.
"Ben babamın yanına gidip geleceğim. Eğer bir şey olursa beni çağırabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akalipto
FantasyEğer dünyamı tanımlamam gerekseydi onu birkaç eşsiz parçaya bölerdim. Her birine ayrı sanrılar ve sancılar ekleyerek yok etmek istediğimi anlatırdım. İnsanları, büyücüleri, kadimleri ve asilleri bir kenara ayırır; büyülü yaratıkların tamamına aslınd...