BÖLÜM 20: İyilik ve Pişmanlık

1.3K 154 38
                                    

Merhabalar, ben geldim. Aslında çok da güzel gelmedim ama gelebildim, bu da bir şeydir bence. Sizce?

En azından önümüzdeki bir aylık süreçte ne zaman bölüm atabilirim bilmiyorum. Haftada bir olur ama hangi gün olur onu da bilemiyorum. Anlayışınıza sığınıyordum.

Kendinize iyi bakın.

Sıkılırsanız diğer kitaplarıma beklerim. Duyurular için beni takip edebilir, her konuda bana mesaj atabilirsiniz.

Birazasli iyi okumalar diler.


Bazı sırlar birbirlerine paraleldir. Mesela ben bir prenses olduğumu sonuna kadar saklamıştım ama saraydan gelen Kıvanç ve ekürileri ifşa olmama neden olmuştu. Şimdi, Mazhar'a kızıyordum ama buna hakkım olmadığını biliyordum çünkü o da bir asil olduğunu sonuna kadar saklamayı seçmiş ama kral Fazıl yüzünden ifşa olmuştu.

Bakışlarındaki duyguyu tanıyordum, bazı durumlarda ben de Mazhar'a tıpkı böyle bakıyordum. Özür diler gibi.

"Merhabalar kralım." diyerek reverans yaptım. Aslında Akalipto'da bunu yapmama gerek yoktu zira şehrin kuralları bizimkine göre daha farklıydı. Ancak şu an kendi şehrimi temsil ettiğim bir kıyafete sahiptim. Tacım bile kafamdaydı üstelik!

"Hedomi prensesi olduğunu bilmiyordum. Sana teşekkür etme fırsatım olmadı." dedi kral Fazıl. O anda aklıma Akalipto sarayına ilk geldiğim günden bazı anılar geldi. Teoman ve benim dışımdaki herkesin adaçayıyla yapılan bir büyüyle uyuması, bir anda kahraman ilan edilmem, kutsal kitabı soran Karan ve asil olduğumu ancak normal büyücülerle aynı safta bulunduğumu fark eden Teoman... Neredeyse düşman sayılacak iki şehrin varislerinin mühürlenmiş olduğu gerçeğini yok saysam bile, bu şehri kurtaran bir düşman asili olduğumu yok sayamadım.

"Size fırsat vermediğimdendir." dedim ancak kendime gelmem kolay olmadı. Mazhar'ın bir asil olduğu gerçeği kalbimi öyle delmişti ki sanırım ona olan güvenim kırılmıştı. Saraylı olduğunu bilmiyordum, bilseydim klanda bir gün bile kalmazdım. Kaçmak istediğim bu hayatı bana mühürlü olan bir kurt yüzünden yaşamaya hiç niyetim yoktu.

Ancak diğer yandan ona hak vermeden edemiyordum. Üstelik, içimde uyandırdığı merak duyguları da çok güçlenmişti. Karakurt melezi olmasıyla ilgili soruların yanında, bir asil melezi olmasının nasıl mümkün olduğunu sorguluyordum. Karşımdaki krala, nasıl insanlarla beslenen bir canavardan çocuk yapabildiğini sormamak için dilimi ısırmam gerekti. Bunu kimseye soramayacağım gerçeği yüzünden kalbim ayrıca tekledi. 

Korkunç ailelerimiz vardı.

"Anlıyorum." dedi kral. "Siz gecenin bu saatinde ne yapıyorsunuz?"

"Ziyarete geldiler baba." Teoman hepimizin yerine konuştuğu için içten bir teşekkürü almıştı.

"Arkadaş olarak mı?" Kralın kaşları havaya kalkmıştı.

"Elbette."

"Sen ne için geldin? Malum, taht odasının dışında görmeye alışık değilim seni."

"Oğlumun geldiğini duydum." dediğinde zar zor nefes alabildim. Mazhar nasıl bir asil olabilirdi? O... O var olan tüm topraklarda dönüşebiliyordu ancak bu büyücü ateşi olan biri için mümkün sayılabilir miydi? Belki de karakurt olması onun kurda dönüşmesine imkan tanıyordu. Oysa mavi ateşini hiç görmemiştim.

Mührü tamamlamama sebeplerimizden biri de bu muydu? Eğer öyleyse... İyi ki tamamlamamıştık.

"Ah-" Kral, aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı. Mazhar'a bakıyordu ama benim ona yeniden bakabilme şansım yoktu. "Mühürlün nerede? Klanda mı?"

AkaliptoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin