BÖLÜM 29: Kanlı Balo

776 89 20
                                    

Bölüm sonu canavarını gördükten sonra beni öldürmemenizi talep ediyorum. Uzun süredir bir arada olmamanın verdiği özlemle sizi kucaklıyor ve bölümle yalnız bırakıyorum.

Birazasli iyi okumalar diler... 

(Medya: Joji - Glimpse of Us)

Karşımdaki iki kardeşe bakınca aklıma neler geliyordu neler, ama ağzımdan çıkan şeyler de sarayda bir katil olmasının yakınından bile geçmiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşımdaki iki kardeşe bakınca aklıma neler geliyordu neler, ama ağzımdan çıkan şeyler de sarayda bir katil olmasının yakınından bile geçmiyordu. Mini toplantıdan yaklaşık 5 dakika içinde kovulmuş olmam da cabasıydı. Çünkü şölen yapılacak alanda meydana gelen küçük bir "kaza" nedeniyle yeni bir salon oluşturmamız gerekiyordu. Çatalların kaç dişli, altındaki peçetelerin hangi renk olması gerektiği bile bana sorulduğu içinse sinirlerim tepeme geliyordu. 

"Lerza, sana da yazıklar olsun beni yalnız bıraktığın için." dedim mırıltıyla. Dışarıdaydı, yanındaki kurtlarla konuşuyordu ama kulağı bende olsa gerek başını kaldırdı ve gülümsedi. Pis pis gülümsedi demek daha doğru.

"O kadehleri ben seçmedim." dedim hemen sonra. "Bir büyükleri istemiştim."

"Ben seçtim." diye bir ses duyduğumdaysa arkamı döndüm. "Hiç hissettirmiyorsun, Mazhar."

Bana doğru yaklaşıp başımın kenarına bir öpücük bıraktığında üzerini yeni değiştirdiğini gördüm. "Hazırlanman ne kadar sürecek? Burayı bir şekilde tamamlarım." dediğinde başımı iki yana salladım.

"Efendim, hangi kadehler olsun?" dedi bir nedime. 

"Yerleştirdikleriniz kalsın." dediğimdeyse geriye döndü ve diğer bir masayı hazırlamaya devam etti. Sonra Mazhar'a döndüm. "Çok sürmez, her şey hazır zaten." 

Nedime, tıpkı kendisine söylemişim gibi şaşkınlıkla bana baktığında anlam veremedim. Biraz çekiniyor gibi durduğu için konuşamamıştı ama ben anlamıştım. Kısa sürede hazırlanabilecek olmam onu şaşırtmıştı. 

"Ama yardım gereken başka şeyler var." diye fısıldadıktan sonra sesimi yükselttim. "Destina! Burayı sen tamamlayabilir misin?" 

"Ama daha şamdanları, mumları, mumlukların üzerindeki taşları ve-"

"Hepsini sen seç. Söz veriyorum çok çirkin olsa bile herkese benim seçtiğimi söyleyeceğim."

Şaşkınlıkla bakmaya devam ederken Mazhar'ın elini tuttum ve onu, tıpkı kendi odama sokar gibi kendi odasına doğru ilerlettim. Sonunda kapıyı kapatıp içeride yalnız kalabildiğimizdeyse ileri doğru atıldım. Dudaklarına çok ateşli bir öpücük bırakırken şımarık bir tınıda konuştum. "Bayılıyorum şu efendi hallerine. Sanki içinde vahşi bir kurt yokmuş gibi gömleğini giymiş, ceketinin de önünü iliklemişsin." 

AkaliptoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin