"Dırrrrrrrrrrrr" (nasıl alarm sesi dkxosöxpxşxk)
"Gahhhhh gerizekalı sus artık," diyip vurdum çalar saate, tabi otomatik olarak sustu.
Yataktan sürünerek lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve odaya dönüp üstümü değiştim. Ardından telefonuma baktım ve hmm Todoroki-kun mesaj atmış, "Midoriya işten çıktıktan sonra bana gelsene seninle konuşmam gerekn birşey var."
Hömm ne konuşucak acaba merak ettim. Iğh bu bulantıda ne?
Midemin bulandığını anca hissettim sonra aşağı inip birkaç şey atıştırdım. Annem yoktu ve masanın üstünde bir not vardı, "Oğlum bikaç işim var ben çıktım atıştırırsın oraya bi iki şey bırakmıştım."
Ah anneciğim biliyorum.
Midem hala bulanıyordu. Ama aldırmadım ve evin yolunu tuttum...Eve geldiğimde Mitsuki-san yoktu ve Kacchan beni kapıda karşıladı, beni görünce kaşları çatıldı, "Betin benzin atmış ne oldu sana?"
Arkadan bağırarak Keiko koştu, "IZUKU-SANNNN!!!" Ve hemen kucağıma atladı.
Normalde tutabilirdim ama birden kendimi çok güçsüz ve yorgun hissettim ve Keiko'yla birlikte yere düştük.
Keiko endişelendi, "İzuku-san iyi misin? Özür dilerim normalde tutardın ve yüzün solmuş ne oldu sana?"
"İyiyim Keiko-chan sabah biraz midem bulanıyordu sadece."
Kachhan sordu, "Hala bulanıyor mu?"
"Yani evet, biraz kendimi güçsüz hissediyorum o kadar. "
Kacchan'nın kaşları sanki mümkünmüş gibi daha çok çatıldı. Ve Keiko'yu kucağına alıp bana elini uzattı.
Keiko'yla ikimizde şok olmuştuk. Çünkü hem Keiko'yu kucağına almış hemde bana elim uzatıyordu. Başına taş mı düştü bunun?
"Yüzüme bakacağına kalkıcak mısın?"
Elimi uzattım kızarmıştım.
Gahhhh tanrım neden kızardım ki şimdi?
Kızardığımı görünce sırıttı ve beni kaldırdı.Keiko-chan Kacchan'nın kucağında olmasını fırsat bilerek Kacchan'a sarıldı.
Kacchan'nın ağzından:
Bana sarıldığı anda içime bir ürpterti geldi. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum ki bize şaşkınlıkla bakan Deku'yu gördüm. Ama pek umursayacak halde değildim şuanki hissettiğim bu duygu...
O kadar güzeldi ki, anlatılmaz yaşanırdı. Bu yüzden bende Keiko'ya sıkıca sarıldım. Ve tabikide Keiko'nun ağladığını omzumdaki ıslaklıktan hissettim ona iyice sarılmıştım ve ilk defa sarılmıştım.Bu duygusallık Deku'nun öğürmesiyle bozulmuştu. İkimizde şaşkın bir şekilde ona baktık ve wc'ye koşan Deku'nun peşinden gittim Keiko'yla.
Keiko'yu aşağı indirdim, "İyi olucak merak etme." Dedim ve onun yanağını okşadım. Sonra kapıyı açıp klozetin başına çömelmiş Deku'ya baktım, "İyi misin? Kustun mu?"
"Evet," sesi çok güçsüz ve cılız çıkmıştı ki, onun yüzüne baktım hala soluktu ve sonra onu lavaboya götürüp yüzünü yıkamasında yardımcı oldum.
Ve aklıma tek bir soru geldi o an 'Neden böyle davranıyorum?' Deku'yu öyle görünce içimde bir korku oluştu, Keiko'ya sarıldım ve ne yalan söyleyeyim pişman değilim hatta güzel bir histi. Gerçi ben Keiko'yu hep sevdim, sadece ona göstermedim. O uyuduğu her akşam odasına girer onu alnından ya da yanağından öper, kokusunu olabildiğimce içine çekerdim. Çünkü çok güzel kokuyordu. Masumiyet kokuyordu, üstünde bana babamı anımsatan bir kokusu vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakıcı (BakuDeku)
General FictionAnimeyle Alakası yoktur tamımıyla benim kendi kurgumdur. Maddi sıkıntı çeken, bir arkadaş yardımıyla bakıcılığa giren Izuku'nun hikayesidir...