-34-

281 19 12
                                    

" LAN! Jisung yardım etsene gerizekalı!"

Felix ağaç tepesinde asılı kalmış aşağıya doğru bağırırken Jisung yere yatmış kahkaha atıyordu.

" Jisung bir ineyim bittin lan sen! Gömeceğim oğlum seni!"

" Boş yapma Lix. Dur merdiveni koyucam geri."

Jisung sonunda gülmesini durdurup merdivene uzandığında Felix de susmuştu.

Felix ağacı süslerken merdiveni düşmüştü ve ağaçta kalmıştı. Şuan ise Jisung onu kurtarmaya çalışıyordu.

Bugün Hyunjin'in doğum günüydü ve hepimiz kiralanan kafenin arka bahçesini süslemeye çalışıyorduk.

Yaklaşık iki hafta önce barışmıştık Hyunjin'le. Aramız ise eskisinden bile daha iyiydi. Sanırım kısa süreli ayrılığımız birbirimizin kıymetini daha iyi anlamamızı sağlamıştı.

" Abla! Annemler pastayı getirmiş! Nereye koysunlar?!"

" Mutfağın sonunda bir depo var. Orada ki boş buzdolabını kullanabileceğimizi söylemişlerdi. Oraya koysunlar Yu ri."

Yu Ri bana kafasını sallayıp koşarak geri döndüğünde elimdeki balonu şişirmeye devam ettim.

" Şey, yardıma ihtiyacınız var mı? "

Chan tereddütlü adımlarla yanıma geldiğinde hafifçe gülümsedim. Hâlâ aramız eskisi kadar iyi değildi fakat konuşup bir şekilde anlaşmıştık. O benim sahip olamadığım abim gibiydi. Daha fazla uzak kalamazdım ondan. Bu yüzden doğum günü partisine de çağırmıştım. Erken gelip yardım etmek istemiş olmalıydı.

" Aslında masa hazırlanacaktı. Sandalyeler şu köşede. Örtüler de mutfakta."

Gülümseyerek verdiğim cevapla gözleri parladı ve hızlıca kafasını salladı.

" Tabi ki! O iş bende."

Hızlıca sandalyelere ilerlediğinde ardından bakıp güldüm. Telefonumu çıkarıp saate baktığımda iki saat kaldığını görüp Felix'e bağırdım.

" Lixie! Hyunjin'in ailesiyle konuştun mu tekrar?!"

" Konuştum Ria! İki saate gelecekler! "

" Sağ ol Lixie! "

İşime geri döndüğümde son balonu da şişirip bağladım. Hyunjin'in ailesiyle tanışmıştım iki gün önce. Hepsi çok tatlı insanlardı. Fakat utandığım için ailesini ben arayamamış Felix'e kitlemiştim bu görevi. Canım kankam Lix de azcık dalga geçse de hemen halletmişti.

" Changbin senin ben var ya! Lan tutsana şu masayı ne ağlayıp duruyorsun!"

Minho deli gibi bağırırken bakışlarımı onlara çevirdim. Masa taşıyorlardı fakat şuan bütün yük Minho'daydı. Changbin ise ellerini yüzüne kapatmış ağlamasını durdurmaya çalışıyordu zannımca.

Dudağımı büküp yanına gittim. Yanında durup elimi omzuna koyarak konuştum.

" Binnie? Ne oldu?"

" Bir an Hyunjin'in doğum günü değilde sizin evlilik töreniniz gibi düşündüm de dayanamadım duygulandım."

" Yaa! Çok tatlısın Binnie! Ama sakinleş şimdi ve işleri halledelim tamam mı?"

" Tamam Ria."

Changbin'i gülümsettiğime göre rahatça işime devam edebilirdim.

~~~

" Her şey hazır mı? "

" Bu bininci soruşun Ria ve evet HAZIR! "

Yoona bağırdığında ona gözlerimi kısarak dil çıkardım.

Doctor HwangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin