「 Chapter; Twenty-Three 」

2.1K 246 371
                                    

"Ah!" Can havliyle bağırdı genç kız, her bir zerresini ıslatan yağmurun aksine bedeninin üşümesine neden olan şey annesinin soğuk ve bir yabancıya bakar gibi olan bakışlarıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ah!" Can havliyle bağırdı genç kız, her bir zerresini ıslatan yağmurun aksine bedeninin üşümesine neden olan şey annesinin soğuk ve bir yabancıya bakar gibi olan bakışlarıydı. Elinin altındaki saçları daha sert kavradı kadın ve öz kızının daha çok çığlık atmasına sebep oldu.

Yine yoktan yere kavga çıkmıştı, genç kız bu defa içinde tuttuklarını gün ışığına çıkarmış, annesi ise tüm bu gerçekleri sindirememişti. Öfkesi dinmiyordu otuzlarındaki kadının. Karşısındaki bedene bir tokat daha attı, ardından elinin altındaki saçların yardımıyla yere savurdu savunmasız bedeni.

Sokak, yeni yeni gelmeye başlayan sonbaharın habercisi yağmur nedeniyle boştu, kara bulutlar bu sefer genç kız için ağlıyor gibiydi, yağmur öylesine şiddetli, öylesine için için yağıyordu ki...

"Benden daha çok üzüldüğünü mü imâ ediyorsun!? O benim kocamdı be, kocam!" Kanayan dirseklerinin keskin ağrısıyla inledi genç kız, yaralanmış avuç içleri sızlıyordu. Dudağındaki ve kaşındaki yanma, yanaklarındakini etkisiz hale getiriyordu. Bu sefer fena hırpalanmıştı fakat susmaya niyeti de yoktu.

"Öyle mi?! Eminim her gece buluştuğun o farklı farklı adamlara da anlatıyorsundur babamı! Beraber yasını tutuyorsunuzdur!" Genç kız karnına yediği tekme ile birlikte ağzına dolan kanı kustu, karşısındaki kadından kat kat güçlüydü fakat karşılık vermek kesinlikle söz konusu olamazdı kendisi için. "Hayat devam etmek zorunda." Sesinde eksilme olmayan annesinin sözleriyle bir kez daha dirseklerinden destek alarak doğruldu. Kargaşayı duyan bir kaç site sakini camlara akın etmişti bile.

"Hayatına devam etmek için bir başka adamla evlendin ve ben buna karşı çıkmadım, fakat sende biliyorsun ki anne birden fazla erkekle takılarak sevdiğin adamı kalbinden söküp atamayacaksın. Sadece bir korkak gibi kaçmaya devam edecek, sevdiğin adamın sana bıraktığı son hatıra olan beni de kendinle birlikte yakacaksın!" Göz yaşları, yağmur damlalarına karışırken var gücüyle bağırdı. Bıkmıştı, daha fazla içinde tutarak kendine eziyet etmek istemiyordu.

Kadın duraksadı bir müddet, gerçeklerle bir kez daha yüzleşmenin verdiği pişmanlıkla gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Bu hayattaki tek kimsesi, kızının öz babasıydı. O da kendisini bırakıp gidince bir daha toparlanamamış, daha fazla salmıştı herşeyi. Elindeki spor çantasını yerdeki kızının yüzüne fırlattı. "Defol git. İstemiyorum seni evimde. Ne halin varsa gör, hangi pisliğin altında sabahlayacaksan sabahla!"

Hırsla indiği merdivenleri çıkmaya başladı, genç kızı boş sokağın ortasında bir başına bıraktı.

Tüm bunlara tanıklık eden Katsuki, ne hissedeciğini bilmiyordu. Annesiyle kavga etmişti yine ve biraz sakinleşmek için dışarı çıktığında ayakları kendisini genç kızın evinin önüne getirmişti. Tüm bu olanlara kesinlikle bile isteye şahitlik etmemişti.

Elindeki şemsiyesini daha fazla sıktı genç kızın dizlerini kendisine çekip ağladığını izlerken. Bir anne kızına nasıl bu tür kelimeler kullanabilirdi? Ruhsal acının fiziksel acıdan daha çok kanattığını bilen Katsuki, genç kızın annesinin attığı tokattan ziyade sarfettiği kelimelere ağladığını biliyordu. Çıkıp çıkmamak arasında kararsız kalmıştı, büyük ihtimal genç kız kendisiyle karşılaşmak istemiyordu şu an.

𝓛𝓲𝓶𝓸𝓷𝓵𝓾 𝓴𝓮𝓴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin