「 Chapter; Twenty-Eight 」

1.6K 212 292
                                    

Soğuktan dolayı morarmış dudaklarını dişlerinin arasına alırken aynı zamanda daha çok sokuldu arkasındaki duvara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuktan dolayı morarmış dudaklarını dişlerinin arasına alırken aynı zamanda daha çok sokuldu arkasındaki duvara. Islak elbiseleri bu karanlık ve soğuk depoyu daha da çekilmez hale getirirken kafasını kendisine çektiği dizlerine gömdü ve gözlerini yumup buraya nasıl düştüğünü tekrar tekrar oynattı beyninde.

Daisuke'nin seçtiği kırmızı gece elbisesini giymeyi reddetmiş ve o gece toplantıya katılmamıştı, tabiki kaçmayı deneyecekti. Odasının kapısının önündeki korumaları 'sadece hava alacağım' bahanesiyle oyalamış karanlık bahçeye adımlamıştı. Biliyordu ki sadece odasının önüne iki koruma koymak akıl işi değildi, o yüzden daha fazlası olduğunun farkındaydı. Gecenin karanlığında önünü görmeden yürürken havuza düşmüş, üstü başı ıslanmış ve söylene söylene çıkmıştı havuzdan. Eliyle çocuğun bıraktığı kan lekesini suyun yardımıyla silmiş ve özgünlüğünü kullanabilmenin getirdiği güvenle ön kapıya adımlamıştı.

Ön kapıda korumalar yoktu. Bu her ne kadar kendisini şaşırtsa da işine geldiğinden adımlarını hızlandırmıştı. Uzun boylu bir figür karanlığın arasından belirince adımlarını durdurmuştu. Figür ucundan duman tüten sigarasını ağzından çıkartıp yerle buluşturduktan sonra arkasını dönmüş, keskin bakışlarını tam olarak genç kızın saklandığı ağacın gövdesine yönlendirmişti. “Ne kadar da büyük bir hayal kırıklığısın, sevgilim.” demişti alaycı sesiyle. Genç kız cevap vermeye tenezzül etmeden elini uzatmıştı ağacın arkasından, özgünlüğü ile dev ve sivri kristaller atarken adama doğru, karşısındaki kendisine göre oldukça sakin bir biçimde kristallerden kurtulmuş ve atak sırasının kendisine geçtiğini belli edercesine sırıtmıştı. “Gercekten kaçmaya yelteneceğini tahmin etmediğimi mi sanıyorsun?”

“Sevgilim, sanırım gerçekten bir cezayı hak ediyorsun.” adamın cümlesi biter bitmez genç kız bütün bedeninin bir çamur misali eriyip gittiğini hissetmiş ve yere yığılmıştı, ardından ise bu bodruma kapatılmıştı.

Kafasını gömdüğü dizlerinden kaldırdı ve bir kez daha gezdirdi gözlerini bu boş bodrumda, sıradanın dışında hiçbir şey yoktu, her yerde bulunan boğucu bodrumlardan biriydi işte. Titreyen bedenini azıcık olsun ısıtmak için bodrumdaki eşya kalabalığını karıştırmaya başladı, ısınacak türden bir şey yoktu. Tam arkasını dönüp tekrar köşesine sinecekken ayak ucundaki siyah deriyle kaplanmış defteri fark etti küçük pencereden sızan ay ışığının yardımıyla. Eğildi ve defteri aldı, küçük pencerenin altına oturup ay ışığının altında araladı defteri.

Tarih atılmaksızın böyle başlamıştı defter;

Bu gün, beni terk ettin sevgilim. Belki bilmiyorsun ama arkanda bir enkaz bıraktın. Ne yapacağım bilmiyorum, nasıl toparlanacağım da bilmiyorum. Bildiğim tek şey; kalbimde hala nefes almaya devam ediyorsun.

𝓛𝓲𝓶𝓸𝓷𝓵𝓾 𝓴𝓮𝓴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin