-10-

44 14 89
                                    

  Saatler geçmişti hala karanlığımda ki sandalyede tek başıma oturuyordum.Ya ölücektim ya çıkıcaktım,önümde iki seçenek vardı ama ben önümü göremiyordum.Kendi dikkatsizliğimin bedelini çok ağır ödüyordum.Hepsinin rüya olmasını hayal etmekten başka çarem yoktu ama imkansız olduğunu biliyordum.Şu an benim için hiçbir imkan yoktu,arafta gibiydim.Arafta sandalyeye oturtulmuş öylece bekliyordum,ne olucak ne biticek?Çok fazla korkuyordum ve bu her saniye artıyordu ve artık geçen dakikalar yıl gibi geliyordu.Çok susamıştım,damağım kuruduğundan zor nefes alıyordum ama sesimi çıkartmadım,onlarla konuşmak istemiyordum.Sadece bir mucize olmasını bekliyordum.Telefon çalma sesi gelince ikisininde adımları buraya döndü.

Esmer adam;Sevgilin arıyor bakalımm.
  Güney miydi?Hayır aramamalıydı bu işten kurtulmalıydı.

Güney;BANA BAK YA YERİNİ SÖYLE YA DA GELDİĞİM DE 7 SÜLALENİ ÜST ÜSTE KOYUP SİKİYİM.
  Adam gülmeye başlamıştı,şu an tek istediğim o gülüşünün silinmesiydi.

Esmer adam;Ne bu cesaret ne bu feraset aslanım?Bizim işimiz vardı neden aradın?
Bi kaç saniye sessizliğe büründü etraf.Güney'in nefes alma sesleri geliyordu sadece ve çok hızlıydı.

Güney;GELDİĞİM DE EFLAL'E UFACIK AZICIK Bİ ZARAR GELMİŞ OLSUN KENDİNE MEZARLIK BEĞEN.BULUCAM SENİ DE O OROSPU ÇOCUĞU PATRONUNU DA PEZEVENK İT.
  Güney'in ardından bi ses daha duyuldu ama tanımıyordum sesin sahibini.

Mete;BANA BAK ZATEN BİRİNİ ÖLDÜRMEK İÇİN YER ARIYORUM DİKKAT ET NE YAPTIĞINA.
  Sesin sahibini bilmiyordum,konuşunca 2 adamda da tedirginlik belirdi ama hemen topladılar.

Esmer adam;Seni sevdim ben he güzel elektrik aldım senden.

Mete;SENİN GÖTÜNE TRAFO SOKARIM ÖLENE KADAR ELEKTRİK SIÇARSIN AMINAKODUMUN PEZEVENGİ.
  Ne kadar bok gibi bi durum da olsam da dediği güldürmüştü beni.Evet,bağlıydım,büyük ihtimal ölücektim ama espri yeteneğimi kaybetmemiştim işte gerçek skillerinden biri Eflal mükemmelsin.Onun yerine asla böyle yerlerden kurtulmak falan bilmene hiç gerek yok.Çocuğun dediğinden sonra ikisinin de iğrenç gülüşleri tekrar gün yüzüne çıkmıştı.

Güney;Eflal güzelim seni kurtarıcam tamam mı söz veriyorum gelicem yanına söz.
  Ve yine telefon kapanma sesi..Yine tek başıma kalmam.Ama bu sefer adam telefonu bırakıp bana yaklaştı,gözlerimi sımsıkı yummuştum,görmek istemiyordum,yüzünü,hiçbir şeyi.Elinin göğsümde gezindiğini anlayınca bedenim kasıldı ve dişlerimi sıkmaya başladım.

Esmer adam;Neyse Güney'i bekliyoruz gelsin öyle.
  Ne öyle?Ne planlıyorlardı?İğrenç bi planın ortasına düşmüştük.Orda ölmeyi diliyordum,yalnızca ölmeyi.Ağlamam tekrar hızlanmıştı.

Esmer adam;Al at konumu Güney'e eğlence şimdi başlasın.
  Ve yine gülme sesi.
İnsanlar ne yapardı böyle anlarda?Ölümle ya da daha kötüsüyle bile yüz yüzeyken?Benim aklımdan Güney geçiyordu sadece çünkü benim yüzümden olmuştu bunlar ve sonucunu sadece ben çekmeliydim.Korkuyor muydum?Çok fazla.Her zaman yalnız kalmak,karanlık böyle şeylerden korkarak büyüdüm çünkü yanımda kimse yoktu.Bana yatağın altında canavarların olmadığını inandırıcak kimse yoktu yanımda.Şimdi ise o canavarlar gerçekten karşımdaydı.Teslim olmaktan başka çare var mıydı?Sanmam.Bunları çözemiyordum artık deneyemiyorum da çok fazla zamandır burdaydım ve ellerim de bacaklarım da kitlenmişti,istesem de hareket ettiremiyordum.Filmlerde hep böyle anlarda bir şey olurdu,kapıdan bi ışık doğardı,siren duyulurdu ama benim duyduğum sadece sessizlikti,kocaman bi sessizlik.Sessizlik insanın kulağını en gürültülü ortamdan bile daha çok ağrıtır aslında,bir ses vardır sessizliğin sesi.Peki sessizliğin sesi olabilir miydi?Hep bilinmeyen daha kötüydü insanlar için ve ben şu an duyduğum sessizliğe anlam veremiyordum çünkü saatin sesi bile yoktu,boş.Düşüncelerim sanki herkesin aklındaymışta odada yankılanıyormuş gibiydi.Her yer simsiyahtı ama görülebilir derecedeydi.Meğer ne çok ihtiyacımız varmış gökyüzüne,yıldızlara,aya.Hiç bu kadar olmalarını istiyceğimi düşünmezdim.Sanki 5 yaşında bi çocuktum ve elimden pamuk şekerim alınmıştı ama aslında 17 yaşındaydım ve elimden gökyüzüm alınmıştı.Kavuşabilir miydim bir daha?Sude peki onu hayatım boyunca bırakmıycaktım."E hayatın boyunca işte salak sonuna geldin"diye hatırlatma yaptı içimden bi ses ama Sude'ydi o nasıl giderdim?Annem?Evet son zamanlarda beni çok kırmıştı ama her şeye rağmen annemdi o benim ve o adamla beraberdi onu o adamla tek bırakıp nereye gidicektim?Ölmenin tek iyi yanı vardı benim için her aklıma geldiğinde kalbimin korkudan daha da atmasını engelleyen isim,Burak.Ona kavuşurdum belki hem özlemiş midir acaba beni?Sarılırız orda,kokusu değişmemiştir kesin,takıntılıdır o vazgeçemez sevdiği şeylerden.Belki orda gidip Ahu ile konuşabilirdim, "Abin seni hala o kadar çok seviyor ki,o kadar çok özlüyor ki hala ona sahipsin ve ikinizde çok şanslısınız."Bir araç yüzünden hayatını kaybeden o küçük kızın yanına ama ben hakediyor muydum öyle masum bi insanın yanında olmayı?Ama birine bir şey olucaksa o ben olmalıydım bugün Güney değil.Her zaman dimdik duran gözleriyle yaşamayı hak ediyordu o,rengine her zaman hayran kaldığım kumral saçlarıyla nefes almayı o hak ediyordu.Gülerken beliren küçük gamzesi solmayı değil her zaman gözükmeyi hak ediyordu.Öyle biriydi ki o bi kere kendimi bıraktım ne olursa olsun çekemedim,şu an çekilen kişi olmalıydım ama ellerimi ona uzatmadan.Keşke başka zaman da daha erken tanışsaydık mesela en sevdiğin rengi bilseydim ya da en çok kullandığın kelime ne?En çok hangi filmi seversin?Mesela dondurmanın hangi çeşidini seversin en çok?Saçma sapan sorular sorabilceğim,seni en ince ayrıntına kadar tanıyabiliceğim bi zamanda karşılaşsaydık ama biz asla kavuşamıycağımız zamana denk gelmiştik.90lar da tanışmalıydık belki de o giyilen zarif kıyafetlerden giyip birbirimize saatlerce bakmalıydık ya da gelecekte tanışabilirdik.Ne olduğumuzu,naptığımızı bilmediğimiz bambaşka bir zamanda ama şimdi olmamalıydı çünkü bu zaman ikimizi yan yana taşıyıcak kadar güçlü değildi,birimizi hapsedicekti diğerlerinin özgürlüğü karşısında ve bu hapisin gardiyanı kendi vicdanımız olucaktı çünkü vicdanımız bir diğerine kavuşmayı,tehlikeye girmeyi asla kaldırmaycaktı.Sessizlik demiştim dime?Kulağı tırmalayan o sessizlik o an da bozulmuştu,kafam da kurduğum hatta kendimi yargılandığım mahkemeyi bile hazırladığım o hapishanenin duvarlarında minik pencereye ulaşan küçük bir çatlak açıldı o an,gelen kapı sesiyle.Yerden yüzümü kaldırdığım da yine o gözlerle buluştum,ela gözleri kandan bir göle bürünmüştü ve ben o an boğuluyordum gözlerinde.Gelmişti,buradaydı ama olmamalıydı.Bi adım koştu,ardından gelen bir sürü adım ve sonra yere düşme sesi.Bir türlü anlam veremediğim o camın yüreğimi parçalayış sesi.Orta da bir cam vardı ve bir yanında ben diğerinde Güney.Düştüğü yerden kalktı önce omuz attı,tekrar düştü.Kalktı,yumruk attı,tekrar sendeledi.Ne yapsa olmuyordu ve kafayı yemiş gibi bir oraya bir buraya dönüyordu.Camın her yerini incelemeye başlamıştı küçük bir şey arıyordu ama yoktu.Son çaresindeydi o da,diz çöktü yere ve geçemediği cama vurmaya başladı.

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin