Minik ama bir o kadar tatlı olan Kim'lerin evi uzun zaman sonra tekrardan kahkahalara ev sahipliği yapmıştı. Beraber güzel bir randevu geçirmek isteyen ikili hazırlanırken hiç bu kadar gülebileceklerini düşünmemişlerdi.
Uzun bir zamandan sonra ikili işlerini ancak ayarlayıp randevuları için zaman ayırabilmişlerdi. Namjoon ve Jin'den Soo Jin'e bakmaları için rica etmişlerdi ama ikilinin işi bir kaç saat sonra bitiyordu, Yoongi de bir kaç saatliğine Soo Jin'i de yanlarına alıp bir şeyler yapmayı daha sonra Jimin'le baş başa kalarak günün devamını o şekilde geçirmeyi planlamıştı.
Tam herkes yavaş yavaş evden çıkmak için hazırlanırken Yoongi'nin aklına aşırı derecede sinsi bir plan gelmişti. Düşüncesi bile gülmesine sebep olurken Jimin'in düşeceği hali hayal dahi etmesi çok güçtü.
Aklındaki şeyi uygulamak sadece bir kaç dakikasını almıştı, Jimin dolabının başına geçip "Sevgilim, rica etsem kıyafetlerimi sen seçer misin?" Diye sormasaydı şimdi her şey onun için çok daha iyi olabilirdi ama sormuştu işte.
"Tanrım! Şu halime bak." Yoongi'nin gazabına uğramış beden üzerindeki rahatsız smokin takımı çekiştirirken söylenmekle meşguldü. Sevgilisinin acımasız olduğunu biliyordu ama daha ilk randevudan intikam almak için smokin giydirebileceğinden bihaberdi. Zaman geçtikçe sevimli gözüken sevgilisinin yapabileceği fena şeyleri çok daha iyi anlayacaktı.
Jimin söylenip yüzünü buruşturdukça Yoongi daha da keyifleniyordu sanki, gülmekten çenesi çoktan ağrımaya başlamıştı bile.
Tamamen ilk tanıştıkları güne ışınlanmış gibiydiler, zavallı Jimin'in üzerinde siyah bir smokin varken Yoongi'nin de üzerinde aynı Jimin'in o günki hali gibi kot bir gömlek ve pantalon vardı.
Ne demişler intikam soğuk yanilen bir yemektir. Yoongi de yıllar sonra bu yemeği afiyetle yemeye hak kazanmıştı.
Sinirden suratının rengi değişmiş beden sevgilisinin kahkahalarıyla daha da sinirlenip yatak odasında turlarken Soo Jin diğer babasının kucağında anlamsızca onları izliyordu. Neredeyse bir yaşına girecek olan minik bir bebeğin bunları anlayabilmesi cidden çok zordu.
Yoongi biraz olsun karşısındaki bedeni sakinleştirmek istercesine sesini inceltmiş "Üzgünüm sevgilim ama senin sevdiğin adam bir tık kindar bir insan ve bana yaptıklarını ödetmesem fena içimde kalırdı." Demişti. Bir tık derken parmağıyla göstermeyi de ihmal etmemişti.
Jimin bunu yapan başka bir insan olsa cidden ortalığı birbirine katardı ama karşısında Soo Jin'in arkasına sığnarak tüm diş etleriyle gülümseyen bedene kızması aşırı zordu.
Sevgilisi büyüleyici gülümsemesinin onun zaafı olduğunu çok iyi biliyordu. Hiç tatlılık yapmayan beden bugün elindek tüm kozu kullanıyor gibiydi.
"Saçını unuttuk!" Yoongi aklına gelen şeyle bağırarak Soo Jin'i sevgilisinin kucağına bıraktığı gibi koşarak banyoya yönelmişti.
Rahatsız smokini yüzünden yerinde rahat oturamayan beden şaşkınlıkla giden hevesli sevgilisinin ardından bakarken Yoongi ışık hızında elindeki malzemelerle geri dönmüştü. Yüzündeki sinsi gülümseme her şeyi anlatıyordu.
"Smokine en uygun saç geriye yatırılmış jöleli saçlardır, değil mi?" Elindeki jöleyi Jimin'in gözünün önünde sallarken sevgilisinin cinnet geçirmemesini umut ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDYLLIC // yoonmin
FanfictionBir randevu sonrasında "bizden asla olmaz" sonucuna varan ikili, arkadaşlarının onlara bıraktığı minik emanetten sonra sonsuza dek birbirlerine bağlanmak zorunda kalırlar. Not: Kurgu mpreg içerir.