2. NASIR TUTMUŞ RUH

274 29 7
                                    

Selamlar! Öncelikle 1. bölüme gelen destek yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. Şimdi 2. bölüm ile karşınızdayım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın hepinize iyi okumalar<3
Bana ulaşanileceğiniz yerler;
İnstagram/ aysnasgunes
Twitter/ aysekaryeli

2. NASIR TUTMUŞ RUH
"Yaşamadığını sandığın o an'da hayat sana elini uzatıp yüzeye çıkartır nefes almanı sağlardı, eğer o eli tutmayı bilseydin."

Özgürlüğün ne demek olduğunu yirmi iki sene sonra öğrendim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Özgürlüğün ne demek olduğunu yirmi iki sene sonra öğrendim. Mutlu olmanın ne demek olduğunu yirmi iki senelik yaşamımın sonunda öğrendim. Yirmi iki yaşımda, yeni doğan bir bebeğin hayata olan merakını taşıyordum.

Benim annem de ben doğduğumda sevinebilmiş miydi? Yoksa doğduğum an cehenneme mi gitmiştim? Ben gölgelerden öğrendim beklemeyi; camdan yansıyan aksimle.

Bir bitiş; bir başlangıç demektir.

Bileğim hâlâ bu önümde koşan yabancının elindeydi. Ayak tabanlarım göremesemde yara bere içinde olduğunu hissediyordum. Benim de bir ayakkabım olsaydı ayaklarıma yazık olmayacaktı.

Yazık.

Bir kelime, beş harf. Okunuşu basit, hissettirdikleri güçlü. Bana yazık olmuştu; bize yazık olmuştu. Çocukluğumuza yazık oldu, belki de geleceğimize de... Ben orada nefret ettim beyazdan. Orada aşık oldum gecenin karanlığına. Karanlığa aşık bir kıza, Tanrı'nın armağan ettiği bir aydınlık mevcuttu.

Tahminim ormanın içinde kaybolmuştuk, kaybolalımdı. Dışarıdaydık ya yeterdi bana. Kafamın üstünde ağaç dalları ve masmavi gökyüzü, ayaklarımın altında kurumuş yapraklar, ağaç dalları ve kara toprak. Daha ne isteyebilirdim ki?

"Ayaklarım çok acımaya başladı artık, nereye gittiğimizi tekrardan cevabı ile birlikte sorabilir miyim?" dedim. Acıdığını itiraf etmeyi sorun etmemiştim.

"Sordun zaten," dedi düz bir ses tonuyla.

"Ama cevabını alamadım," dedim bende ters bir ifadeyle.

"Geldik zaten azıcık daha dayan." dedi çok koşmasına rağmen gayet düzenli nefesi ile. Cümlesini bitirdikten sonra etrafıma bakmaya başladım ama ağaçlardan başka görünürde hiçbir şey yoktu. Koşarken birden durunca arkadan kafamla birlikte sırtına çarptım.

Refleksle kafamı tuttuğumda sanki duvara çarpmış gibi olmuştum. "Pat diye durulur mu ya?" diyerek söylendim bir yandan da alnımı ovalıyordum. Duvara çarpsam farksız olurdu.

ZİFİRİ SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin