16. MASALLAR UNUTULMAYA MAHKÛMDUR

99 6 3
                                    

Öncelikle beni çok mutlu eden bir haber vermek istiyorum. Biz 2k olduuuk! Nasıl mutlu oldum anlatamam size. Yorumlarınızı çok göremesemde -ne yazık ki- oylarınız ile bana destek verdiğiniz için teşekkür ederim. Ve nice 20k'lara 100k'lara inşallah diyerek sizi çok tutmak istemiyorum.

16. Bölüm ile geldim size, ilk bölümleri düzenleyeceğimi söylemiştim ama şu an yeni bölüm yazmaktan onlara vakit ayıramıyorum :( Özellikle 6. bölümü düzenlemek istiyorum çünkü çok çok kısa bir bölüm ve içime sinmedi geri dönüp okuduğumda.

Şimdi Masallar Unutulmaya Mahkûmdur sizlerle... Siz de oy ve yorumlarınız ile beni mutlu ederseniz sevinirim. İyi okumalar hepinizeee.

(Küçük bir bilgilendirme olarak düşünebilirsiniz, buraya kadar Nil karakteri ile okuyan varsa diye söylüyorum. Karakterimin ismini Berrak olarak değiştirdim . Eğer baştan beri Berrak ismiyle okuduysanız bölümler düzenlenmiştir zaten <3)

Twitter'da #ZifiriSiyah etiketi ile konuşabilirsiniz, okuyor olacağım.

Twitter: aysekaryeli
İnstagram: aysnasgunes
Spotify: ZİFİRİ SİYAH çalma listesine ulaşabilirsiniz.

16. MASALLAR UNUTULMAYA MAHKÛMDUR
"Mümkün mü sevmek bir yarayı, mahvetmişken hayatımı."

🎶Cem Adrian, Kulakların Çınlasın
🎶Sancak, Gelmen Yetmez
🎶Şekersiz, Bazı Şeyler Şarkıya Sığmıyor Sevgilim
🎶Candan Erçetin, Annem
🎶 Anıl Emre Daldal, Dediğim Gibi

URAS KALENDER

Bir denizci evine döndüğünü karada gördüğü kırlangıçlar sayesinde anlardı, karaya yaklaştığını gördüğünde zaten teninde olan bir kırlangıç dövmesine yenisini eklemek için sevinirdi belki de. Ne kadar zorlu bir yolculuk yapmış olsada kalan yolun zorluğuna körleşirdi: Çünkü görmüştü kırlangıçları, evine yaklaştığını görmüştü ve bu ona yetiyordu. Biraz sonra gemi alabora olduğunda, deniz onu yutup karanlığına çektiğinde aslında yanıldığını kırlangıçların umudu değil de ölümüde temsil ettiğini çok acı bir şekilde anlayacaktı. Sonra acımasız dalgalar adamın cesedini kıyıya vurduğunda evi sandığı yer mezarı olmuş olacaktı. Kırlangıçlar hissederdi, ölümün nerede olduğunu kokusunu alırdı. Kırlangıçlardan hep nefret ederdim benim aksime Zifir onlara aşıktı. Dövme yapabilseydi eğer kesinlikle kırlangıç dövmesi olurdu, sadece vücuduna kırlangıçları çizmekle yetinebilmişti.

Kırlangıçlar suya uzak yerlerde uçamazdı, peki neden o gün o çatının tepesinde ağlarcasına bağırıyor, susmuyorlardı? Zifir onlara ne kadar bağlıysa, kuşlarda ona mı bağlıydı?

Kırlangıçlar, denizcileri önemsemezdi. Kırlangıçlar onlara verilen değeri hissetmezdi ama ölümü hissederdi. Onlar ölüm demekti ve ben ölümle çok burun buruna gelmiş bir adamdım. Ölümün kokusu bedenime işlemiş, o kokuyla yaşamak zorunda bırakılmıştım.

Her savaşın sonunda galip gelemezdiniz, oldu ki kazandınız bir sonraki savaşta mutlaka mağlup olurdunuz. Hayat bana bunu yaşatmıştı, yavaş yavaş öldürüp canımı ruhumdan teslim aldığında mağlup olduğumu bile anlayamamıştım. Hayat buydu, berbattı. Dünya buydu, yaşanmazdı.

Rüya görmemek için dalmadığım uykularımda bile gördüğüm kâbuslar, bedene bürünüp elleriyle boğazımı sıkıp sırtımda pürüzsüz kalmayan yer bırakmamıştı. Sırtımı Mahru'dan gizlemeye çalışsam da bir süre sonra kaçamaz olmuştum. Hastaneye yatırıldığımda gözüne uyku girmemişti yoğun bakım odasının önünde nöbet tutmuş uyanacağım ânı beklemişti. Hepsini Cihan anlatmıştı bana.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZİFİRİ SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin