Party like comedy

2.2K 178 348
                                    







Baekhyun

     "Kankaa! Üstüm nasıl olduu? Pavyonculara benzemedim değil mi? Pezevenk demesinler sonra arkamdan. Yuki ablamın huzuruna çıkacağım. Ayy çok heyecanlıyım! Ayıcığım neredeee! Jongeeğğğğnnn!"

Sabahtan beri oradan oraya koşuşturup çığıran Sehun'a göz devirerek "Lan sabahtan beri durmadın götünün üstüne. Güzel işte üstündekiler. Hem birazdan komutanlar gelecek, çıkacağız. Hızlı hazırlan biraz. Jongin de tuvalette, gelecek birazdan." dediğimde kısaca giydiklerine göz atmıştım.

Üstüne geçirdiği mor gömleği ve siyah kot pantolonuyla klasik Sehun'du işte. Bir altındaki uzun burun +50 yaş amca ayakkabıları olmamıştı sanırım. Gerizekalı onları nereden bulmuştu acaba?

"Amına koyayım Sehun, o ayakkabılar ne! Ahahahaha. Sanki eğlenceye değil, gelinin biracı amcası olarak köy düğününe gidiyor, pezevenk. Çıkarsana onları. Git, Jungkook bir şeyler versin sana."

Lucas'ın söyledikleriyle kıkırdadığımızda Jungkook da dolabından çıkardığı siyah parlak ayakkabıları getirip Sehun'un eline tutuşturmuştu. "Bunları giy kanki. Daha modern durur. Ayağındakiler 60'ların modasıydı."

Sehun da dudaklarını büzerek "Ama bunlar Mina teyzemin kocasının ayakkabılarıydı. Ölmeden önce bana hediye etmişti." dediğinde Jackson şokla ona baktı. "Ulan şerefsiz, bir de ölünün ayakkabısı mı onlar! Ruh hastası! Siktir git, giy şunları. At onları da çöpe."

Ayağındaki ayakkabıları çıkarıp üzgünce poşete koyan Sehun'a iğrenerek baktığımda bu çocuğun beyninde bir hasar olup olmadığını düşünmeye başlamıştım. Gerizekalı çocuk, her geçen gün biraz daha şaşırtıyordu beni.

Sıkıntılı bir nefes vererek bakışlarımı tekrar aynaya döndürdüğümde üstümdekilere kısa bir göz attım. Bu gece için özel olarak siyah deri pantolon, bordo bol kesim bir gömlek giymiş ve siyah saçlarımı dalgalı yaparak dağıtmıştım. Luhan'ın görevli ablaya sipariş ettirdiği makyaj malzemelerini de ödünç alarak gözüme bir eyeliner çekmiştim. Chanyeol kesinlikle bayılacaktı bu halime! Ehehehe.

Oturduğu yerden etrafı izleyen Taeyong'la aynadan göz göze geldiğimizde şerefsiz bana bakarak ıslık çalmıştı. Kıkırdayarak "Yavşama beğen geç, kanks." dediğimde Ten de kaşlarını kaldırıp bana genel bir bakış atmış ve Taeyong'a benzer bir tepki vermişti.

"Öff kankaa! Chanyeol, bu gece sağ çıkarmayacak seni. Bu sefer götünü kurtaramayız gibi."

Sözleriyle herkes güldüğünde Sehun da kahkaha atmıştı. "Lan yarın kesin manşetlerde köpek yavrusu tırın altında kalarak feci şekilde can verdi haberlerini okuyacağız. Yazıyorum şuraya." dediğinde masaya hayali bir şeyler yazmış ve ben de aptallara göz devirmekle yetinmiştim. Götüm hepsinin derdi olmuştu anasını satayım. Belki ben memnundum halimden. Chanyeol zaten memnundu ehehehe.

Gerçi son birkaç haftadır çalışmalar yüzünden ayrı kalmamızdan memnunluğundan tam da emin değildim şimdi. Çünkü yoğun çalışmalar nedeniyle doğru dürüst görüşememiştik birbirimizle.

Çocuklarla bugünün gelmesi için dişimizi tırnağımıza katıp karınca gibi çalışmıştık. Komutanların vazgeçmemesi için hepimiz kendimizi her anlamda geliştirmeye çalışmış ve komutan Soo'dan bile övgü almıştık. Ondan aferin sözcüğünü duyduğumuz günün gecesi, koğuşta çektiğimiz halayı ömrüm boyunca unutmayacaktım sanırım ehehehe.

Bu düşüncelerle kendi kendime sırıtırken "Arkadaşlar acaba hepiniz neredesiniz? Dışarıda araba hazır. Komutanlar sizi bekliyor. Hadi çıkalım." diye bir ses duyduğumda dikkatimi ona yöne vermiş ve Jongin'i görerek şaşkınca ona bakmıştım. Ulan ne olmuştu buna?

Hey, Soldier! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin