Baekhyun"Ahahaha hava çok güzel! Kuşlar, böcekler, köpekler! Aa selam Baek, sen de mi buradaydın?"
Ortalıkta Dora gibi gezen Luhan'a hiçbir şey söylemeden ters bir bakış attığımda beni rahat bırakması için elimle kış kış işareti yapmıştım. Şerefsize komutan Soo'nun onun hakkında söylediklerini anlattığımdan beri ruhsal bir evrim geçirmiş gibiydi. Şu son beş gündür aşırı pozitifliği sinirlerimi bozuyordu. Sanki siktiğimin dünyasında gülünecek ne vardı? Saçma sapan şeyler hep.
Zaten komutan Chanyeol'un hakkımda söylediklerini de kimseyle paylaşamamıştım. Tanrı bilir şerefsizler ne kadar dalga geçerdi benimle. Bir de aptal gibi sürekli komutanı gömmüştüm onlara. Şimdi gidip de durumumuzu anlatsam hepsini geçtim, Sehun'un dilinden asla kurtulamazdım. Nasıl diyecektim ben bu adama vurgunum diye. Kendim bile zor kabullenebilmişken hem de. Cidden bıktım ya...
"Kanka aşırı negatifsin. Mutlu olsana biraz! Bak, ben ne kadar mutluyum çünkü bugün tatlış adamımla öpüşmemizin beşinci gün dönümü!"
Tanrım...
Luhan'a göz devirip önüme döndüğümde aklıma gelen tarihle daha da gerildim. Tuhaf bir şekilde komutanın doğum günü tarihi aklımda kalmıştı. Yarın doğum günüydü ve bu, beni garip bir şekilde çok heyecanlı hissettiriyordu.
Ben cidden bitmişim, değil mi?
Sıkıntılı bir nefes verip çalışma alanına girdiğimde gördüğüm yabancı yüzlerle kaş çatarak hepsinin üzerinde göz gezdirdim. Bunlar, diğer koğuşun askerleri değil miydi? Burada ne işleri vardı?
Komutan Lay, geldiğimizi görünce bize yanına gitmemiz için eliyle işaret vermiş ve diğerlerinin de dikkati bize dönmüştü. Of ya... Yine ne oluyordu?
Koyun sürüsü gibi yanına doluştuğumuzda bize bakarak "Çocuklar, bugün bir değişiklik yapmaya karar verdik. Kendinizi oldukça geliştirmiş olduğunu farkındayız ve sizi birebir mücadele içerisinde görmek istiyoruz. O yüzden bugünlük diğer koğuştaki insanlarla mücadele edeceksiniz. Anlaşıldı mı?" diyen komutan Lay'le içimden oh no derken Sehun hızlıca Jongin'e yapışıp karşı çıkmıştı.
"Olmaz! Bunu kabul edemeyiz komutanım! Bizi ellere vermeyin!"
Bu hareketiyle komutan Soo göz devirip "Gelin olmuyorsun, Sehun. Diğer askerlerle çalışma yapıyorsun. Bir şeyi de abartma." dediğinde Sehun ona masum bir gülümsemeyle bakarak sormaması gereken şeyi sormuştu. "Yüzünüze bir kedi gibi baksam vazgeçer misiniz, komutanım?"
Ya yemin ediyorum, cidden şu çocuğa bir IQ testi yapılmalıydı. Bu akıldan yapmıyordu bunları bence.
Söyledikleri karşısında komutan Soo'nun da kaşları çatılıp yüzüne ne diyor bu gerizekalı gibi baktığında Jongin sahte bir şekilde gülmüştü. "Ahahahha. Şakacı şey seni! Neyse biz o zaman çalışma alanına rakiplerimizin yanına gidelim. Teşekkür ederiz, komutanım." dediğinde Sehun'un "Ama ben şaka yapmadım ki!" demesiyle Mario gibi kafasına vurup yakasından sürükleyerek çalışma alanına sürüklemişti. Gerizekalı.
Biz de selam verip çalışma alanına geçtiğimizde neden bilmiyorum ama ben de Sehun gibi onlarla antrenman yapmak istememiştim. Bizimkiler ne kadar gerizekalı olursa olsun yine de bizimdi işte. Atsan atılmaz, satsan satılmazdı. Ama neyse, en azından bu sefer gavura vurur gibi vurabilecektim. Bizim şerefsizlere kıyılmıyordu çünkü.
"Mücadele ederken karşınızdakini gerçek bir rakip olarak görüp ona göre atak yapın. Sizi buradan izlerken ay orama vurma, çok sertsin, biraz daha yavaş ol gibi şeyler dediğinizi işitirsem bunu diyen kişiye sertliği net bir şekilde göstereceğimden emin olabilirsiniz. Burası ana kucağı değil, asker ocağı. Ona göre davranın." diye bizi ikaz eden komutan Soo'yla göz devirmiştim. Burası asker ocağı diyen adam daha geçen gün bu ocakta yiyordu arkadaşımı. Neyse, ben demeyeceğim için sıkıntı yoktu zaten ehehehe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey, Soldier! (Chanbaek)
Fanfic"Desenize yeni gelen komutan sizden de şerefsiz olacak." diye birden kendime engel olamayarak konuştuğumda hâlâ Lucas'a bakmakta olan komutan Soo sözlerimi duymamış gibiydi fakat sıranın başından gelen ses, çok daha farklı bir kişinin duyduğunun hab...