Baekhyun"Çıkıp da gel sürpriz yağğppp, yüreğimeeğğ ışıkk yakkk, acımasızzz kör bir bıçaağğğkk, çekilmiyorr bu yalnızlıığğkk, geellllll! GEELLL BAHTIIĞĞMIIN KAR BEYAZIIII! AMINA KOYDUĞUUMUUNN JACKSON'III!"
Birinin bağırışı ve cam kırılma sesi yüzünden yatağımdan sıçrayarak uyandığımda açmaya çalıştığım gözlerimle neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Sabah sabah ruh hastaları ne yapıyordu yine?
"Bambam, kendine gel! Kafayı mı yedin oğlum?"
Chen'in sesiyle gözlerimi tamamen açıp şerefsizlere baktığımda içimden keşke kör olsaydım da bu tipleri görmeseydim diye geçiriyordum. Kendini yere atmış bağıran Bambam'a kahve içirmeye çalışan Hoseok, başında susması için bağıran Chen, yerdeki kırık bardağın parçalarını toplayan Jimin ve masada oturup elindeki çakmağı sallayarak Bambam'a eşlik eden Jungkook'la günüm yine çok güzel başlamıştı. Tanrım, ben ne günah işlemiştim de bu orospu çocuklarıyla aynı koğuşa düşmüştüm?
Yatakta oturup bir süre amaçsızca halı desenlerini incelerken hayatı sorgulamayı sonraya erteledim. Bugün çalışmamız vardı ve bu nedenle erkenden hazırlanmamız gerekiyordu. Sıkıntılı bir nefes verip hızlıca üstümü giyinmeye başladığımda bazılarının da benim gibi olduğunu görmüştüm. Orospu Bambam, sabahımızın içine sıçmıştı yine. Bir kere mutlu uyansak şaşıracaktım.
Bambam'ın koğuşu inleten sesiyle sonunda Jackson da uyandığında sarhoş salağın haliyle şok olup hızlıca yanına gitmişti. "Pamuğum, ne oldu böyle sana!?" diye endişeyle sorduğunda Bambam bayık bakışlarıyla ona gülüp "Geldiiğ! Erkeeğğimm beniimm!" demiş ve başını omzuna yaslayarak uykuya dalmıştı.
Bu halini Jackson aşkla izlerken ben, ikisinin de kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkartmak istiyordum. Orospu çocukları birbirine köpek gibi aşıktı ama söyleyemiyordu bir türlü. Onlarla birlikte 17 kişi aşk acısı çekiyordu koğuşta.
"Jackson, en içten duygularımla söylüyorum ki senin ben götüne McMillan Tac-50'nin namlusunu sokayım! Amına koyduğumun Çinlisi! Senin yüzünden biz niye mağdur oluyoruz burada! İkinizin de ağzına sıçarım! Siktirin gidin, sevgili olun artık!" diye sinirle bağıran Yoongi'yle koğuşta sessizlik oluştuğunda Sehun, sinsice sırıtarak yanına gitmiş ve elini omuzlarına koymuştu.
"Hayatım, sence de bu günlerde fazla asabi değil misin? Öfke kalbine zarar verir. Çocuklarımız babasız kalırsa ben ne yaparım, sonra? Lütfen selvi boylum, biraz bizi düşün!"
Yoongi, sinirlenerek onu kenara ittiğinde o hâlâ utangaç bakışlar atarak Türkan Şoray taklidi yapıyordu.
Şerefsiz ya...
Hepimiz hallerine gülerken gülmeyen iki kişi vardı. Jongin'in gülmemesini anlardım da Jungkook niye gülmemişti ki?
"Eğer şamatanız bittiyse artık çalışma yerinde olmamız gerekiyor. Çavuş gelmeden biz gidelim alana. Gelmek isteyen beni takip etsin." diyen Jungkook, hiçbirimize bakmadan çalışma yerine giderken Taehyung şaşkınca bakan bize dönüp "Merak etmeyin birazdan gelir kendine." diyip arkasından koşarak sırtına atlamıştı.
Salaklar.
Biz de arkalarından onları takip ettiğimizde Chen, yanıma sırnaşıp başını omzuma koymuştu. "Aweeee! Benim çok uykum var! Zaten sincabımı da göremiyorum yoğunluktan! Bıktım ben bu hayattan!" diye sitemlerine başlarken ben gülerek saçlarını karıştırmıştım. "Görüşürsünüz kanki. Antrenmandan sonra bol zamanımız olacak."
![](https://img.wattpad.com/cover/242603587-288-k435058.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey, Soldier! (Chanbaek)
Hayran Kurgu"Desenize yeni gelen komutan sizden de şerefsiz olacak." diye birden kendime engel olamayarak konuştuğumda hâlâ Lucas'a bakmakta olan komutan Soo sözlerimi duymamış gibiydi fakat sıranın başından gelen ses, çok daha farklı bir kişinin duyduğunun hab...