Attack

2.3K 204 313
                                    









Baekhyun

   
Uykumun en güzel yerinde duyduğum siren sesleriyle birden yerimde korkarak doğrulduğumda ne olduğunu anlamaya çalışır gibi etrafıma bakınıyordum. Biri yanlışlıkla sireni mi çalıştırmıştı?

"ÇOCUKLAR UYANIN, ACELE EDİN!" diye bağırarak koğuşa giren Xiumin hyungla panikle ayağa kalktığımda korkuyla pencereden dışarı baktım. Uzaklarda patlayan silah sesleri ve gecenin karanlığında yanıp sönen sarı ve kırmızı ışıklar beni karşıladığında pencereden dışarı bakmayı keserek aceleyle yataktan fırlamış ve ben de diğerlerine bağırmaya başlamıştım.

Bağırış sesleriyle diğerleri de korkarak kalktığında durumu fark ederek benim gibi hızlıca hazırlanmaya başlamışlardı. Gerçekten harika bir zamanlamaydı. Şerefsizler, en savunmasız olduğumuz zaman dilimini seçerek yine karakterlerini ortaya koymuşlardı zaten. Bir gece vakti masum insanlara saldırıp onları vahşiçe katletmek hangi dine, hangi kitaba sığardı? (Y/N: Ermenilerin hain saldırısında hayatını kaybeden Azeri kardeşlerimizin mekanı cennet olsun.)

"Hayır, şimdi saldıramazlar." diyerek Luhan manzaraya bakarak şokla konuştuğunda Tao, onu kendine çekerek sıkıca sarılmıştı. "Hey, sakin ol miniğim. Hiçbir şey olmayacak, hepsinin içinden geçeceğiz. Alnımızın akıyla temizleyeceğiz şerefsizleri." dediğinde diğerleri de onlara bakıp tebessüm etmiş ardından komutan Xiumin'in "Hadi, çıkalım." sesiyle peşine takılmıştık.

Yanımda "Uykum var." diye huysuzluk eden Sehun'un dediklerini umursamayarak kolundan tutup onu da bizim için ayrılan özel minibüsün içine attığımda diğerleri de beni takip etmiş ve hızlıca yerlerimizi almıştık. Bugünün geleceğini elbet biliyorduk. O yüzden haftalardır bununla ilgili çalışmalar yapmıştık. Komutanlar hepimizi özel olarak hazırlamıştı fakat gerçeğini yaşamak cidden çok farklı bir duyguydu.

Ön koltuklarda oturan komutanlar bizim araca binmemizle ayaklandıklarında yarı uykulu yarı korkak halimize bakıp sıkıntılı nefes verdiler. Komutan Suho, "Korkacak bir şey yok gençler. Hep dediğimiz gibi birkaç leşi temizleyemeye gidiyoruz sadece. Gösterin bize ne kadar cesur olduğunuzu. Anneniz, babanız, kardeşiniz, sevgiliniz ya da sevdiğiniz için kanınızın son damlasına kadar savaşın." dediğinde Jackson da tebessüm ederek Bambam'la ellerini birbirine kenetlemişti.

Gülerek "Biz kazanacağız." diyen Hoseok'la biz de ona uyarak "Biz kazanacağız." diye sevinçle bağırdığımızda şerefsiz Sehun'un dediğiyle ona dönmüştük. "Mina teyzem bir sürü ruh kazanacak!"

Salak çocuk...

Komutanlar, Sehun'a bakıp başını onaylamaz anlamda salladığında komutan Soo, "Umarım savaşırken de bu kafada olmazsınız." diyerek sıkıntılı nefes vermişti. Luhan da kıkırdayarak "Eğer olursak bir kahraman kurtarır bizi belki." diye göz kırptığında açıkça komutan Soo'ya gönderme yapmıştı ve yüzyılın şokunu komutan Soo'nun utanarak başını başka bir tarafa çevirmesiyle yaşamıştık. Oha...

"Ama haksızlık bu! Luhan'ı komutan Soo kurtarır, Chen'i Xiumin hyung, Tao'yu da komutan Kris kurtarır gibi, Komutan Suho'yla Lay'i söylemiyorum zaten. Baek'in götü de Chanyeol komutan sayesinde güvende. Beni kim koruyacak peki? Pişt ayı, sen de beni korusana." diyerek Sehun yine ortamdaki gergin atmosferi aldığında ben utançla kafasına vurmuştum. Gerizekalı çocuk, düşmandan daha beterdi zaten.

"Seni korumayacağım Sehun, direkt düşmanın önüne atacağım. Biraz kafa dinleriz tüm kışla olarak." diyen Jongin hepimizi güldürürken Sehun da ona sinirle bakıp gülümseyerek Jungkook'a dönmüştü. "Ben de Jungkook'a yapışırım o zaman. Kahramanım kurtarır beni!"

Hey, Soldier! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin