Merhaba!
Multimedya : Nazlı Demir.
Tıp ve hastane ortamıyla ilgi pek bir bilgim yok. Araştırıp baktıklarımla yazıyorum. Yanlışım varsa düzeltin. <3
İyi okumalar!
Taksi yolculuğum şoförün hastane önünde park etmesiyle sona erdi. Kafamı kaldırıp dikiz aynasının kenarına baktığımda 72 tl yazdığını gördüğümde çantamdan cüzdanımı çıkartıp ücreti ödedim. "Hayırlı işler." diyerek kapısını kapatıp, hastane kapısından içeri girdim.
Giriş kapısının hemen önünde olan güvenik görevlilerine kartımı gösterip yan taraftaki danışmana doğru ilerledim.
"Selam Bade!" diyen kişi danışmandaki sevimli kızdı. Mezuna kalınca hastanede çalışmaya başlamış, arada bizlerle birlikte ders çalışıyordu.
"Selam Nazlı. Nasılsın?"
"İyiyim valla. Bugün nöbetin varmış. Bende mesaiye kalacağım birlikte çıkar mıyız?"
"Olur. Çıkış saatin gelince ararsın beni."
Nazlı beni onayladıktan sonra ters istikamette kalan asansöre binip 7. kata bastım. Burada biz asistan doktorların dinlenme ve soyunma odaları vardı.
Asansör 7. katta durduktan sonra inip hemen karşısındaki odanın kapısını açıp içeri girdim. Boştu ve buna bayılıyordum.
Kolumdaki saate bakınca saatin 17.00'e geldiğini gördüm ve telefonumdan bir saatlik alarm kurup gözümü dinlendirmek için üçlü koltuğa uzandım. Çantamdan hasta çağtıları için kullandığımız telefonu çıkarıp yastığın altına koyunca gözlerimi kapadım.
●●●
Başımın titremesiyle gözlerimi araladım. Camdan dışarı doğru bakınca havanın kararmış olduğunu fark ettim. Titremenin yastığımın altından geldiğini fark edince hemen kaldırıp baktım. Acilden gelen bir çağrıydı.
Bir dakika bile sürmeden günlük kıyafetlerimi çıkarmış yeşil önlüklerimi giyip asansöre bindim. Giriş katını tuşlayıp aşağı doğru inmeye başladım. Doktor olmanın avantajlarından biri de zamanı iyi kullanmaktır. Mesleğime gün geçtikçe daha adapte oluyordum.
Asansör durduğunda, arkada kalan acile koştum. Hasta gelmişti. Yanında duran yakınına durumu sordum.
"Arabayla çarptım." dedi. Anlaşılan yakını değilmiş.Önlüğümün cebindeki ışığımı aldım. Kızın gözlerini açarak ışığı tuttum. Bilinci yoktu. Vücuduna bakarak kesik veya kırık var mı diye kontrol ettim. Dışında bir şey yoktu. İnşAllah içinde de yoktur diye dua ettim. Çok genç gözüküyordu.
Yanımda duran hemşir'e seslendim.
"MR ve Tomografi çektirin. Sonuçları çıkar çıkmaz Kerem Hocaya gönder." dedim. "Tamamdır hocam." deyince acildeki diğer hastalara göz attım. Fazla kişi yoktu. Beni alakadar eden bir hasta da. Dışarı çıkıp kıza çarpan adamın yanına gittim."Hanımefendinin bilinci kapalı şu an. Kesik veya kırık yok ancak beyin kanaması tehlikesi için MR ve tomografi çektireceğiz. Yanında çantası veya telefonu var mıydı?"
"Evet." dedi ve sandalyede duran mavi sırt çantasını uzattı. "İyi olacak değil mi?"
"Elimizden geleni yapacağız. Emin olun."Adamın elindeki çantayı alıp acilden çıktım. Danışmaya gelip Nazlı'ya baktım. Orada bir hastanın kaydını açıyordu. Yanına ilerledim.
"Merhaba Nazlı. Araba kazasında bir kız geldi. Çantası buymuş birilerine ulaşabilir miyiz bi bakar mısın?"
"Tabii ki. Ben haber veririm sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bostan Sokak
Teen FictionTanıtım 1 Babamın vefatından sonra bana bıraktığı mektupla sokağın başında duruyordum. Bostan Sokak. Girişinde sonunu gördüğüm, hayatımın 26 senesini bırakacağım sokaktı. O gün sokakta tek kişi olmama rağmen sokağın sonunda beni izleyen adam, hay...