4

2.2K 105 3
                                    

Merhaba!

Bu kitaptaki Nazlı ile 'Sevgilerimle' kitabımda olan Nazlı aynı kişi mi diye sormuşsunuz. Hayır değiller.

Multimedya : Yavuz Karer.

İyi okumalar!

Gözümü ovuşturup kolumdaki saate baktım. Saat 07.16 idi ve 44 dakikaya çıkacaktım. Bu yüzden acilden çıkıp asansöre doğru ilerledim. Asansörün tuşuna basıp beklerken önlüğümdeki telefonum çaldı.

Hastane Nazlı Arıyor...

Telefonu yorgun bir sesle açtım. "Efendim?" bir o kadar yorgun sesli Nazlı cevap verdi. "Abla ben annemi aradım. Müsaitsen çıkınca eve geçelim anneme konum atarız?" diye sordu. Ev meselesi aklımdan çıkmamıştı. "Tamam. Hazırlan çıkarım 20 dakikaya." beni onaylayınca telefonu kapattım ve asansör kabinine girip 7. katı tuşladım. Sırtımı asansör duvarına verip gözümü kapadım. Gerçekten çok yorucuydu ama değerdi.

Asansörden inip karşıdaki asistan odasına girdim. Mert üstünü değiştirmiş koltukta uyuyordu. Onu uyandırmadan dolabımı açıp kıyafetlerimi aldım. Arkadaki soyunma bölümüne geçip önlüğümü ve kıyafetlerimi çıkardım. Yanıma aldığım siyah kot pantalonumu ve tişörtümü giydim. Kıyafetlerimi alıp odaya girdim. Elimde tuttuğum kapşonluyu koltuğun üstüne bıraktım. Hastane kıyafetlerimi güzelce katlayarak kontrol defterimin üstüne koydum. Önlüğümü de asacaktım ki kenarlarındaki kan lekelerini fark ettim. Yıkamak için eve götürmeye karar vererek, yanımda getirdiğim çantamın içine katlayarak koydum ve dolabımı kitledim. Teknolojik aletlerimizi koyduğumuz çekmeceği açıp içerisinden telefon şarjımı alıp, içine acil durumlar için çağrı aldığımız telefonu koydum.

Mert'in başına gelip onu dürttüm. Korkarak gözlerini araladığında,
"Saat sekize 25 var." dedim. Uyuşuk bir şekilde gülümsedi ve "Sağ ol. Öğlene kadar uyurdum burada." dedi.

Elimdeki şarj aletini çantama attım ve ön gözdeki evlerin anahtarlarını kontrol ettim. Yanımdalardı. Çantamı sırtıma takıp, kapşonluyu koluma astım ve odadan çıktım. Asansörden giriş katını tuşlayarak aşağı indim. Danışmanda Nazlı'yı, diğer danışman arkadaşıyla konuşurken yakaladım. İkisine de selam verdim ve çıkışa doğru ilerledim. Nazlı arkadaşına uzaktan öpücük atarken, koşar adımlarıyla bana yetişti ve birlikte hastaneden çıktık.

"Oh be! Hayat varmış!" diyen Nazlı'ya döndüğümde, iki elini kenarlara doğru uzunca açmış kafasını havaya kaldırıp gülümsediğini gördüm. Tebessüm ettim ona. Umarım hayat enerjisini asla kaybetmezdi.

Nazlı durağa doğru yürümeye başlamıştı ki onu kolundan tutup durdurdum. Meraklı bakışkarıyla bir cevap bekliyordu.

"Hiç halim yok otobüse binmeye. Taksi çağırdım." dedim. Başıyla onayladı beni. Arka cebimden bi taksi uygulamasından bir taksi çağırdım ve beklemeye başladık.

Önümüzde duran taksinin plakasına bakınca, çağırdığım taksi olduğunu gördüm ve Nazlı'yı dürterek taksiye doğru yürüdük. Ben ön koltuğa, Nazlı ise arka koltuğa oturdu. Şoföre Beşiktaş'a gideceğimizi söyledim. Taksi hareket edince arkamdaki Nazlı'ya dönüp, "Annen meydanda beklesin birlikte gideriz." dedim. Kafasıyla onaylayarak "Tamamdır." dedi ve telefonundan mesaj yazmaya başladı. Hayır, bakmadım. Sadece yazarken çıkan seslerden tahmin ettim.

Beşiktaş Meydana geldiğimizde taksimetrede yazan ücreti ödedim ve taksiden indik. Nazlı telefonda annesiyle konuşurken kenara geçmiş, etrafta annesini tarif ettiği birini arıyordum. Durağın arkasında telefonla konuşan kapalı bir kadını görünce Nazlı'yı dürttüm.
"Annen o hanımefendi olabilir mi?" dedim. Nazlı hızlıca oraya bakıp onayladı ve el sallayıp annesinin bizi fark etmesini sağladı. Annesi yanımıza gelince gülümsedim ve selamlaştık.
Meydandan aşağı inip ara sokağa sapınca ikinci binaya ulaştık. Bu bina dediğim evin binasıydı. Çantamdaki anahtarı çıkartıp deliğe soktum ve kapıyı açtım. Kapıyı tutup önden geçmelerini bekledim. Merdivenlerden çıkarken, "Ikinci Kat." dedim.

Az olan merdivenin sonuna ulaştığımızda Nazlı'nın annesi Melahat Ablaya anahtarı uzatıp, "Hadi bismillah." dedim. Gülümseyerek elimden anahtarı aldı ve kapıyı açtı. Besmele çekerek, sağ ayağıyla içeri girdi. Nazlı ve bende arkasından aynı şekilde girdik.

Evin girişindeki hol kare şeklindeydi. 3+1 evdi. Sol tarafta iki odası, tam dış kapının karşısında salon, sağ tarafta mutfak, onun yanında diğer oda, dış kapının arkasında kalan lavabo vardı.

Sol taraftaki ilk odanın kapısını açtım. Bu oda evdeki tüm odalardan küçüktü.
"Bu oda, evdeki en küçük oda. Tek camı ve kalaoriferi var." Melahat Abla ve Nazlı odaya girip incelediler.

İkinci ve üçüncü odaya girdim. Bu iki oda aynıydı ve ilk odaya göre daha büyüklerdi.
Aynı şekilde odayı gösterdim ve onlarda inceledi. Salona gittim. Salon diğer odalarla aynı büyüklükteydi. Ardından mutfak ve lavaboya bakınca holde durup birbirimize baktık.

"Ev böyle Melahat Abla. Tamiratı yok. Evde çok eski değil zaten." dedim.

Tebessüm ederek bana baktı ve söze girdi.
"Kızım, Nazlı'm bana evi nasıl aldığını söyledi. Bildiğim kadarıyla sattığın şeylerden eline çok para geçmemiştir, en azından bu evi alacak kadar." dedi.

Bunu beklemiyordum gerçekten. Melahat Abla bana gülümseyerek bakarken onun gibi gülümseyip söze girdim.

"Melahat Abla. O ev benim çocukluğum, babamın ilk aşkı. O evi satmaya kıyamazdım. Eminim ki Nazlı anlatmıştır." Yanlış anlaşılmasın diye gülümseyerek Nazlı'ya baktım. Hakkımda bir şey anlatmış olması beni sinirlendirmezdi. En doğal hakkıydı. Bu devirde kimseye güven olmazdı. Devam ettim.
"Babam ile birlikte yaptığımız birikimlerle beş sene önce aldık burayı. Bu evde yaşamaya cesaretim yok doğrusu. Eğer istersen gel bu evi tut, çok para da istemem senden.yaşa çocuklarınla." diyerek bitirdim konuşmamı.

Melahat Abla, önce Nazlı'ya, sonra bana bakarak konuştu.
"Kızım, doğrusu gidecek yerimizde yok. Sen evet dersen bende evet derim."

Nazlı ellerini çarparak alkışlamaya başladı.

Söze girdim tekrardan. "Abla şu an kaldığınız evin kirası ne kadar?" dedim. Yüzünden asla indirmediği tebessümle bana bakarak, "1500 tl" dedi. Aynı onun gibi tebessüm ederek, "Kiran yine aynı olsun. Gidip bir kontrat yapalım seninle dedim." Yüzündeki tebessüm bozuldu. Söze girdi. "Kızım, bizim oturduğumuz ev 2+1 klübeydi bildiğin. Burası merkeze, her şeye yakın bu fiyat az değil mi?" dedi.

Düşündüm. Karşımdaki güzel yürekli kadının gururunu mu incittim acaba?

Gülümseyerek Melahat Ablaya döndüm.
"Abla sen ne kadar maaş alıyorsun?"
"Asgari ücret." dedi gülümseyerek. "Nazlı sen?" diye devam ettim. "Bende 3000 tl alıyorum." dedi. Tebessümümü bozmadan devam ettim sözlerime.

"Abla şimdi senin evine 6000 tl ye yakın para giriyor değil mi?" Kafasıyla onayladı. Devam ettim. "Şimdi sen bu eve yeni taşındın kendine yeni eşyalar al. Güzelce evini döşe. Daha liseye giden oğlun var ihtiyacı olur. Ne bileyim birikim yaparsın kendine. Ben ihtiyacım olduğu kadar istedim senden. Eğer ihtiyacım olursa gelir söylerim sana."

Gözleri dolu bana baktı ve yanıma gelip sarıldı. "Allah senden razı olsun kızım. Zor anımda koştun ya bana ne desem az."

Kapıyı arkamızdan kapatıp binadan çıktık. Nazlı ve Melahat abla bir yöne, bende diğer yöne dönerek evlere dağıldık.

____________________________
941 Kelime.
Bölüm notları dışında.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Bostan SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin