Merhaba perilerim! Nasılsınız?
Sınır: 25 oy 15 yorum.
Multimedya: Yavuz&Bade
İyi okumalar!
Sorusuna cevap vermeden sarılmaya devam ettim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"Bade'm..."
"Efendim?"
"Alışmışsın bana."
"Alıştım galiba... Ama biraz kollarını gevşetsen mi? Nefes alamıyorum!"
"Alıyorsun ya güzelim! Sarılalım biraz daha."
"Sarılırız sonra hadi bırak beni."
"Söz mü?" diye sordu. Kollarını biraz açmış, kafasını gözlerime bakabilmek için indirmişken. Çok tatlı duruyordu. Ve onun dediği gibi ona alışmıştım.
"Söz!"
"Sözünü aldım bak! Benden kaçışın yok ona göre!"
Kollarını açtığı anda derin bir nefes aldım.
Bana her zamanki gibi tebessüm ederek bakıyordu. Bu haline alışmıştım.
Daha tanışalı kaç gün olmuştu. 5 mi? 10 mu? Sanırım bunun bi önemi yoktu."Kaçamıyorum ki zaten! Hep kapımın önünde bitiyorsun!" diyerek mutfağa adımladım. Arkamdan gelen kahkaha sesiyle tebessüm ettim.
Mutfağa girip bulaşıkların üstündeki çürümüş meyveleri çöpe attım. Elime bulaşık eldivenleri geçirirken, salondan gelen elektirik süpürgesinin sesiyle tebessüm ettim.
Bulaşıkları yıkadıktan sonra Yavuz'a bir göz attım. Benim odamı süpürmeye başlamıştı. Banyoya girip evin tozunu almak için ıslak mendil ve kağıt havlu aldım. Annem ne kadar da toz bezi diye tuttursa da bana göre hijyenik değillerdi. Ayrıca böyle daha kolay geliyor.
Yavuz evi süpürmeyi bitirmiş salonda otururken, kirli mendilleri çöpe atıp ellerimi yıkadım. Salonda gidip kapıdan Yavuz'a baktığımda, ellerini başının yanlarına götürmüş ovuyordu.
Baş hekim olmak, 72 saat bouınca nöbette kalmaktan daha zordu. Hem hastanenin evrak işleri olsun hem çalışanları hem de hastaları onu yormuş olmalıydı. Hastaneye geleli çok olmamasına rağmen herkes onu çok seviyordu.
Bu yorgunluğunun sebebi de onların sevgisine layık olabilmek içindi.
Koltuğun arkasına geçtim ve ellerimi şakaklarının üstüne koyarak ovmaya başladım. Bir kaç saniye elleri ellerimin yanında asılı kaldı. Daha sonra ellerimi tutup teker teker öptü.
"Ellerine sağlık, yavrum."
"Rica ederim. Yorulmuşsun..."
"İyiyim güzelim."
"Tamam. Akşam yemeğinde ızgara balık yapacağım sever misin?"
"Bayılırım!"
"Güzel. İstersen benim odama geçip uyu biraz. Yorgun gözüküyorsun."
"Yavrum... Şimdi senin yatağında senin kokunla uyumayı çok isterdim ama seni yemek yaparken izlemeyi daha çok istiyorum." dedi gülerek. Dedikleriyle ben de güldüm.
"Tamam o zaman ben balıkları çıkartayım dolaptan." dedim ve mutfağa adımladım. Arkamdan gelen adım sesleriyle tebessüm ettim.
Bugün, bu adam sayesinde çok tebessüm etmiştim.
Balığı dolaptan çıkartıp kesme tahtasına koydum. Balığın kafasını yemeği pek sevmezdim.
"Yavuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bostan Sokak
Teen FictionTanıtım 1 Babamın vefatından sonra bana bıraktığı mektupla sokağın başında duruyordum. Bostan Sokak. Girişinde sonunu gördüğüm, hayatımın 26 senesini bırakacağım sokaktı. O gün sokakta tek kişi olmama rağmen sokağın sonunda beni izleyen adam, hay...