𝒸𝑜𝓃𝓃𝒶𝒾𝓈𝓈𝒶𝓃𝒸𝑒

4.8K 185 52
                                    

O gezegende, bahçeleri cennet edasıyla kokan ve kocaman altından sarayıyla muhteşem bir yer olan asgardda yine soğuk yeller esiyordu. Loki yine kardeşini kıskandığı ve yaptığı hatalarıyla yargılamaktaydı.

Güzel tanrıça Frigga oğlunun bu hallerine dayanamıyordu ama odin çok sert ve sinirliydi lokiye karşı. Thorda her ne kadar üzülse ve lokiyi iyi tarafa çekmeye çalışsada, o bir avengerdı ve zamanının çoğunu dünyada diğer süper güçleri olan arkadaşlarıyla geçiriyordu ve loki sürekli aldığı cezalar ve odinden işittiği azarlarla asgardda mahsur kalmıştı.

O gün odin her zamanki gibi sinirini lokiden çıkarırken elleri bağlı ve babasına olan nefreti artarken ona bakan loki yine fazlasıyla cezasını çekiyordu. Frigga ağlamaklı gözlerle oğlunu izlerken odin son sözlerini söyledi:

"Daha fazla seninle uğraşmak istemiyorum yeterince sorunum var. Buradaki işleri daha fazla karıştırmanı istemiyorum. Laufey oğlu loki asgarddan midgarda sürülüyorsun."
Loki ve annesi şokla odine bakarken Frigga korkunç bir bakışla tam ağzını açıcaktı ki odin onu susturdu.

"Senin için güçlerine elinden almıyorum ama midgardda sorun çıkarır veya midgarddan dışarı çıkarsa onu zindana tıkarım."
Lokinin saklamaya çalıştığı gözyaşları belli olmasa da frigga ne halde olduğunu anlayabiliyordu.

Muhafızlar Lokiyi Heimdall'a götürürken Ftigga sessizce onları takip ediyordu. Muhafızları uzaklaştırdı ve lokinin yüzünü ellerine aldı;

"Sevgili oğlum lütfen sorun çıkarma midgardlılar zaten seni arıyor bu yüzden heimdalla seni özel bir yere indirmesini istedim. Etrafında olacak kişiyi biliyorum lütfen onu da kendini de üzme. Şimdilik hoşçakal."

Her ne kadar loki annesine deli gibi sarılmak istesede o oydu işte. Duygusuz ,kötülükle dolu fesatlık tanrısı Loki.

Işıklı yol bittiğinde kendini bir ormanda buldu loki. Hava karanlık ve soğuktu. Annesinin onu neden bu koca hiçliğe gönderdiğini anlayamamışken gözüne o tahta, iki katlı ev çarptı. Başka ev yoktu görünürde sadece o tatlı, çokta büyük olmayan kahverengi kulübe. Loki sessiz adımlarla ilerlemeye başladı.

Elindeki hançerleri her an birini öldürücekmişçesine hazırda bekliyordu. İçeride ışıklar yanmıyordu ama annes onu birinin yanına yollamıştı ve bundan emindi merak ediyordu. Yavaşça ilerledi ve açık olan kapıya ilerledi.

~ Elizabeth'in ağzından~
Avengers ekibinden daha doğrusu ailesi gibi gördüğü insanlardan kendini onlardan bu kadar uzaklaştırmış olması lizzie'yi hem rahatlatmakta hem de içini huzursuz etmekteydi ama kafasını dinlemesi ve bir süre herkesden uzak kalması gerekiyordu. Yine düşüncelere dalmış kahvesini yudumlarken gelen ışıklar ve gürültüyle hızlıca ışıkları kapayıp camdan baktı.

-Gördüğüm manzarayla kalakalmıştım. Thordan da bildiğim üzere galiba heimdall birini buraya indirmişti ama kim olduğunu seçemiyordum.

Ajan hayatımdan uzaklaşmak için buraya gelmiş yine başıma belayı çektiğimi düşünürken hala yüzünü seçemediğim adamın elinde hançerlerle buraya geldiğini gördüm. Hazırlıksız saldırmak için hafif araladığım dış kapının arkasında hazır bir şekilde bekliyordum ve içeri girdi...

Beni hissetmiş olucak ki bana doğru hançerini salladı, eğilip tekme attığımda yere düşmüştü. Son hızla deli gibi birbirimize saldırırken karnımı seyiren hançeri tekmeyle uzağa savurdum.

Bu sefer kavgamız silahsız devam ederken bunun böyle bitmeyeceğini anlayıp üst kata çıkmak için karşımdakini düşürüp merdivenlere koştum çünkü işime yarayabilicek silahlar ordaydı karşımdakini öldürmek istemiyordum ve ne kullanırsam kullanayım ona bir türlü zarar gelmiyor adam yorulmuyordu. Merdivenlerin başında anlamadığım bir hızla arkamda belirdi ve ayaklarımdan tutup merdivenlere düşmemi sağladı.

𝓛𝓸𝓴𝓲 ;           'sᴇɴᴛɪᴍᴇɴᴛs'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin