30

7.7K 383 8
                                    

Uzun bir metinle ı am here.

Mühtişikemmel ingilizcem için teşekkürler.

İyi seyirler efenim.

*

Şirket aracıyla öğlene doğru varmıştık. Valizlerimi yerleştirdikten sonra seminer için hazırlandım. Bugün boş vaktim yoktu. Akşama kadar oradan oraya gidecektik.

Seminerlerden sonra Merih aradı.

"Akşam sizi nereden almam lazım hanımefendi?"

Sitemle "Ben yatsam olmaz mı beyefendi?" dedim. Ciddi anlamda yorulmuştum.

"Dövme yaptırmak istemiyorsunuz herhalde." Bir anlığına sevinçle gülümseyip gözlerim parladı. Ben, bunu tamamen unutmuştum.

"Yaptıracağız tabi ki." Dünden araştırıp güzel bir yer bularak randevu almıştım.

"Ben yarım saate hazır olurum. Sana otelin konumunu atarım."

"Hay hay efendim." dediğinde gülerek vedalaştık ve telefonları kapattık.

Odama geçtiğimde kısa sürede hazırlandım. Oldukça güzel bir kombin yapıp soğuk havalar yüzünden üstüme kutup ayısına benzeyecek cinsten şişme mont giydim. Silah şeklindeki kupayı da güzelce paketlemiştim.

Gelen mesajla aşağı indiğimde daha önceden dikkat edemediğim siyah aracının camına yaslanarak duran Merih'in yanına ilerledim.

Telefonuyla uğraşırken adım seslerimden beni fark edip başını kaldırınca kocaman gülümseyerek selam verdim.

"Buyurunuz."

Açtığı kapıdan arabanın ön koltuğuna oturdum.

Elimde taşıdığım kutuyu uzattığımda önce şaşkın şaşkın baktı.

Alması için "Hadi." dediğimde hemen uzanarak açmaya başladı.

Yüzünde büyük bir heyecan varken üzüleceğini düşünmek yüzümdeki gülümsemeyi soldurdu. Vereceğim şey güzel değil, komik ve saçmaydı.

Bardağı eline alıp incelediğinde yüzündeki gülümsemesi hiç eksik olmadı.

"Lan ciddi değilsin sanmıştım. Güzelmiş de." dedikten sonra kahkaha atarak "Gel kız buraya." dedi ve sarıldı.

"Bu kadar seveceğini düşünmemiştim." dedim heyecandan zor çıkan sesimle.

"Çok sevindim. Erkeğiz diye kolay kolay hediye alan yok ki anasını satayım."

Kahkaha attıktan sonra yola döndüm. Merih de Kupayı paketleyip arka koltuğa koydu.

"Navigasyon hanım bizi nereye götürüyor acaba?" diye sordu direksiyonun kavrayınca.

Tedirginlikle "Bebek'te." dediğimde başıyla onaylayıp arabayı çalıştırdı. O benden daha iyi biliyordu.

Kısa sürede vardığımızda hemen içeri geçtik.

Merih'in ne dövmesi yaptıracağını çok merak ediyordum.

Ziya Bey, Merih'e dönerek "Gemi istiyordunuz değil mi?" diye sorunca şaşırdım.

Acaba neden gemi istiyordu?

"Evet." diyerek başıyla da onayladı Merih.

Kulağına "Neden gemi?" diye fısıldadım.

Ziya Bey'in model seçtirmesi aramıza girince hikayesi sonraya kaldı.

Sulu boya görünümlü düşündüğümden daha büyük bir gemiyi omzuna yaptırmaya karar vermişti.

Tek bir kişi işlettiğinden Merih'ten sonra da bana bakacaktık. Benim kafamda belliydi aslında.

Kalemin işlemesiyle elimi tuttu. Kalbim pır pır atarken güven vermek istercesine sıktım elini.

"Benim babam gemiciydi." diyerek o gürültüde lafa girdi.

Ben ise sadece ona odaklanmış dinliyordum. Gözlerini kahvesi bile güzeldi.

"Küçükken fırtınaya yakalanmıştık. Gemi batarken bizi zor kurtardılar. Babam ondan sonra bıraktı."

Allah korumuş.

Ne diyeceğimi bilemeyip gülümsedim.

Ben de kendime sandalye çekip yanına oturdum. Yoruldum artık.

"Canın acıyor mu?" diye sorduğumda göğüs kabartarak "Hayır." dedi.

Boşta kalan elim yavaş yavaş saçlarına giderken durduramadım kendimi. Saçlarını okşamama kızmak yerine gözlerini kapattı ve gevşedi.

Sıra bana gelince Eros ve Psyche'nin yine, her zamanki gibi, minimal halini çizdirdim. Sağ sırtımda güzel duruyordu.

Dövmeye başlarken "Dövmeleriniz çok güzel." dedi. Karnımda sırtıma nazaran daha çok dövme vardı.

"Teşekkür ederim." dedim nazikçe tebessüm ederek.

Artık alışkanlıktan acısını umursanacak kadar hissetmiyordum bile.

Merih kaşlarını çatarak "Hiç mi acımıyor?" diye sordu.

Onun bu masum hali beni güldürürken kafamı iki yana salladım.

Acıyor desem elimi tutar mıydı?

Yalan söylemeyi hep unutuyorum. Artık bir dahakine.

"Bu çok güzel oluyor. Bana da olmaz mı?" diye sordu Merih.

Ya sabır, küçük çocuk gibi.

"Eğer isterseniz sizin de omzunuza yapabiliriz." 

"Gelmişken bundan da yaptıralım." dediğinde kaşlarımı çattım. İyi alışmıştı bu da. Aslında aynı dövmeleri taşımak bir yerde bize, birbirimizi hatırlatırdı.

Yine de "Okulda sorun olmaz mı?" diye sordum.

Omuz silkerek "Görmezler ki." dedi. 

Merih sol kolumdaki kırmızı oklu kalbe dokunarak "Bu niye kırmızı?" diye sordu.

Diğer dövmelerim hep siyahtı.

"İçine sevdiğim kişinin ismini yazdırırım diye. Kalp ya hani." diye açıkladım.

ben bir de çift koi balığı yaptırmak istiyordum. yine, sevdiğim kişiyi ve beni temsil etmesi için.

Onda da birisi kırmızı olacaktı.

***

Dövmeciden çıkınca "Turist olarak bana bir yemek ısmarlarsın." dedim.

"Gel bakalım Turist  hanım." diyerek belime girdi ve kalp ritmimi değiştirdi.

"Şöyle bir balık ekmek gömelim." diyerek arabaya yönlendirdi.

Boğazda, güzel bir mekanda şarap eşliğinde balıklarımızı yiyerek geri döndük. Kendimi o yorgunlukla banyoya attım.

*

Bu da bu kadarmış.

İyi geceler yazacak bir şey bulamadım.

Haaa

Oy verin canikolar. Yorumlar da eğlenceli oluyor. 

ÇILGINLIK |TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin