Upuzun ve tatlış bir metinle sizlerleyim.
Finale adım adım yaklaşıyoruz.
Oy verip yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.
Her zaman söylediğim gibi, yorumlarınızı okumaya bayılıyorum.
İyi seyirlerrr...
*
Ameliyattan çıkmış ve ertesi gün olarak taburcu edilmiştim. Şimdi ise Merih'in evine giriyorduk. Beni kucağından indirip kapıyı açtı.
Kendim girmeye yeltenirken beni tekrar kucağına almasıyla gözlerimi devirdim. Biraz ağrım vardı ama dayanılmayacak gibi değil.
"Abartma Merih."
Sesini incelterek "Abartma Merih, abartma Merih. Hiç de abartmıyorum." dedi. Taklidimi yapmasına gülerken beni, hazırladığı yatağa yatırdı.
Ellerini iki beline koyarken "Bir şey ister misin?" diye sordu.
Kafamı iki yana salladım.
"Uyuyacağım."
"Ben de akşam yemeği hazırlayayım da parmaklarını ye." diyerek odadan çıkmasını izlerken "Kıvırtma lan." diye bağırdım.
Beni takmadan abartarak yürümeye devam etti.
Kendimi yorgun hissediyordum. Bu yüzden Merih kahvaltımı hazırlayana kadar uyudum.
Saçlarımın okşanmasıyla daha da mayışırken kedi gibi sokuldum. Merih olduğunu biliyordum. Kokusundan belliydi.
Kulağıma doğru eğildiğinde nefes alış verişini hissediyordum. "Kamelya çiçeğim." diye fısıldadı. Dudaklarım yukarı kıvrılırken gözlerimi açmadım.
Ellerini yatağın iki yanına koyarak baskı yaptığında yavaş yavaş üstüme eğildi.
"Birileri uyanmak istemiyor anlaşılan." diye homurdanarak yanağıma öpücük kondurdu.
İki yanağıma da sulu sulu öpücükler bırakınca gözlerimi açtım. Elimi yüzünde gezdirerek onu izlerken üstümden kalkması için ittirdim.
"Kalk bakalım."
Omuz silkerek daha da sarıldı. Yanağını uzatınca asıl amacını anlamıştım.
Onu öptüğümde yalandan yüzünü buruşturarak "Hiç beğenmedim. Bir daha öp." dedi.
Birkaç kere öpünce tatmin olup üzerimden kalktı ve tepsi koydu.
Binbir çeşit kahvaltılığın olduğu bu küçük sofra çok güzel gözüküyordu. Ağzım sulanıyordu resmen.
"Çok güzeller. Ellerine sağlık."
Kıtlıktan çıkmış gibi yerken fark ettim ki Merih beni izliyormuş.
Daha yutamadığım lokmamla "Sen de yer misin?" dedim. Sesim boğuk çıkmıştı.
"Sen yesen benim için yeter."
Yumuşak ses tonuyla konuşan Merih'in romantiklik yapmasına izin vermeden kendime hazırladığım dilimi ağzına soktum.
Kaşlarını çatarak "Yavaş Lavin." dediğinde güldüm.
"Yarasın paşama."
Bir ona verdiysem iki ben yedim ve kahvaltı tabağımı bitirdim.
Tepsiyi içeri götürüp geldiğinde yatağın bir diğer ucuna oturdu.
Sıkıldığımdan derin bir nefes verip "Akşama kadar böyle yatacak mıyım?" diye sordum.
"Bir iki gün böyle hanımefendi."
Dudağımı sarkıtarak "Peki." diye mırıldandım.
Uzanabildiğim kadar uzanıp onu da yatağa çektim. Birbirimize öylece bakmak istiyordum ama ona bir sürü şey de anlatmak istiyordum.
Belime sıkı sıkı sarılıp kendine çektiğinde gözlerimi yumdum ve kokusunda dinlendim.
"Bana efsane anlatsana." diye fısıldadım.
Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki tepki vermeyişinden duymadığını düşünmüştüm ama söze girdi.
"Zeus'un kızı, Apollo'nun ikizi Artemis, vahşi doğa, avcılık, okçuluk ve ay tanrıçası. Günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion'u görerek ona aşık oluyor. Öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek istiyor."
Orion ise Kral Oinopion'un kızı Merope'ye kur yapıyor ancak başarılı olamıyor. İçkiyi fazla kaçırınca da Merope'ye saldırmaya kalkıyor. Kral Oinopion ise onu cezalandırıp gözlerini kör ediyor. Doğudaki Lemnos Adasına gider ve gözleri açılır."
Sonra Apollon kız kardeşinin bu dev cüsseli Orion ile evlenmesini uygun bulmuyor. Kız kardeşini vaz geçirmek için çok uğraşıyor ancak Artemis onu dinlemiyor. Kardeşinin Orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu görünce de bunu kıskanmaya başlıyor Apollon."
Ne söylerse söylesin kardeşi, Artemis'i, vaz geçiremeyeceğini anlayınca hileye başvurarak Orion'u ortadan kaldırmaya karar veriyor. Bir gün Orion denize girmiş yüzüyormuş. Kıyıdan çok uzaklaşmış ve başı kara küçük bir nokta gibi görünüyormuş."
Apollon, kız kardeşini yanına çağırıyor ve uzaktan görünen kara noktayı ona göstererek 'Oraya kadar okunu gönderebilir misin?' diye soruyor."
Artemis heyecanla yayını hazırlarken o kara noktanın sevdiği erkeğin kafası olabileceğinin nerden bilecekti ki? Yayını çekti ve ok fırladı. Çok iyi nişancı olan Artemis'in oku tam hedefi vurmuştu ve Artemis bilmeden sevdiği erkeği başından vurmuştu.
Bu ölüm onu çok üzdü. Günlerce bulutların ardına gizlendi, gökyüzünde dolaşmaz geceleri yeryüzünü aydınlatmaz oldu. Sonunda bir gün babasının yanına giderek ondan Orion'u bir takım yıldızı olarak gökyüzüne çıkarmasını istedi. Zeus ta kızının bu arzusunu yerine getirdi."
"Geceleri gökyüzünün en büyük ve en parlak takımyıldızlarından biri Orion, Gece bakalım tamam mı?" diye mırıldandım.
Derin bir nefes aldı ve "Bakalım." dedi.
Üzücü bir hikayesi vardı. Kavuşulmayan aşk... Seni sevmek, Kalbimin atması gibi bir şey, durduramıyorum...
Bitsin istemiyorum sevgilim.
*
Orion'un hikayesini nasıl buldunuz?
Efsanelere göre birçok farklı rivayet var aslında. Mesela bir rivayette Orion'u bir akrep sokmuş ve ölümüne akrebin zehri sebep olmuş.
Yanlışım varsa düzeltin lütfen.
Yorumlarınızı bekliyor olacağım
Hoşça kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇILGINLIK |TEXTİNG| ✓
HumorTAMAMLANDI 0542 *** ***1 (siz), 0542 *** ***2 numarayı Numara Komşum olarak kaydettiniz. Siz: Bi gün bi çılgınlık edip seni sevdiğimi söylesem Siz: Alay edip güler misin? Siz: Yoksa sen de sever misin? (Görüldü.) Siz: JBJMSJBJBJBJ (İnternet yok.) Si...