34

7.2K 392 19
                                    

Kitaba final yapınca bölüm atmayı unuttuğum doğrudur.

Üzgünke :(

Lavin de üzgünke.

Oy verip yorum yapmayı unutmayınıss.

Kelebekgiller huzurla sunar.

*

Gözlerimden birkaç damla aşağı süzülürken kendimi atacak bir yer aradım. Eve de gitmek istemiyordum.

Görücüler gelmiş, yavaşça göndermiş ve annemlerle kavgaya tutuşmuştuk. Neden istemediğimi açıklarken de bayağı ağlamıştık. En sonunda evden kaçar adım çıktım.

Yalnız kalmam gerektiğini biliyorlardı.

Yoldan bir taksi çevirdim ve en yakın gar istasyonuna gitmek istediğimi söyledim. Ağlamaktan doğru düzgün kelimeleri birleştiremiyordum bile.

Taksici amca dikiz aynasından bana bakıp "İyi misin evladım?" diye sorduğunda da kafamı salladım.

Trenle İstanbul'a gitmeyi düşünürken Merih'i aradım. Telefonu birkaç çalışta açtı.

"Efendim?" dedi direkt.

"Ben oraya gelmek istiyorum." derken sesimin titremesi ve iç çekmem ele vermişti beni.

Telaşla "Ne oldu, iyi misin sen?" diye sordu.

"Ben iyiyim sadece-" 

Lafımı keserek "Ne olduğunu doğru düzgün anlat." dedi.

"Görücü geldi, yolladık ve neden istemediğime dair kavga çıkarttılar. Ben orada daha çok sinirlenip 'kim çürük birisini ister' deyince ne demek istediğimi anlamadılar. Onlara her şeyiyle anlattıktan sonra kaçtım. Eve gitmek istemiyorum. Tren yoksa uçakla gelirim."

Telefona doğru derin bir nefes alıp verdi. "Lütfen ağlama. Söylediğin şeyin hesabını da sonra vereceksin." Görmese de kafamı salladım.

"Bana haber ver." dedikten sonra vedalaşarak telefonu kapattık.

Tren garına gelmiş ve on dakika sonraki trene bilet almıştım. Merak etmemeleri adına abime de kısa bir mesaj göndermiştim.

Hemen hemen beş saatin ardından İstanbul'a gelmiştim. Bu süreyi de uyuyarak geçirmiştim. Çabuk uyuyan biriydim ve istediğim her yerde de uyurdum.

Dışarı çıktığımda yolun kenarında beklediğini gördüm. Başını bana doğru döndüğünde önce şaşırır gibi baktı, sonra kaşlarını çattı.

Birbirimize doğru yürürken ortada buluştuk. Yüzünü yakından görmemle göz yaşlarım alakasızca akmaya başladı.

İhtiyacım olduğunu bildiğinden kollarını hızlıca belime sarıldı. Uzun bir süreden sonra sevgililerin buluşma anı gibi bir an yaşıyorduk.

Kollarımı boynuna gevşekçe dolayıp alnımı omzuna yasladım.

Belimi sıvazlarken "Kucağıma alayım mı seni güzellik?" diye sordu. Kafamı salladığımda bir kolunu bacaklarımın altından geçirerek beni havaya kaldırdı.

"Koca bebek." diyerek gülünce ikaz ettim.

"Gülmesene."

"Sen de ağlama o zaman." derken bile gülüyordu.

Göz yaşlarımı silerek "Söz veremiyeceğim." dedim.

Öylece orada durduğumuzu fark edince "Arabaya binelim." dedim ve yan koltuğun kapısını açarak beni oturtturdu. Şoför koltuğuna oturduğunda hemen arabayı çalıştırdı.

"Kalabileceğim bir otel biliyor musun?" diye sordum burnumu çekerken.

Bana kısa bir bakış atıp "Oldu, başka?" dedi.

Kırmızı ışıklarda durunca beni tekrar süzüp "Üstündeki de güzelmiş, düğüne gider dibi." dediğinde güldüm.

"Annem almış, bugün için."

Yüzünü buruşturarak "Bir de onlar için hazırlandın mı?" dedi.

"Eğlencesi bir tek oydu zaten. Hem düzgün bir aileydi, bizi anlayışla karşıladılar."

"Bi görüşseydiniz canım." dedi alayla.

Tip tip ona baksam da fark etmedi.

***

İkimize de kahve yapmış salonda oturuyorduk. Tüm odaya sessizlik ve karanlık hakimdi.

"Merih?" dediğimde 'hıı' gibi bir nida çıkardı.

"Doktora gidelim mi yarın?"

"Gidelim. Öğleden sonra gitsek olur mu?"

Gülümsedim.

"Ne zaman gidersek olur. Yeter ki gidelim."

Beni kendine doğru çekerek "Gideceğiz." dedi. Onun da sesindeki neşe belli oluyordu.

Merih usulca adımı söylediğinde ona döndüm. Biraz da olsa yüzünü seçebiliyordum.

"Sen çok güzelsin, biliyorsun değil mi?"

Tebessüm ettim. Olaylar istediğim yönde şekilleniyordu. Ona daha çok sokuldum.

"İçin de güzel, dışında. Sen her şeyiyle güzelsin. Kendine çok haksızlık ediyorsun. Mesela kimsenin seni istemeyeceğini düşünüyorsun ama yanılıyorsun. Ben seni çok isterdim. Benimle ol, biz olalım isterdim."

"Merih?" dedim sorarcasına.

"Ben seni uzaktan sevdim. Bir mesaj uzaklığından. Dokunmadan, doğru düzgün görmeden."

Ona tamamen dönerek sarıldım.

"Ben de sevdim Merih. Senin gibi."

Kıpırdanmaya başlayınca "Kıpırdama. Böyle uyuyalım." dedim.

"Bir edebiyatçıya göre kötü ilanı aşk ettin." diyerek kıkırdadım.

"Farkındayım."

"Önemli değil biliyor musun? Süslü cümlelere gerek yok. Bir süre sonra unutulur ama sevgini gösterirsen her şeye bedel."

Onunla aynı yerde, yan yana yatmak tarif edilemeyecek bir duygu. Gözlerimi huzurla kapattım ve beni kendine çeken uykuya teslim oldum.

*

Beklenen an geldi friendlerim.

Ay çok mutlu oluyorum böyle.

Şincik gelelim fasülyelerin faydalarına; Ben kitap yazarken insanlar çok okusun mantığıyla hiçbir zaman düşünmedim. Kendi kendime, eğlence olsun diye yazdım. Zaten yazdıklarımdan sadece birkaçı yayımlı.

Sizce başlayacağım texting olmayan bir kurguyu paylaşmalı mıyım?

Benim için yorumlarınız çok önemli.

Güzel günlerde kullanınn!!


ÇILGINLIK |TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin