High School Sweethearts

153 14 71
                                    

Tekrardan doğum günün kutlu olsun güllü lokumum💚

.

Dersi dinlemeye çalışıyordum ama yan tarafımda oturan Taeyong dersin başından beri ısrarla bana bakmaya devam ettiği için derse odaklanmayı uzun süre önce bırakmıştım. Şu an sadece Taeyong'u umursamıyormuş gibi gözükmek için bakışlarımı tahta ve hoca arasında gezdiriyordum.

Bacağıma değen bacağını hissedince onu dizimle ittirdim ama benimle uğraşmayı bırakma niyeti yok gibiydi.

"Ne var Taeyong?" yüzüne bakmadan fısıltıyla konuştuğumda kolumu tuttu.

"Yüzüme bak." Taeyong'un ciddi sesini duyunca önemli bir şey olduğunu düşünüp ona baktığımda gülümsemişti.

"Teşekkürler." Taeyong başka bir şey demeden kafasını sıraya gömdüğünde kaşlarımı çattım. Bugün her zaman olduğundan daha karmaşıktı onu anlamak.

"Pislik misin ya?" kendi kendime söylenirken üzerimde hissettiğim bakışlarla gergince hocaya döndüm.

"Doyoung kendi kendine konuşma yine." itiraz etmek için hocaya cevap verecekken Taeyong'un kıkırtısını duyunca tepem atmıştı.

"Ama hocam Taeyong uyuyor!" Taeyong anında sıradan başını kaldırınca kazandığım zaferle çaktırmadan sırıttım.

"Tamam gülmeyi kesin artık! Sınavda size Taeyong ile Doyoung'u sormayacaklar."

Jaemin dersi kaynatma fırsatı bulunca şansını kaçırmamak için konuştu, "Keşke sorsalar, kesin tam not alırdım." sınıfın dikkatinin dersten çoktan kaydığını anlayan sevgili öğretmenim ise iç çekmekle yetindi.

.

.

"Of ya niye beden dersini son iki ders yapmıyorlar ki?" her hafta bıkmadan beden dersini dördüncü derse koydukları için söyleniyordum ve bence fazlasıyla haklıydım.

"İyi yanından bakarsak bedenden sonra öğle arasına giriyoruz." Jaemin yanımdan geçip dolabını açınca daha fazla bir şey diyemedim.

Dolabımdan çıkardığım eşofmanları kenara koyup üstümdeki gömleğin düğmelerini açmaya başlamışken, çenesini omzuma yaslayıp ne yaptığıma bakan Taeyong ile duraksadım.

"Üstünü değiştirsene, birazdan ders başlayacak." başını omzumdan itip onu kendimden uzaklaştırdıktan sonra Taeyong'a doğru dönüp sırtımı arkamdaki dolaba yasladım.

"Geç kalsam da hoca bana kızmaz zaten." haklı olduğunu bildiğim için sinirle göz devirdim. Taeyong basketbol takımının kaptanı olduğu için hocanın favorisiydi, zaten hocalar başta olmak üzere okulun çoğu onu severdi. Popüler züppe.

"Ama bana kızar, bu yüzden izin verirsen üstümü değiştireceğim." gömleğimi kollarımdan sıyırıp dolaba tıktığımda nihayet yanımdan gitmişti ve ben de rahatça üzerimi değiştirmiştim.

"Maç yapacak grup hariç sınıfın geri kalanı en fazla üç top alabilir. İsteyen bahçeye çıksın, isteyen salonda kalsın. Gürültü istemiyorum. Hakkınızda şikayet gelirse bir daha sizi serbest bırakmam." beden hocası her zaman ki konuşmasını yapıp spor eşyalarının bulunduğu odada kahve keyfi yapmak için gittiğinde sınıfın çoğu bahçeye çıkmıştı.

Futbol oynamak için hep aynı grup salonda kalırdı. Futbol ve basketbol takımında olanlar ve eksik pozisyonları doldurması için zorlanan diğer sınıf üyeleri.

"Ya bana ne başka birini bulun benim yerime. Futbol oynamak istemiyorum." sızlanarak oturma yerlerine geçtikten sonra diğerleri de peşimden gelmişti.

It's okay, that's loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin