❝ Oh, it's such a shame
That we don't talk anymore.❞.
Bu bölüme daha uygun bir şarkı olamazdı...kalbim renmin diye ağlıyor ama show must go on🦾
Şey bir de çok güzel bir haber aldım!! beni tebrik edin çabuk😭
.
Haechan Renjun'e içmesi için su getirirken ben de onu zar zor yerden kaldırıp koltuğa oturmasını sağladım.
"Güzelim, iyi misin?"
"Güzelim deme, o salağı aklıma getirecek bir şey deme." Renjun duygusal ruh halinden çabuk çıkıp elindeki yüzüğü fırlatınca irkildim.
"Ne kadar kolay çıkarıp attı ya...demek nişanlı falan olsak da böyle yapardı beyefendi."
"Şimdi o aynı şey değil ki.."
"Sus bana arkadaşını savunma!" öfkesi bana dönünce tırsarak hala içerde oyalanan Haechan'a seslendim.
"Hae gel artık korkuyorum!" Haechan nihayet içeri gelip tekrar Renjun'i aramıza oturttuktan sonra ona suyunu içirdi.
"Siz niye böyle saçma bir şey için ayrıldınız ki?" ne diyorsun salak bakışlarımı Haechan'a göndermeye çalışsam da pek anlamış gibi değildi.
"Görmediniz mi ya dolmuş resmen bana! Taeyong bahaneydi...kim bilir ne zamandır tutmuş bunları içinde." Renjun sinirle saçlarını karıştırıp ayağa kalkınca endişeyle Haechan'a baktım.
"Her yerde onu görüyorum, nefret ediyorum bu evden! Taeyong'un evi boş değil mi? Gideceğim onda kalacağım. Bari onu savunmak bir işe yarasın." Taeyong'u savunurken bir karşılık beklemediğini zaten bildiğim için en azından şu an espri yapabilmesine sevindim.
"Anahtarı yok ki bizde." bir an gerçekten oraya gidesim geldiği için dudak büzdüm.
"Bende var." Haechan göz kırpınca ona kıskanç bir bakış atmaya çalıştım.
"Aferin Haechan. Doğru tarafı seçtiğimi biliyordum. Ama önce hadi biraz kıyafet keselim değil mi?" burası Renjun'in evi olduğu için muhtemelen Jaemin'e ait bir sürü eşya olduğu aklıma gelince panikle ayağa kalkıp o üst kata koşarken onu yakalamaya çalıştım.
"Ya saçmalama sonra pişman olacaksın. Haechan yardım etsene!" Haechan halimizde komik bir şey varmış gibi gülerek bizi izleyince göz devirdim.
"O kalbimi kırmaya cüret etti, ben de onun eşyalarını kıracağım!"
"Çinliiiimm!" nefes nefese üst kata koşup onun peşinden odasına girdim ama o bir şey yapamadan durup nerdeyse her yerde olan Jaemin ile birlikte olduğu fotoğraflarına bakakalmıştı.
"Onu kısıtladığımı neden daha önce söylemedi? Onun gözünde o kadar anlayışsız mıyım?.." bunca zaman umursamamıyormuş gibi davransa da aklı hala Jaemin'in söylediklerindeydi.
Bir seferinde lensi gözüne battığı için istemsizce gözlerinin dolması haricinde onun ağlamaya yakın hiçbir ifadesini görmemiştim bu zamana kadar. Ama şu an odanın içinde gözlerini gezdirmeye devam ederken akıttığı gözyaşlarının farkında olduğundan bile emin değildim.
O yatağın üstüne çökerken ben de onun yanına oturup elini tuttum ve bir süre bir şey demeden öylece oturduk. Ta ki Haechan gelip üzerimize atlayana kadar.
"Bir iki kemiğim kırılmış olabilir.." sızlanarak yüzümü buruşturdum ve hala üzerimizde yatan Haechan'ı bir umut itmeye çalıştım.
"Bu evde kalmanın Renjun'e iyi gelmediği kesin, gidelim hadi." mantıklı bir şey dediği için onu onayladım ve o nihayet kalkınca Renjun'e yardım edip onunla birlikte ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's okay, that's love
Fanfictionçünkü aşk, acıyı da doğurur ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck