❝ If the world is falling apart
It'll never take what's in our heart
..
Just close your eyes, ready to fly
I'll do the same right by your side.❞-
Kinnporsche izleyin çabukk önermiyorum, ısrar ediyorum🥵
Bu fic birkaç gün sonra birinci yıl dönümüne gireceği için bu bölümü erken atmak istedim🥺
-
Taeyong
Basketbol koçuyla konuşmak için onu aramıştım ama henüz okula gelmediğini öğrenince Doyoung'ların yanına yukarı çıkmak üzereydim ki yanımdan hışımla geçip bahçeye çıkan Mark'ı görünce olduğum yerde kalıp onun arkasından baktım.
Kendimi beni ilgilendiren bir şey olmadığına ikna etmeye çalışsam da bedenim beni dinlemeyip onun peşinden gitmeye başlamıştı bile. Büyük ihtimalle Haechan'la aralarında bir şey geçtiği için şu an onu teselli etmekte en iyi insan olacağımı sanmıyordum ama ağlamaya başladığını görünce kendimi tutamayıp yanına gittim.
İlk başta tepkisini ölçmek için sakince ona yaklaştım, "Selam yabancı.." önce sinir olmuş gibi baksa da sonra bakışları yumuşamıştı.
"Selam hyung." o bakışlarını kaçırıp yanaklarını silerken ben de bankta boş kalan yere oturup diyecek doğru şeyi bulmaya çalıştım.
"Yine birbirinizi üzdünüz mü?...Merak etme yargılamak için sormuyorum. Biz de Dodo'yla birbirimizi üzüyoruz maalesef."
"Daha çok ben kendi kendimi üzüyorum sanırım. Sonuçta ciddi bir ilişki istemeyen bendim. Sana o kadar kızdıktan sonra yaptığım şeye bak.." birbirimize en uzak insanlar olarak düşündüğümden daha çok benzememiz kaderin cilvesiydi sanırım.
"Özür dilerim. O gün gereksiz yere sana patladım." o gün kendim dahil herkese kızgın olduğum için kendimi tutamayıp öfkemi en çok Mark'a göstermiştim.
"Ben de özür dilerim ve bu sefer gerçekten pişmanım. Sanırım sana kızmamın asıl sebebi ikimiz arasındaki benzerlikti. Kendime olan nefretimi sana yönelttim çünkü sende kendimi görmeyi kabul edemedim." Mark gülümsemeye çalışarak bana bakınca ben de gülümseyerek saçlarını karıştırdım.
"Olur öyle şeyler...artık kızgın değilim zaten, üzerinden zaman geçtiği için düşünme fırsatı buldum ve sizi özlediğimi fark ettim. Her şeye rağmen arkadaşlığımızı seviyorum."
Başını geriye atıp kıkırdamaya başladı, "Yongie~ çok centilmensin."
Moralinin biraz olsun düzelmesine sevinip gözünün kenarındaki yaşı baş parmağımla sildim, "Hyung de hyung, terbiyesiz velet.."
"Jaemin hyung geliyor, onunla da konuş istersen."
"Gerek yok, o seni dövdüğümü sanmadan önce gideyim.." Mark ciddi olmadığımı bildiği için gülüp dikkatini Jaemin'e çevirdi ve ben de yanından geçerken ona ufak bir baş selamı verip okulun içine girdim.
.
.
Doyoung
Herkesin çekindiği lanet beden dersi geldiğinde spor salonunda sıraya girip hocanın klasik konuşmasını dinledim ama sonra Taeyong'u yanına çağırınca tedirgin olmuştum.
"Merak etme, zaten Taeyong da konuşmak istiyordu hocayla." Renjun kolunu omzuma atınca onun yönlendirmesiyle, oturmak için tribünlere gittik.
Spor salonu büyük olduğu için bir ucunda basketbol takımı antrenman yaparken diğer ucunda sınıfın geri kalanı futbol oynuyordu ve içlerinde Jaemin de olduğu için genel olarak onların maçını izliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's okay, that's love
Fanfictionçünkü aşk, acıyı da doğurur ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck