Love Score

125 12 31
                                    

The more we fight, the closer we get
I try not to care but end up missing you.

.

"Doğru insanla yanlış zamanda tanışmak nasıl bir his biliyor musun?"

"Bilmiyorum ama aydınlat beni." Jaehyun paketinden bana bir dal sigara uzatınca onu geri çevirmedim.

Sigara almaya çıktığım sırada onunla marketin önünde karşılaşmıştık. Bir ara kısa süreliğine de olsa takımda bulunduğum için birbirimizi tanıyorduk ama Taeyong'un arkadaşı olduğum için onunla çok konuşmamıştım. Beni sigara içmeye davet ettiğinde kabul edesim gelmişti sadece.

"Boş ver. Anlatmakla geçmiyor zaten." ben suskunlaşıp sigara içmeye odaklanınca o da bir süre duraksayıp sonra tekrar bana baktı.

"Şu Mark denen çocuktan mı hoşlanıyorsun? Hep dip dibesiniz."

"Artık saklayamıyorum sanırım. Evet ondan hoşlanıyorum. O hariç herkes biliyor."

"Üzücü. Biliyor musun bir hafta öncesine kadar kimseyi umursadığım yoktu. Özellikle de Taeyong'un arkadaşlarını....ama şimdi oturmuş birinin derdine ortak olmaya çalışıyorum."

"İnsanlar değişir sanırım. Belki de sen de insan olduğunu hatırlamışsındır."

"Dilin gerçekten de sivri. Ama bu tutumunu yadırgamıyorum. Taeyong'un en yakın arkadaşısısın. Hatta bence fazla anlayışlı davranıyorsun bana karşı."

"Taeyong'un hayatının içine ettiğin için gerçekten kızgındım sana ama o ve bütün arkadaş grubumuz senin yüzünden bir sürü şey yaşamasına rağmen bir şekilde eskisinden daha da yakın olmayı başardık. İyi bir bok yapmamış olsan da iyi bir şeye sebep olduğun için kin tutasım gelmiyor, yoksa dünyanın en sevilesi insanı olduğundan değil yani." dediklerimi onaylamakla yetinip güldü.

"Haechan, Johnny nasıl biri sence?" aniden sorduğu soruyla sigaramdan aldığım derin nefesi havaya bıraktım.

"Tam da göründüğü gibi. Katıksız bir şerefsiz. Hatta playboy bile denilebilir ama kendin için soruyorsan ilginç bir eşleşme olabilirsiniz."

"Övdün mü gömdün mü anlamadım. Her neyse ben de onunla ciddi bir şey düşünmüyorum zaten."

"Bedeni çekici geliyor sanırım, her şey öyle başlar zaten." Mark'a ilk bir şeyler hissetmeye başladığımda ben de kendimi onun sadece bedeninden hoşlandığıma inandırmaya çalıştığım için benzer bir hikâyeyle karşılaşmak komik gelmişti.

"Ona ne kadar kızgın kalmak istesem de olmuyor. Belki ben bile başıma gelenleri hak ettiğimi düşünüyorumdur."

"Ee o zaman niye kendini ona bırakmıyorsun? Kızgınlığın geçmiş çoktan."

Henüz bitmemiş olan sigarasını yarıda söndürüp sinirle saçlarını karıştırdığında dikkatle onu izledim.

"Mazoşist falan mıyım ben? Beni aşağılarken bile beni öpmesini istiyorum...gururumu inciten insanla birlikte olmak için yanıp tutuşmak normal mi?"

"Normali nasıl gördüğüne göre değişir. Her ilişkinin mükemmel olması gerektiğini mi sanıyorsun? Bu iyi bir şey olduğu için demiyorum ama evet seni incitti ama günün sonunda ona dönmek senin seçimin. Sırf 'normal' insanlar bunu yapmaz diye ona gitmekten çekinme. Bu senin hayatın, bırak da senin hislerin yönetsin."

Jaehyun derin bir nefes alıp bana baktı, "Çok afili konuştun, sindirmeme izin ver." o sırtını oturduğumuz banka yaslayıp gökyüzünü izlerken sonrasında pişman olacağımı bilsem de telefonumu cebimden çıkarıp Mark'a mesaj attım.

It's okay, that's loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin