The Less I Know The Better

140 12 58
                                    

23:23

.

Tesadüf üzeri bir grupta tanışmıştık ve tek hatırladığım şey ilk zamanlar sana fena halde yürümüş olmam gvxbdşdwc sonra nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde birbirimize sataşmadan duramadığımız bir arkadaşlığı 4 küsur sene sürdürmeyi başardık. Biliyorum bir şeyleri anlatma konusunda iyi değilim ama bana rağmen yanımda olmak istediğin için teşekkür ederim. İyi ki doğdun fındığım, nice mutlu senelere. Seni seviyorum🌺

.

"Doyoung, öyle bir şey istemez." Taeyong bana fırsat bırakmadan konuşunca ipleri elime almanın zamanı gelmişti.

"Benim adıma konuşma." Taeyong ilk defa onun tarafını tutmadığım için şaşırmış olmalı ki bana dehşet içinde bakmıştı. Gözlerine biraz daha bakarsam ona teslim olacağımı bildiğimden bakışlarımı Jaehyun'a çevirdim.

"Randevu diyorsun yani? Sen ödersen gelirim." Taeyeong'u kızdırmanın yanında bedava şeyler yemek kulağa cazip geliyordu.

"Teklifi ben yaptığım için tabii ki ben ödeyeceğim." Jaehyun'un Taeyong'a attığı zafer sırıtışı beni rahatsız etse de bir bakıma ben de onu Taeyong'u kıskandırmak için kullandığımdan sorun etmedim.

"Hemen çok sevinme, henüz hiçbir şey kazanmadın." Taeyong ciddi bir ifadeye bürünüp Jaehyun'u süzdü.

"Takımımda Doyoung olmasına rağmen sana bir gol bile attırmam." Taeyong'un bana laf çarpıtması hoşuma gitmemesine rağmen gerçekten çok kötü oynadığımı bildiğim için bir şey demedim.

"O zaman liderler takımıyla biraz konuşsun, sonra oyuna başlarız." Jaemin sözünü bitirince herkes kendi liderinin yanına gitmişti.

"Topun Doyoung'a gitmesini engellemeyeni sikerim, pozisyonlar aynı kalacak. Dağılabilirsiniz." Taeyong bana bakma zahmetinde bile bulunmayarak yerine geçince dudak büzmüştüm.

"Dikleneceksen bari sonuna kadar devam et." Renjun'in uyarısıyla duruşumu dikleştirip yüzüme ciddi bir ifade katmaya çalıştım.

"Oluyor mu?"

"Kabız olmuşsun gibi bakma." sert olmanın bana göre bir iş olmadığını anlayınca oflayarak kendi yerime geçtim.

Maç başladığı andan beri her şey çok hızlı olup bitiyordu. Benim tek yaptığım takımdakiler bana gelen topları alırken, diğerlerine rahatsızlık vermeden toptan kaçmaktı.

"Dünyaya rezil olmak için gelmişim sanki.." iç çekerek şu an ne kadar salak gözüktüğüm gerçeğini unutmaya çalışıp toptan kaçmaya devam ettim.

Maç bittiğinde her şey gerçekten de Taeyong'un dediği gibi olmuştu. Diğer takımın bir gol atmalarına bile izin vermeyerek 2-0 kazanmıştık -kaçarak da olsa bir katkı sağladığımı düşünüyorum-

Herkes sevinirken Taeyong sadece Jaehyun'a bakıp gülümsedikten sonra tekrar düz surat ifadesini takınmıştı, çok da sevinçli bir havası olmadığını anlayabiliyordum ama şu an ona yaklaşmam mümkün değildi. Hala bana kızgın olduğunu biliyordum -kızmaya hiç hakkı olmasa da..-

.

.

İkinci beden dersini her zaman bahçede geçirdiğimizden dolayı teneffüs zili çalınca diğer öğrenciler sınıflara girerken bahçeye çıkıp çardağa gittim.

"Selam gençler!"

"Oo enerjiksin baya." Jaemin gülerek yanında yer açınca onun yanına geçtim.

It's okay, that's loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin