Telephones

134 15 63
                                    

I wish i could live without you
But you're a part of me
Wherever i go
You'll always be next to me.

.

Mark ve Jaemin'in Taeyong'un sokağından geçmesinden sonrasıyla başlayacağız.

.

Renjun'i içeri sokup dikkatini dağıtmak için yemek istediğim şeyleri sıraladıktan sonra onu Haechan'a paslayıp Taeyong'a bakmak için onun odasına gittim.

"Giyinmişsin nihayet." Taeyong kendine gelmiş gibi durduğu için gereksiz yakınlaşmalardan kaçınmak adına onu uzaktan izlemekle yetindim.

Aramızdaki mesafeye bakıp göz devirdikten sonra iç geçirdiğini duysam da onu takmamaya çalıştım.

"Nasılsın?" muhtemelen bu soruyu ilk benim sormam gerekirdi ama o önce davranmıştı.

"İyiyim galiba, sen nasılsın?"

"Kötüyüm." saklama gereği duymadan konuşması hoşuma gitmişti. Sonrasında ben bir şey demeden kendi konuşmaya devam etti.

"Burada olduğumu söylemediğim için üzgünüm. Aslında gerçekten ailemin yanına gidecektim ama meşgullerdi.."

"Uzaklaştırma aldığından haberleri yok mu?"

"Yok, biliyorsun onlar yurt dışında olduğu için velim teyzem olarak gözüküyor. Ben de onlara söylememesi için ricada bulundum, ilk defa böyle bir şeye karıştığım için bir şey demedi sağ olsun."

"Çok saçma bu yaptığın. Olanları anlatsan bütün işlerini bırakırlardı senin için.."

"Evet ve ben de bunu istemedim zaten."

"Peki ya biz? Bizi niye uzaklaştırdın kendinden?"

"Bu elimde olan bir şey değil anlamıyor musun? Ben üzgün olduğumda kimseyi görmek istemeyen bir tipim. Dert anlatmayı sevmem, üzüntünün paylaşarak azaldığına inanmam...acımı kendi başıma yaşamayı seçtiğim için de mi benden nefret edeceksin?" o konuşurken sadece dinleyip içini boşaltmasına izin verdim.

"Benimle hiç tanışmamış olmayı dilediğini söyledikten sonra ne yapmamı bekliyordun? Belki sinirle söyledin ama umrumda değil. Benim de kırıldığımı gör artık. Bırak benim de bir şeylere kızma hakkım olsun."

"Tamam kız, hak da veririm. Söylediğim gerçekten de kalp kırıcıydı, özellikle sen en dipte hissederken bunu söylemem haksızlıktı biliyorum. İkimiz de birbirimizi kırdıysak ödeştik mi o zaman, ya şimdi ne olacak?" beklentiyle ona baktığımda yüksek sesle gülmüştü. Haechan'ın duygularını örtmek için kullandığı sahte gülüşlere benziyordu.

"Doyoung ben sana sevgili olacağımıza dair umut verdim mi hiç? Vermedim, sana asla çıkma teklifi etmedim. Hatta defalarca bir ilişkide olmak istemediğimi söyledim ve senin ilişki istediğini bildiğim için beni sevmeyi bırakmanı istedim. Evet belki hakkım olmadan senin adına düşündüm ama bunlar benim hislerim. Seninle bir gelecek görmüyorum demiyorum ama kendi duygu durumumdan emin olmadan görüyorum dersem ve ilerde bu düşüncem değişirse üzülen sen olursun. Belki inanmıyorsun ama sana çok değer veriyorum ve bu yüzden ne kadar zor gelse de seni bırakmaya çalışıyorum. Ama gitmek istemezsen lütfen beni suçlama."

Ne kadar canımı acıtsa da söylediklerinde haklı olduğunun farkındaydım. Evet çokça flörtleşmiştik ve daha fazlası da olmuştu ama hiçbiri ciddi şeyler değildi. Bana hiç tutmadığı bir söz vermemişti ya da beni bile isteye incitmemişti. Haklıydı ben onunla bir ilişkiye başlarsam bunun ciddi olmasını istiyordum ama sırf o istemiyor diye onu suçlamak saçmaydı. Yanlış anlaşılmanın öfkesini taşıdığını görebiliyordum.

It's okay, that's loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin