❝ I just wanna drown in your body..❞
.
"Ağlama seansın bitti mi?" Jaemin ve diğerlerinin yanımıza geldiğini görünce gözlerimi kurulayıp doğruldum.
"Bitti." burnumu çektikten sonra saçlarımı düzelttim, "Yarından itibaren yepyeni bir insan olacağım, aşk meşk haram bana."
"3 deyince inanıyoruz...1, 2." Haechan'a ters ters bakarken kaşlarımı çattım, "Bak üzerine sümüğümü silerim, travma yaşarsın."
"Oo bu kendine gelmiş çoktan." Jaemin düzeltmeye çalıştığım saçlarımı daha çok dağıtınca ofladım.
"Bünye acıya alışık olunca kolay sindiriyor." Haechan gülmemeye çalışarak beni süzerken Mark onu ittirip diğer yanıma oturdu, "Hyung üzme kendini bu kadar, elini sallasan ellisi."
"O kadar da abartmayalım şimdi." Renjun Mark'ı düzelttiğinde başımı sallayarak onu onayladım.
"Yani elli değil de...bir tane yeter aslında." aklıma gelen şeyle istemsizce sırıttım.
"Ya hayır, ben Jaehyun'u sevmiyorum." Jaemin'in söylenmesini ciddiye almadığım için onun cevabını Renjun verdi, "Sevmesi gereken sen değilsin zaten." onlar atışmaya başlarken ben çoktan kararımı vermiştim.
"Arıyorum ulan! Numarayı nereye koymuştum?" anlık gaza gelerek ayaklanıp arkadaşlarıma baktım.
"Bir sakin, önce okuldan çıkalım." Renjun'in önerisi mantıklı gelince geri yerime oturdum.
"Doğru dedin.."
"Saat 12 yönünden Taeyong iti geliyor, normal davranın." Jaemin Taeyong ile göz göze geldiği halde onu fark etmemiş gibi sağ sola bakarken gülümsemeden edemedim.
"İlk krizi atlattım, iyiyim şu an. Endişelenmeyin yani." Taeyong yanımıza gelince konuşmayı kesip Mark'ın elini incelemeye başladım.
"Aa ne kadar güzel elin varmış."
"Sen bir de sağ tarafı gör." Haechan yine ortaya atlayınca Mark göz devirip bacağına bir tekme geçirdi.
"Bu çocuk olmamış ya." Jaemin kınayan bakışlarını iki büklüm olmuş Haechan'ın üzerinde gezdirirken Renjun konuştu, "Yenisini yapmaya ne dersin?"
"Ya ıyy, Tanrım lütfen duyduklarımı sil." gülerek korumacı bir tavırla Mark'ı kollarımın arasına aldım, "Sen bu üçlüyle çok takılma bebişim."
"Selam?" Taeyong nihayet bir şey deme zahmetinde bulununca bütün bakışlar ona çevrildi.
"Hiç selam değil kardeşim, biriyle görüştüğünü niye söylemedin bize?" Haechan kırk yılın başında mantıklı bir soru sorduğu için onunla gurur duyarak pür dikkat Taeyong'dan gelecek cevabı bekledim.
"Henüz ciddi bir şey yok...karışık mevzular, kesin bir şey değil. Biraz zamana ihtiyacım var.." son cümlesini kurarken bana bakmasıyla kaşlarımı çattım.
"Birini ya seviyorsundur ya sevmiyorsundur, neyin zamanı bu? Yani kıza yazık diye diyorum..."
"Aynen kanka yazık kıza." Jaemin alaycı bir tavırla dudaklarını büzdüğünde gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Her şey o kadar basit değil...her neyse siz gidin, ben Doyoung'la konuşmak istiyorum."
"Oldu paşam, çay kahve?" Renjun sorgulayıcı bir tavırla Taeyong'u süzerken ona dönüp yanağından bir makas aldım.
"Gidin hadi, sorun yok.." endişelenmemesi gerektiğini göstermek için tebessüm ettim.
Jaemin Renjun'in koluna girip onu uzaklaştırınca diğerleri de peşlerinden gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's okay, that's love
Fanfictionçünkü aşk, acıyı da doğurur ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck