❝ Every single night is alright, every single night is a fight
And every single fight is alright with my brain
I just wanna feel everything..❞
.
bu kesinlikle Haechan'ın şarkısı:') şarkı zihinsel çöküntüyü temsil ediyor gibi, klibi de ayrı güzel.
.
Haechan
Seks benim için hiçbir zaman önemli bir şey olmamıştı. Yaşıma göre biraz fazla tecrübeli olmamın tek nedeni seksin benim için bir dikkat dağıtma aracı olmasıydı. Yaşamam için gerekli değildi ama ölmeyi düşünmememi sağlıyordu. Yani en azından bir süre işe yaramıştı. Sonrasında kontrolü kaybettim ya da kaybetmek istedim bilmiyorum.
Hoşlandığım kişinin beni sadece seks partneri olarak görmesi beni daha da dibe çekmişti. Asla onun sevgilisi olamayacağımı biliyordum. Buna asla layık olmadığımı bütün dünya yüzüme vurmaya devam ettikçe daha çok kaçmak istedim. Hiçbir şey düşünmeden bencilce yok olmak istedim. Onu bile başaramadım. Şimdi istesem bile gidemiyorum, ölemiyorum. Artık bencil olacak gücü kendimde bulamıyorum.
Annem gece yarısı eve gelip yorgunluktan salondaki koltukta sızdığından beri sesi çıkmadığı için fırsattan istifade sigaramı ve çakmağımı cebime sıkıştırıp dışarı çıktım.
İğrendiğim eve çok bakmamaya çalıştım ve zihnimde hala kan kokan bahçeden aceleyle çıktım. Asla buradan kurtulamayacaktım. Doyoung'a üniversiteye gitmeyeceğim derken demek istediğim de buydu. Ya ben kendimi öldürecektim ya da o ev beni öldürecekti.
Bir yaz daha gelmişti ama ben yine uzun kollu giysilere mahkumdum. Doğrusu en son ne zaman dışarda kısa kollu bir şey giydiğimi bile hatırlamıyorum.
Hala sargılı olan kollarımı ceketimin üzerinden sıkıp hırsımı almaya çalıştım ama dikişleri yeni alınmış kesikleri kanatmak istemediğim için kendimi durdurdum. Taeyong sürekli kollarımı kontrol ettiği için kendime zarar veremiyordum.
Kendi açtığım yaralardan utanmak ne korkaklık ama..
Aslında utanç duygusunu benliğimden sileli çok oluyordu ama insanların sorular sormasını istemiyordum. Yargısız infazlardan bıkmıştım. Kimseye bana acıma hakkını vermek istemiyordum. Bir daha hiçbir bakışın altında gömülmeyecektim. Kendime hep bunu diyordum ama Mark'ın varlığının beni ezmesine yine izin vermiştim. Boş sınıfta yaşadığımız son yakınlaşmayı düşünmemek için bir sigara yakıp yürümeye devam ettim.
En azından diğerleri mutluydu, Doyoung nihayet Taeyong'un aklını çelebilmişti. Henüz aradan bir gün geçmesine rağmen ikisi yıllardır sevgiliymiş gibi flört işlerinde oldukça iyiydiler.
Aniden üzerime yansıyan fardan gözümü korumak için ellerimi yüzüme siper ettim, "Haechan söndür o sigarayı arabaya bin çabuk. İyice alışkanlık ettiniz bu gece gezmelerini." Gong Yoo amcaya karşı gelmek gibi bir lüksüm olmadığını bildiğimden elimdeki sigarayı söndürüp onun yanına gittim.
"Ben eve kendim dönerim, siz zahmet etmeyin."
"Salak salak konuşma, seni bizim eve bırakacağım. Tabii evdeki çifte kumrular ev diye bir şey bırakmışsa." Jaemin ve Renjun'e laf attığını anlayarak güldüm ve kaderime boyun eğip arabaya bindim.
"Siz yine mi devriyedesiniz?"
"Gece etrafa işeyen bir grup ergen var, onları yakalamaya çalışıyoruz." yaşadığımız yerde bundan daha büyük bir olay olmazdı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's okay, that's love
Fanfictionçünkü aşk, acıyı da doğurur ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck