2 ay boyunca şirkete uğramadım. Onu düşünmemek için gün içinde işlerime yoğunlaşıyordum. Eğlence şirketimizin ne durumda olduğunu benim yerime işleri takip eden asistanımdan alıyordum. Bugün asistanım bir belge getirdi. Yoongi, ortaklık sözleşmesini feshetmek istiyordu. Fesih evraklarını imzalayıp bana göndermişti. Haklıydı, beraber çalışmaya şirketi birlikte büyütmeye karar vermiştik. Ama ben o kişisel meseleler yüzünden onu da şirketi de ortada bırakmıştım. Artık, aramızda bir bağ kalmamıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Fesih sözleşmesini imzalamak istemedim. Ne yapacaktım, kendimi nasıl affettirip şirketten ayrılmaması için nasıl ikna edecektim? Hemen telefonu elime alıp Yoongiyi aradım, çok heyecanlıydım, iki ay sonra onun o melek sesini duyacaktım. Ama telefonu açmadı. Bende mesaj atmaya karar verdim.
jimin: Yoongi lutfen telefonlarıma cevap ver. Seninle konuşmam lazım, canımın en içi.
Yoongi: Beni rahatsız ediyorsun, Park. Beni bir daha arama hatta bana sakın (sevgilim, canımın en içi, meleğim) diye hitap etme. Bunların hepsi yalan.
Jimin: Hayır hayır yalan değil, nolur inan bana.
Yoongi: Hem yalancısın hemde sapık. Keşke seni hiç tanımasaydım. Sana güvendim ve bu işe girdim. Babama iyi bir iş adamı olduğumu kanıtlayıp, en sevdiğim şey olan müzik alanında güzel işler yapacaktım, seninle birlikte. Ama sen beni yarı yolda bıraktın. Ben şirket işletmekten falan anlamam, ben işin müzik kısmıyla ilgilenecektim sende yönetim. Ama sen, iştende benden de sıkıldın. Birşey demeden ortadan kayboldun. Oysa parti akşamı çok iyi ayrılmıştık, iki iyi ortak ve dost olabilirdik. Neyse, bunlar sana son cümlelerim. Görüşmemek üzere Bay Park.
Jimin: Hayır Yoongi hayır, özür dilerim, hata ettim biliyorum ama amacım ne şirkete ne de sana zarar vermekti. Sana yakın olup, uzak kalmaya çalışmak çok zordu, nolur anla beni. Senin bir sevgilin var ve sürekli onunlasın. Seni başkasiyla görmeye dayanamıyorum. Lütfen, cevap ver. Hayır Yoongi engelledin mi beni. Mesajım iletilmedi
Hemen arabaya atladım, Yoongi' nin evine gitmek üzere yola çıktım. Yolda arabayı o kadar hızlı kullanıyordum ki, karşıdan gelen otobüsü son anda farkedip arabayı yolun kenarına çekip biraz soluklandım. Çok telaşlıydım, biran önce onu görmeliydim. Canımın en içi seni öyle çok özledim ki. İki ay boyunca kaç defa evinin önünde bekledim seni görürüm umuduyla. Sevgilinle elele her görüşümde gözyaşları içinde ağlayarak kaç defa evime döndüm meleğim. Ama daha fazla dayanamam, böyle olmaz, böyle olmaz. Tekrar yola koyuldum, biran önce oraya varmak, ona kavuşmak istiyordum.
Evinin önüne gelmiştim nihayet. Hemen arabayı parkedip, hızlıca arabadan inerek, koşar adımlarla evine doğru ilerledim. Hemen kapının zilini çaldım ama kapıyı açan olmadı, sanırım evde değildi. Biraz beklemeye karar verdim. Saatler geçti, orda öylece bekledim, ama gelmedi. Tekrar tekrar aradım ama engellemişti işte. Sonra aklıma Tae geldi, hemen onu aradım oda açmadı, defalarca aradım onuda. Tam umudum kesilmişken telefon açıldı. Tae, telefonu açar açmaz alo bile demeden onu sormaya başladım. Yoongi nerede yalvarırım söyle Tae dedim. Tae, " Jimin, o gitti dedi. IU' nun dünya turu varmış. O konserlere hazırlanırken onun yanında olacak, sonrada gittikleri şehirleri birlikte keşfedeceklermiş." Ne zaman gitti diye sordum. " iki gün önce gitti Jimin. Aslında, gitmek gibi bir niyeti yoktu ama sen şirketteki işlerden çekilince bir süre işleri idare etti ama olmadı işte. O, bir sanatçı Jimin, iş adamı değil ki. O, hesaptan kitaptan anlamaz;beste yapar, söz yazar, şarkıların alt yapılarını hazırlar hatta çok iyi rap yapar. O, Korede hatta dünyada görüp görebileceğin en iyi rapperdır. Biliyor musun bir rap albümü yapacaktı, yapımcılığını senin üstlenmeni istiyordu. Bilmiyorum Jimin, o sana gerçekten değer veriyordu. Sen ortadan kaybolunca kendini kandırılmış hissetti ve gitmeye karar verdi. Neden yaptınki Jimin. Ben bile sana güvenmiş, seni kırdığı için defalarca tartışıp küsmüştüm ona. Ama, haklıymış Jimin. Sen ona canımın en içi derken yalan söylüyormuşsun. Lütfen, artık beni de arama, çünkü, bende kırgınım sana."
Tae'nin söyledikleri karşısında, tek bir kelime söyleyemedim, ayakta duracak halim kalmamıştı. O kadar çok üzüldüm ki bacaklarım beni taşımıyordu, olduğum yere yığılıp kaldım. O gitmişti, benim meleğim, ebedi sevgilim, canımın en içi gitmişti ve canım çok yanıyordu. Küçük bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yoldan geçenler merak içerisinde bana bakıyordu, ama hiçbirini umursamadım. Canım çok yanıyordu, gitmişti ve ne zaman dönecek belli değildi. Nasıl dayanacaktım bu acıya, sanırım ölüyordum, bu acı nasıl geçecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIMIN EN İÇİ/YOONMİN
Любовные романыJimin, iyi kalpliydi ve bu iyi kalbi ile hakettiğini alabilecek miydi?