Günler geçtikçe daha iyiye gidiyordu meleğim. Yanında kaldığım bazı geceler, ağlayarak uyanıyor, göz göze geldiğimizde hiç bir şey demeden bana daha da sokuluyor, içli içli ağlayama devam ediyordu. O, öylece ağlarken ona daha sıkı sarılıp, sakinleşmesi için saçlarına öpücükler bırakıyordum. Her gece onunla olamasam da hafta sonları dahil tüm günlerimiz birlikte geçiyordu. Sevmek, böyle bir şey miydi bilmiyorum, ama, o olmazsa yaşayamayacağımı biliyorum.
Bu gece, kendi evimde kalmış, onu öyle özlemiştim ki, sanki saatler önce görüşmemiştik. Belki henüz uyanmamıştır diye mesaj atmaya karar verdim.
Jimin: Günaydın sevgilim.
1 saat olmuştu ama hala cevap vermemişti.
Jimin: Aşkım hala mı uyuyorsun? Seni çok özledim, lütfen hemen cevap yaz.
1 saat daha oldu ama hala cevap vermedi. Sinirlenmeye başlamıştım. Saat 11:00 olmuştu, bu saate kadar uyumayacağını biliyordum. Hafta sonuydu biliyordum ama onu görmeye ihtiyacım vardı. Yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Hemen duş aldım, yatağımın üzerine bıraktığım kıyafetleri giyinip, telefon ve cüzdanımı da alarak odamdan çıktım hemen. Bu arada 40 dakika daha geçmesine rağmen Yoongi Bey hala cevap vermemişti. Çok kızgındım, yazmamaya kara verdim. Bende, öyle kös kös oturup beklemeyecektim. Jk, evde değildi, keşke evde olsaydı beraber birşeyler yapardık diye düşündüm. Telefonuma bir bildirim geldi, Yoongidir diye çıkardım telefonu cebimden. Ama, yanılmıştım, banka mesajıydı, doğum günümü kutluyorlardı. Ne kadar da düşünceliler diye geçirdim içimden. Ama, ne sevgilim ne de ailem hatırlamıştı doğum günümü. Yoongi'nin doğum günüm olduğunu bildiğinden bile emin değildim.
Babam yine bir iş anlaşması için yurtdışındaydı, annemde bu seyahat ta ona eşlik ediyordu. Telefonum çalıyordu, arayan annemdi. "Günaydın bebeğim" "Günaydın annecim." "Benim minik civcivim, iyi ki doğdun, keşke evde olsaydık da sana sarılarak kutlayabilseydim doğum gününü. Özür dilerim annecim, keşke şu anda yanında olabilseydim. Babanda yanımda o da çok öpüyor seni. Döndüğümüzde büyük bir kutlama yapacağız söz." "Önemli değil anneciğim, ben bu doğum günü, kutlama falan bunlara takılmam biliyorsun. Sen nasılsın, babam nasıl?" "Baban toplantıda bebeğim, o yüzden şu anda konuşamıyor, sonra arayacak seni. İkimiz de iyiyiz. Sadece seni ve tavşanı özledik. O evde mi? Beraber bir şeyler yapsaydınız." Tavşan dışarda anne, zaten umurunda değilim ki boş ver sende." "Tamam bebeğim, tekrar kutlu olsun doğum günün, iyi ki bana gelmiş benim bebeğim olmuşsun, seni çok seviyorum annecim, çok öpüyorum dikkat et kendine." "Bende çok öpüyorum, babama selamlar, görüşürüz annecim." dedikten sonra telefonu kapadım. Annem, asla böyle şeyleri unutmazdı. Kalleş bir kardeş, yada umursamaz bir sevgili değil neticede.
Saat 15:00 olmuş, ben tek başıma dışarı çıkıp, bir kafede öylece oturuyordum. Telefonum çaldı yine, arayan JK idi. "Hyung neredesin?" diye sordu. "Sana ne?" "Ya hyung, özür dilerim, sabah erken çıkmak zorunda kaldım ama hediyeni odana bırakmıştım." Hediyesini görmemiştim ama umurumda değildi. "Hediyeye değil, sıcak bir sarılmaya, bir gülümseye ihtiyacım var." dedim. "Hyung, özür dilerim, çıkmam gerekti, arkadaşımla proje ödevim vardı. İstersen akşam dışarı çıkarız." "Gerek yok, keyfine bak sen." "Hyungniem, seni çok seviyorum, iyi ki doğmuş iyi ki benim hyungum olmuşsun." dedikten sonra telefonu kapadı.
Saatlerce tek başıma oturdum, sonra eve geçtim, Yoongi'den hala haber yoktu. Yemek yedikten sonra hemen odama geçip erkenden uyudum. Uyumazsam, düşünüyor, düşündükçe sinirleniyordum.
Sabah uyandığımda, kollarımın üzerinde bir baskı hissettim. Kafamı çevirip, Yoongi'yi görünce geri çekildim, kollarını itip, yataktan kalktım. Çok kırgındım. Dün, doğum günümdü ama onun haberi bile yoktu. Ayrıca, ne mesajlarımı okumuş ne de bana ulaşmaya çalışmıştı. Duşa girip kendime gelmeye çalıştım. Duştan çıkınca, gitmiş olması için dua ediyordum. Yarım saat kadar duşta kaldıktan sonra, üzerime bornozumu geçirip banyodan çıktığımda, Yoongi'nin odada olmadığını fark ettim. Gitmişti, bir özür bile dilemeden, doğum günümü kutlamadan gitmişti. Telaşla odamdan çıktım ve telefonumdan Yoongi'nin numarasını bulup, arama tuşuna bastım. Telefonunun sesi yankılanmaya başladı ve ben sese doğru gittim. Yoongi, mutfaktaydı ve kahvaltı hazırlıyordu. "Günaydın sevgilim" dedi ama arkasını dönmeden, elindekilerle uğraşmaya devam etti. Bense, hala sinirliydim, hala dönüp yüzüme bakmıyor, işiyle ilgileniyordu. Daha fazla dayanamayarak, yanına gittim ve onu kendime doğru çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIMIN EN İÇİ/YOONMİN
RomanceJimin, iyi kalpliydi ve bu iyi kalbi ile hakettiğini alabilecek miydi?