Meleğimle huzurlu ve mutlu geçen gecemizin sabahında, saat 05:00 civarı susmak bilmeyen telefon sesi ile uyandık. Seokjin hyung, Yoongi'yi arıyordu. Yoongi, uyku sersemi hali ile telefonu açıp, "Alo hyung sabahın köründe derdin ne? Ben, bu kadar erken saatte uyanmam bilmiyor musun?" diye hyunguna çıkıştı. "Ne, ne diyorsun hyung?" Kötü bir şey olmuştu, elindeki telefonu düşürdü. "Yoongi, neler oluyor, söylesene ne dedi Jin Hyung? bebeğim kendine gel ne olur, beni korkutuyorsun." gözleri doldu, sonra da ağlamaya başladı. "Birtanem ne olur anlat, ne yapabilirim senin için?" çok çaresizdim. Yoongi, birşey söylemiyor, hıçkırarak ağlıyordu. Onun bu haline dayanamıyordum, sımsıkı sarıldım, gözyaşları durmak bilmiyordu. Konuşacak durumda olmadığını anladım, telefonu alıp Jin Hyungu aradım.
"Hyung, neler oluyor? Yoongi, seninle konuştuğundan beri ağlıyor, hiçbirşey anlatmıyor. Kötü birşeyler var biliyorum. Ne olur anlat bana." Jin Hyung, babalarının kalp krizi geçirdiğini söylediğinde, ne diyeceğimi bilemedim. Hyung, kardeşine sahip çıkmamı, onu yalnız bırakmamamı ve babasını kendi çalıştığı hastaneye yatırdıklarını, yoğun bakımda olduğu için hemen Yoongi'yi alıp, oraya getirmem gerektiğini söyledi. Telefonu kapar kapamaz Yoongi'ye döndüm, perişan olmuştu meleğim, sessizce ağlıyordu. Yanına gidip sarıldım, ayağa kaldırdım. "Jin Hyung, olanları anlattı sevgilim, hazırlanıp hastaneye gitmemiz gerekiyor." Hemen dolaptan kendim içinde onun içinde kıyafet çıkardım. "Hadi sevgilim, üzerimizi değiştirmeliyiz." Birden olduğu yere çöktü ve "Jimin, babama birşey olursa yaşayamam. Ben, bir kaybı daha kaldıramam." diyerek ağlamaya başladı. Ne demek istediğini anlayamamıştım, daha önce kimi kaybettiğini sormayı daha sonraya erteledim. Kendime doğru çekip sımsıkı sardım canımı. O anki tüm acısını, üzüntüsünü bana akıtsın istedim. "Baban iyi olacak aşkım, ne olur artık üzülme, hazırlanıp hastaneye gidelim, onun da sana ihtiyacı vardır. Senin yanında olduğunu hissederse, daha hızlı iyileşir." Gözyaşlarını silip, tekrar ayağa kaldırdım, giyinip, aceleyle çıktık evden.
Yoongi, araba kullanacak durumda olmadığından arabayı ben kullandım ve hastaneye vardığımızda, arabayı park eder etmez, koşar adımlarla yoğun bakım ünitesine gittik. Annesi, hyungu ve Tae ameliyathanenin önünde karşıladı bizi. Bay Min, daha önce iki defa kriz geçirdiği için, bu son kriz tehlikeliydi. Bu yüzden, ameliyata alınmıştı. Yoongi, koşarak annesine sarıldı. İkisi de ağlıyordu. Meleğim, öyle içli gözyaşı döküyordu ki, onun gözünden akan her damlada kalbime kızgın şişler batırıyorlarmış gibi hissediyordum. Jin hyung da perişan haledeydi. İki kardeş birbirine sımsıkı sarılıp ağlaştılar bu sefer. Son olarak da Tae, ile sarıldılar. Bunu dert edecek durumda değildim, tek istediğim babasından iyi haber almak ve bu iyi haber ile meleğimin gözyaşlarının dinmesiydi.
Saatler geçmesine rağmen, hiçbir şey söylemiyordu doktorlar. Jin hyung da bizimle birlikte bekliyordu. Namjoon ve Hobi'de gelmişti. Ailemde olanları duymuş, geçmiş olsun dileklerimi iletmemi istemişlerdi. Saatler saatleri kovaladı. En sonunda, Yoongi, doğrulup, bağırmaya başladı. "Lanet olsun, bir şey söyleyin artık, o iyi mi bilmek hakkımız. Hyung, sen doktor değil misin bir şey yapsana." "Yoongi, canım kardeşim, bende senin kadar üzülüyorum, ama ameliyata giremem. Bende, sadece hasta yakını olarak beklemek zorundayım. Ne olur sabırlı ol, iyileşecek babamız, lütfen inan ve dua et." Yoongi, hyunguna sımsıkı sarılıp, "özür dilerim, özür dilerim." diyerek yine ağlamaya başladı. "Önemli değil, Yoongi, biraz daha sabret." Yanına gidip, elini tuttum, "iyileşecek" dedim, oda elimi sımsıkı tutup başını salladı.
Nihayet, doktor ameliyattan çıktı. "Elimizden geleni yaptık, bu üçüncü kalp kriziydi biliyorsunuz. Tüm çabalarımıza rağmen Bay Min.." cümleyi tamamlamasına gerek kalmadı. Hepimiz ne demek istediğini anlamıştık. Bay Min'i kaybetmiştik. Yoongi'min kahramanım diye bahsettiği babası artık yoktu. Annesi bir köşede, Jin hyung bir köşede yere çöküp sessizce ağlıyorlardı. Yoongi, tepki vermemişti. Öylece bakıyordu, ne ağlıyor, ne konuşuyor, ne söylediklerime tepki veriyordu. Şoka girmişti adeta, "Jin Hyung!" diye seslendim. Jin hyung, olduğu yerden doğrulup hemen Yoongi'nin yanına geldi. O da, annesi de, hepimiz Yoongi'ye sesleniyorduk. Ne olduğunu anlamıyordum, hemen sedye getirip, meleğimi bir odaya aldılar. Annesi de onlarla gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIMIN EN İÇİ/YOONMİN
RomanceJimin, iyi kalpliydi ve bu iyi kalbi ile hakettiğini alabilecek miydi?