Bana inandığını söyledi, bana da aşkıma da inandı. Sonra, "beraber yemek yiyelim, seninle konuşacaklarım var ve senin bana anlatacaklarında vardır herhalde." dedi. Benimle ne konuşacaktı, yoksa yine seni istemiyorum mu yada gidiyorum ben Jimin mi diyecekti. Yoongi'nin gelgitleri beni delirtiyordu. Bana birgün seni sevmiyorum, uzak dur benden diyor, ertesi gün gelip sarılıyordu ya da hakaretler edip aylarca ortadan kaybolup, sonra bir anda gelip bana gel diyor. Benimle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Zaten fazlasıyla kedilere benziyor, Tom ve Jerry gibi olduk. Ne yapacağım ben, ne onla oluyor, ne de onsuz. Düşüncelere dalmışken meleğimin buğulu sesi ile kendime geldim.
Yoongi: Jimin, ne yemek istersin?
Jimin: Sen ne istersen, bana hepsi uyar, yeterki seninle beraber yiyelim.
Yoongi: Pizza?
Jimin: Olur.
Yoongi: Hemen sipariş veriyorum. Karışık, iki büyük pizza. Pizzalar 20 dakikaya gelir, yemekten sonra konuşuruz, aç karnına kafam çalışmıyor, biliyorsun.
Jimin: İpucu veremez misin, beni üzecek bir konu mu? Yoksa, yine seni kaybedecek miyim?
Yoongi: Neden bu kadar merak ediyorsun. Sabırlı ol biraz.
Jimin: Aylardır sabrediyorum Yoongi. Senden uzaklaşmaya çalıştım, bunun sana da bana da iyi geleceğini düşünürken, canı yanan ben oldum. Sonra, sen birdenbire ortadan kayboldun. Kayboldun diyorum, çünkü sana ulaşmak için tüm yolları denedim ama sen sana ulaşmamı istemediğin için önüme engeller koydun. Herkesle iletişim halindeyken beni bir defa aramadın. Dahası her yerden engelledin. Ve, bugün bana bir mesaj attın, hiçbirşey olmamış gibi beni görmek istiyorsan evime gel. Evine gelince de benden uzak dur dediğin bedene sımsıkı sarıldın. Biliyorum, inkar etsende, benim özlediğim kadar sende beni özledin. Ama, sen başkasına aitsin, neden bana bunu yapıyorsun, neden duygularımla oynayıp bana umut veriyorsun, neden kafamı karıştırıyorsun. Seni çözemiyorum Yoongi. Çok yoruldum anlıyor musun, bu belirsizlikler beni mahvediyor. Yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum, çalışamıyorum. Aileme bile yabancı oldum, aynı evin içinde yaşadığım annemle, babamla ve kardeşimle konuşmadan sadece odamın tavanına bakıp seni düşünerek geçirdim tüm zamanımı.
Yoongi: Ben kimseye ait değilim ben bir insanım Jimin. Söylediklerinde haklılık payı var. Sana karşı hislerimi bende anlamıyorum. Başta belli etmesem de, sana kaba davransamda senin için üzülüyordum. Ben kötü biri değilim Jimin. Senin kadar benimde kafam karışık. Benim için ne ifade ettiğini bilmiyorum. Ama, sana çok değer veriyorum ve üzülmeni istemiyorum. Beni hep seveceğini ve benden uzak kalamayacağını söyledin, sonra 2 ay ortadan kayboldun. Etrafımda pervane olup, beni kendine alıştırdıktan sonra yok oldun. Boşluğa düştüm Jimin, alıştığım gülümsemeni, sevgi dolu bakışlarını görmemek canımı çok yaktı. Bu yüzden, acele karar verip, şirketten de senden de uzaklaşmak istedim. O yüzden, gittim onunla. Onu seviyorum evet ama sen kafamı karıştırıyorsun. Bu yüzden gittiğim hiçbiryerden keyif almadım. Divane gibi dolaştım, en sonunda yine sana döndüm. Sana karşı bana duyduğun hisleri duyuyorum diyemem ama kafamı fazlasıyla meşgul ediyorsun Park Jimin. Hislerimi tartmalıyım. Aksi takdirde, kimse mutlu olamayacak. Yanlış bir adım atmak ve IU'yu, incitmek istemiyorum, ama, senin acı çekmene de dayanamıyorum. Gelgitlerim bu yüzden, ne yapacağımı bilemediğimden. Doğrusu ne gerçekten bilmiyorum.
Jimin: Özür dilerim Yoongi. Ben, bunları bilmiyordum. Sana istediğin kadar zaman verebilirim, yeter ki benden uzaklaşma. Beni ister arkadaşın, ister ortağın olarak gör. Daha fazlasını beklemiyorum senden, buna hakkım yok zaten. Bende kötü biri değilim. Eğer, hayatında birisi olduğunu bilseydim, uzak dururdum senden, aklının bu kadar karışmasına mani olurdum. Bu durumda, en masum kişi o. Onu incitmeye ne senin ne de benim hakkım var. Özür dilerim, en çoktanda ondan özür dilerim.
İkimizde ağlıyorduk, olmuyordu, birbirimizden ne uzak durabiliyor ne de yanyana olabiliyorduk, arafta kalmıştık. Bu yoğun duygular arasında yine sımsıkı sarıldım ona, "seni çok seviyorum canımın en içi, sen üzülme, ben senin yerine de katlanırım herşeye yeter ki güzel yüzünü hep gülerken göreyim." "Ağlamamı istemiyorsan, artık sende ağlama tamam mı. Zamana bırakalım, söz veriyorum, artık senden kaçmıycam. Sana karşı net olucam, yeter ki sende artık gülümse olur mu? Benim için, bizim için gülümse."
Kapı çaldı, pizzalar gelmişti, sessizce pizzalarımızı yedik ve gitmek istediğimi söyledim. Burada kalabilirsin dediğinde, kabul etmedim. Biliyorum, bu daha fazla umutlanmama ve içimdeki alevin daha da büyümesine neden olacaktı. Artık gitme zamanıydı, kapıya kadar uğurladı meleğim. Tam gidecekken arkamı dönüp, koşarak yanına gidip, sarıldım ona. O da hemen ellerini belime koyup beni kendine doğru çekti. Cennet kokusunu içime çektikten sonra koşarak arabama ilerledim. Biz neydik, bilmiyordum ama bildiğim birşey vardı. Kendi mutluluğum için bir başkasını perişan etmeyecektim. Eskisi gibi iki iş ortağı olacaktık ve herşeyi zamana bırakacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIMIN EN İÇİ/YOONMİN
RomanceJimin, iyi kalpliydi ve bu iyi kalbi ile hakettiğini alabilecek miydi?