"Bana sadece kendini hatırlat, kediciğim."
***
Sevgili günlük,
Bugün hiç iyi şeyler olmadı.
Usta Fu ile görüşecektim ve bu yüzden tren istasyonuna gittim. Onunla görüştüm. Gerçekten hâlâ görüşebiliyor olmamız çok güzeldi çünkü hafızasını kaybettiğinde bağımızın kopacağını sanmıştım.
Gardiyanlığı devredenlerin hafızaları silinir.
Eve geri döndüğümde bir yabancının odamda olduğunu ve mucize kutusunu ele geçirdiğini gördüm. Eski gardiyanmış ve tekrar mucize kutusunu almaya dönmüş. Tüm mucizeleri geri istiyordu.
Tikki'nin de onun eski gardiyan olduğunu onaylamasıyla bunu kabul etmek zorunda kaldım. Kara Kedi'ye çağrı gönderdim ve onunla buluştuk. Ona durumu açıkladım.
Gardiyanlığı bırakmam gerektiğini ve mucizelerimizi vermek zorunda olduğumuzu anlattım.
"Bunun anlamı, beni hatırlamayacağın mı?" Kara Kedi'nin bu sorusuyla ben de üzülmüştüm. Cevap vermediğimde hüzünlü bakışları, yerini asi bakışlara bırakmıştı. Eski gardiyana döndü, "Tamam, mucizemi mi istiyorsun! Gel ve al o zaman."
Ona, bir gardiyanla konuşuyor olduğunu hatırlatıp onu sakinleştirmeye çalışmama rağmen Kara Kedi beni dinlemedi ve gardiyanla savaşmaya başladı ama gardiyan çok güçlüydü ve Kara Kedi'yi çoktan yere sermişti.
Kara Kedi'nin isteği dışında mucizesinin alınmasına izin veremezdim. Gardiyanın elindeki mucize kutusunu alıp onu engelledim, "Ben hâlâ gardiyanım ve Kara Kedi ve Uğurböceği mucizelerini vermeyeceğimizi belirtiyorum." Bu defa ikimiz birden ona saldırmıştık.
Bir süre sonra onu yenemediğimiz için geri çekildiğimizde neler yapabileceğimizi düşünüyorduk. Bu süreçte ise gardiyan -her ne yaptıysa- Usta Fu'yu kızdırmış ve onun akumalanmasını sağlamıştı.
Biraz zor olsa da hem mucize kutusunu korumaya çalışıp hem de Öfkeli Fu'ya karşı savaşmıştık. Öfkeli Fu'yu yendikten sonra eski gardiyan ile konuştuk.
"Kuralları yok saydınız ama iyi iş çıkardınız. Belki de Usta Fu bu defa iyi bir seçim yapmıştır. Yani sanırım mucizelerinizi sizden almama gerek yok." Yüzümde bir gülümseme oluşurken devam etti, "Ama daha önce de dediğim gibi, mycize kutusunu almalıyım. Bu sorumluluk, senin gibi bir genç için çok fazla."
Gülümsemem soldu, olduğum yerde donakaldım.
"Senin de bu ağır sorumlulukkardan yorulduğunu tahmin ediyorum, gardiyanlığı bana devretmen gerekiyor. Mucizeleriniz sizde kalabilir ama mucize kutusunu bana vermelisin, ona senden daha iyi bakacağıma emin olabilirsin."
O bana düz bir şekilde bakarken ben ise gözlerimi onun elindeki mucize kutusundan ayırmıyordum. Bir süre sonra bana seslendiğinde gözlerimi mucize kutusundan ayırıp ona çevirdim ve başımı iki yana salladım gözlerimi kapatırken. "Sadece bir gün," dedim.
"Ne için?"
"Kwamilerle vedalaşmam ve hafıza kaybına kendimi psikolojik olarak hazırlamam için."
"İyi," dedi kutuyu bana teslim ederken. "Sadece 24 saat sonra tekrar burada olacağım."
"24 saat sonra Montparnasse Kulesi'nin tepesinde görüşelim lütfen."
O, bunu onaylayıp giderken ben de elimdeki mucize kutusuyla yere çöktüm. Hafızamı kaybetmek istemiyordum.
Okulum, arkadaşlarım, ailem, aşk hayatım... Hepsini bir şekilde öğrenebilirdim, Alya bana anlatabilirdi. Ya Kara Kedi? Hayır, Kara Kedi konusunda ona hâlâ itiraf edemediğim şeyler vardı. Kara Kedi'yi unutmak istemiyordum.
Bu yüzden arkadaşlarımın fotoğraflarıyla süslenmiş panomu tamamen değiştirdim; Adrien, Luka ve diğer arkadaşlarımın yerini, Kara Kedi aldı. Panoya asmakta olduğum posterlerden birinin arkasına bir not bıraktım, "Unutmak istemediğim tek kişinin fotoğrafı..."
Telefonumda "notlar" kısmına da bir not bıraktım kendime ipucu olması için ve sonra günlüğümü masanın üstüne koydum anahtarlarını çekmeceye koyarken.
Kara Kedi'ye acil bir çağrı gönderdim ve hemen görmesini umarak beklemeye başladım. Akşamleyin bu çağrıyı gördü ve beni Eyfel Kulesi'ne davet etti. Ona, olanları anlattım.
Üzüldüğü belliydi, o da bunu istemiyordu benim gibi. "Leydim, bunu yapmak zorunda mıyız? Beni unutmanı istemiyorum."
"Çok üzgünüm, Kara Kedi ancak bunu yapmak zorundayız."
Üzüntüsünü gizlemeye çalışarak gülümsedi, "Bana ihtiyacın olduğunda daima burada olacağım."
Oturduğum yerden kalkıp Paris'in manzarasını izlerken konuştum, "Bana sadece kendini hatırlat, kediciğim." Ona dönüp tebessüm ettiğimde bu defa cidden gülümsemişti. "Benim için yapabileceğin birkaç şey var."
O da ayağa kalktı, "Sadece yapmam gerekeni söyle."
"Günlüğümü okumamı ve bazı anılarımı öğrenmemi sağla. Ayrıca ben tamamen hazır olana kadar mucizemi de güvenilir birine ver. Her şeyi halledeceğini biliyorum, Kara Kedi. Sana güveniyorum."
"Bana her zaman güvenebilirsin, Leydim," dedi ve beni kollarının arasına aldı.
O an bile kalp atışlarının sesini duyabiliyordum. Onu seviyordum.
***
Sevgili günlük,
Az önce kwamilerimle vedalaştım, gitme vakti geldi. Kara Kedi'yi de oraya çağırdım çünkü bu süreçte yalnız olmak istemiyordum.
Elveda, sevgili günlüğüm; elveda, anılarım.
-xing, 2021
![](https://img.wattpad.com/cover/265919632-288-k393457.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finifugal
Fanfiction"Gardiyanlığı bıraktığım an hafızamı kaybedeceğimi zaten biliyordun." "Yine de bunun bitmesinden nefret ediyorum." -xing, 2021