"Sana, anılarımızdan bahsedeceğim."
***
Yatağımdan kalktım yüzümdeki aptal gülümsemeyi silerken. Terasa çıkmadan fırlatmış olduğum posterin arka kısmının gözükecek şekilde yere düştüğünü ve arkasında bir yazı yazıyor olduğunu gördüm.
Posterin yanına gittim ve yere çöktüm. Onu elime aldım ve yazıyı okudum, "Unutmak istemediğim tek kişinin fotoğrafı..."
Altında yazan tarihe baktığımda hafızamı kaybettiğim gün olduğunu gördüm. Belli ki, hafızamı kaybedeceğimi öğrendiğimde partnerimi tekrar hatırlamam için özellikle bu fotoğrafı oraya asmıştım. Alya, o fotoğrafların daha önce orada olmadığını söylemişti; bu da düşüncelerimi doğruluyordu.
Doğrusu, onunla birer partnerden fazlası olduğumuzu hissetsem bile buna inanmak yerine sadece görev arkadaşı olduğumuza inanmak daha mantıklı gelmişti. Çünkü-
"Marinette, girebilir miyim?" Kapıyı tıklayan erkek sesiyle duraksadım ve posteri arkama sakladım.
Ayağa kalktım, "Evet, tabii." İçeri giren kişiyle kaşlarım çatıldı, "Adrien?"
"Evet, habersiz geldiğim için üzgünüm. Boşsundur umarım?"
Çalışma masama ilerlerken cevapladım, "Tabii, sorun yok." Masaya biraz buruşmuş olan posteri koydum ve Adrien'ın yanına gittim.
Adrien'ın gözleri çalışma masamdaki postere kaydı ama daha sonra bana döndü. "Bir kaza geçirmiş ve hafızanı kaybetmişsin sanırım. Senin adına üzgünüm, geçmiş olsun."
Sandalyelerimden birini işaret ettim ve onun oturmasını bekledim. Karşısındaki saldayeye oturdum, "Teşekkür ederim geldiğin için. Biz yakın mıydık?" diye sordum sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi.
"Evet, sen benim çok iyi bir arkadaşımdın- yani evet, çok iyi bir arkadaşımsın."
"Beni ziyaret etmene sevindim o halde," dedim gülümseyerek.
Çalışma masama yakın oturuyor olduğumuz için Adrien'ın gözleri tekrar posteri bulmuştu. Gözleri açılırken sordu, "Kara Kedi?"
Tek elimle posteri tekrar aldım ve arkamda bir yere koydum tekrar. "Sanırım onun bir hayranı olmalıyım, hatırlamıyorum." Gergince gülümsedim.
Gülümsedi ve devam etti, "Aslında sana yardım etmek için gelmiştim. Sana, anılarımızdan bahsedeceğim. Belki eski anılarımızdan bahsedersem kafanda bir şeyler canlanır diye düşünmüştüm. Ne diyorsun?"
"Bu iyi bir fikir," dedim ellerimi belime yerleştirirken. "Ama hatırlamazsam kızmak yok."
"Tabii ki." Yüzünde gergin bir ifade oluştu, "Ama izninle..." Ayağa kalktı ve masanın üzerindeki beyaz puantiyeli pembe bir kutuyu eline aldı. "Bundan yardım alacağım."
"Nasıl yani?"
"Çekmecelerini kontrol eder misin? Bunun bir anahtarı olduğuna eminim."
Dediğini yaparak birkaç çekmece kontrol ettim ve gerçekten de küçük bir anahtar bulmuştum. Anahtarı ona uzattığımda kilidi açtı ve kutunun içinden bir defter çıkardı.
"Bir tasarımcısın, Marinette. Günlüğünü gizlemek için böyle bir kutu tasarlamıştın."
Etkileyici bakışlarımı gizleyemedim, "Wow. Bu zekice." Gülümsedim, "Ve bunu bildiğine göre cidden yakın bir arkadaşım olmalısın. Alya bana bundan bahsetmemişti."
Elini ensesine atarak gülümsedi. O sırada Kara Kedi ile ne kadar benzediklerinin farkına vardım. Yine de bu düşünce sadece saniyeler sürdü; onlar çok farklıydı.
"Birbirimizi çok iyi tanıyoruz aslında," dedi utangaç bir tavırla. "Sana günlüğünü okursam ve o sırada sen de gözlerini kapatıp hayal edersen eminim ki zihninde bir şeyler canlanır. Bu, sorun olur mu?"
Adrien'ın günlüğümü okuma fikri hoşuma gitmemişti fakat dediği şey mantıklı geliyordu. Bir hafızam yoktu ve eğer utanç verici şeyler yazmış olsam bile bunun sorumlusu olmayacaktım. Ayrıca Adrien'ın beni iyi tanıdığı ortadaydı.
"Yapalım," dedim sandalyede arkama yaslanırken. "Eğer bu seni yormayacaksa..."
Adrien gülümsedi ve ilk sayfayı okumaya başladı...
-xing, 2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Finifugal
Fanfic"Gardiyanlığı bıraktığım an hafızamı kaybedeceğimi zaten biliyordun." "Yine de bunun bitmesinden nefret ediyorum." -xing, 2021