Bölüm 2 - Türkler

237 22 77
                                    

    Akademi Üniversitesi'ne vardığımda bisikletimi okulun girişinde bulunan bisiklet alanına park ettim. Bisikletimden indim ve kaskımı gidona astım. Kask taktığım için dağılmış olan saçlarımı düzelttim. Bisikletimi, koymuş olduğum direğe bağladım. Akademi Üniversitesi uzunca bir zaman içinde dört kat büyütülmüş, bunun sonucunda üniversitenin nüfusu oldukça artmıştır. Akademi Üniversitesi artık basit bir Japon Üniversitesi değil, tüm dünyadan öğrencilerin olduğu, uluslararası alanda kabul görmüş karışık bir Üniversitedir. Üniversitenin girişinin yanında birçok ülkenin bayrağı asılıdır. Japonya, Kore, Türkiye, Rusya, Fransa, İngiltere, Amerika, Hindistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya...

    Üniversite'ye girdiğimde bazı erkenci öğrenciler benden önce gelmişti. Onlar her zamanki gibi diğerlerinden önce gelenlerdir. Öğrencilerden biri nefretle kaşlarını çatarak yaklaştı.

-Bakın burada kim var?

    diye ağzından soru cümlesi olarak dökülmüştü.

-Şerefsiz Kuroko yine okula yine gelme cesaretinde bulunmuş.

    Yanlarına gelen diğer öğrenciler de hem nefret dolu hem de alaycı bakışlarıyla beni tekrar acımasızca ezdiler. Bu öğrencilerin gerçekten de yaptıklarının farkında olması lazım. Vicdanları hiç mi sızlamıyor bunların? Yoksa vicdanlarını çoktan kaybettiler de benim mi haberim yok?
Kuroko: Benden ne istiyorsunuz?
    diye sordum. Nefret ile bakan öğrencinin alaycı bakışları diğer öğrencilere döndü. Tekrar bakışlarını bana çevirerek;
-Senden ne mi istiyoruz?
    diye sordu alaycı bir soru ile.
-Bu okuldan siktir olup gitmeni ya da ölmeni istiyoruz, seni orospu çocuğu!
Kuroko: Anneme ettiğin o küfrü yalatırım!
    Diyerek öğrencinin üzerine yürüdüğümde, öğrenciler aynı anda öfkeyle üzerime yürdüklerinde geri çekildim.
Kuroko: Tamam! Ben gidiyorum...
    Dedim ve arkamı dönerek hızla uzaklaştım.
-İşte böyle, göt! Siktir git şimdi buradan!
Kuroko: Beyinsiz özürlüler...
    Diye mırıldanarak Öğrenci Konseyi odasına çıktım ve sandalyemi çekerek oturdum.
Kuroko: Günaydın, Öğrenci Konseyi!
    Dedim. Aoi, Shiromi ve Akane'den ayrı ayrı "günaydın" cevapları yükselirken odaya baktım. Megami ortalıkta yoktu.
Kuroko: Megami nerede? Gören oldu mu?
    Diye sordum.
Shiromi: Erkek arkadaşı Kaga Kusha ile konuşuyor. İkisini de son zamanlarda epey yakın gördüm.
Kuroko: Anladım...
    Diye mırıldandım. Aslında Ayano ile birlikte arkadaş olmuş, Megami'yi Kaga ile olması için ikna etmeyi başarmıştık.
Kuroko: Başardık...
    Diye mırıldanırken Aoi bakışlarını kaldırdı.
Aoi: Bir şey mi dedin, Kuroko?
    diye sordu.
Kuroko: Hayır...
    diye cevap verdim. Shiromi masaya eğilerek bana baktı.
Shiromi: Kuroko...
    Bakışlarımı Shiromi'ye çevirdim.
Kuroko: Efendim Shiromi?
Shiromi: Dün restoranda çıkan olayda, restoran kapatılmış ve çalışanlara ceza verilmiş. Restoranın sahibi ise hapse atılmış.
Kuroko: Hak ediyorlardı...
    Dedim.
Kuroko: İşledikleri suç yanlarına kalamazdı.
    Megami odaya girdiğinde hepimiz ayağa dikildik.
Megami: Herkese günaydın!
    dedi Megami masanın önünde dikilerek. Hepimiz Megami'ye "günaydın" cevabı verirken Megami masasına geçti ve boğazını temizleyerek konuşmasına başladı.
Megami: Bugün Akademi Lisesi'ne on yeni öğrenci daha katıldı. On öğrencinin dördü Türk, dördü Bulgar, biri Alman ve diğeri de Yunan uyruklu.
    Megami "Türk" dediğinde, gözlerim açık Megami'ye baktım.
Kuroko: Türk mü?
Megami: Evet, okulumuza yeni katılmış on öğrenciden dördü Türk uyruklu. Her birini gezdirmek üzere on kişi görevlendirdim. Sizler de devriyelerinizi gezeceksiniz.
    Okulun zili çaldığında, yerlerimizden kalktık ve Öğrenci Konseyi odasından çıktık. Merdivenlerden inerek revire girdim ve etrafı inceledim. İşte bu yüzden Öğrenci Konseyi görevinden sıkılıyorum çünkü her zaman aynı şeyleri yapıyorum. Revirden çıktığımda zayıf ve orta saçlı bir öğrencinin etrafa baktığını gördüm. Bana bakarak;
-Bakar mısınız?
    Dedi Japon olmayan aksanı ile. Bu aksanı nerede görsem tanırım, bu bir Türk aksanıydı. Arkamı dönerek gence baktım.
Kuroko: Evet, buyurun?
-Bugün okulumdaki ilk günüm ve şu an biraz desteğe ihtiyacım var. Acaba bana okulu tanıtabilir misiniz? Yani okulun tanıtımı için bir arkadaş olur musunuz?
    İşte aradığım değişim şansı beni kendisi bulmuştu. Bu öğrenci ile arkadaş olarak hayatımdaki o yeni adımı böylelikle atabilirdim.
Kuroko: Elbette, size yardım etmekten mutluluk duyarım.
    dedim sağ elimle gözlüğümü oynatarak. Bunu, birisinin dikkatini çekmek istediğimde yapardım.
-Teşekkür ederim.
    dedi genç.
-Ben de bana yardımcı olacak birisi yok muydu derdim. İmdadıma yetiştiniz.
    Elimle işaret ederek;
Kuroko: Benimle gelin.
    dedim. Genç öğrenci beni takip ederken, ona kulüpleri, sınıfları ve çeşitli derslikleri gösteriyor, anlatıyordum. Tabii onunla sohbet de başlatmak istiyorum. Sonuçta ilişkinin başlaması için gereken en iyi şey buydu. Genç bende bir şeyi fark etmiş olmalıydı ki bana derin derin yeşilimsi gözleri ile baktı.
-Sizde sanki bir şeyler var.
    Dedi.
Kuroko: Ne gibi bir şeyler var?
    diye sordum.
-Biraz depresif bir ruh hali içinizde saklanıyor. Sanki hayata renksiz, karanlık bir pencereden bakıyorsunuz.
    İçimde oluşan garip hisle duraksadım.
Kuroko: Gerçekten bu dışarıdan belli oluyor mu?
    Genç başını olumlu anlamda salladı.
-Yüzünüz solgun ve siz gülümseseniz bile, sanki o asık ve hüzünlü yüz yine kendini belli ediyor. Çünkü gülümsemeniz, içinizde huzurun olduğunu değil acı ve üzüntünün olduğunu dışa vuruyor. Çünkü insanlar huzurluyken gülümsediklerinde yüzleri rahattır ama siz gülümsediğinizde yüzünüz sıkı ve dudaklarınız gülümsemeye zorlanıyor gibi.
    Hafifçe yutkundum çünkü şuan birisi benim bu yaşadıklarımı bana anlatıyordu. Benim yaşadıklarımı bana hatırlatıyordu. Ben her zaman acıdan ve insanların bana olan tavırlarından kaçmaya çalıştım. Bu yüzden de dışarıya yalnız bir izlenim verdim ve bir duvar ördüm.
Kuroko: Yani sorması ayıp olmazsa, siz Türkiye'den mi geliyorsunuz?
    Diye sordum bir anda.
-Evet. Türkiye'den geliyorum...
Kuroko: O halde burada tüm Dünyadan öğrencilerin de olduğunu bilirsiniz, değil mi? Hiç onlarla tanıştınız mı?
-Hayır. Onlarla hiç tanışmadım. Belki onlarla tanışabilirim lakin.
Kuroko: Anladım. Onların hakkında ben iyi bir şey düşünemedim ancak belki siz düşünebilirsiniz.
    Genç bana bakarak,
-Neden böyle bir şey düşündün ki?
    diye sordu.
Kuroko: Çünkü sebebi benden nefret ediyor olmaları. Öyle basit bir nefretdeğil, doğrudan hayatımı mahvetmek hatta ellerine fırsat geçerse beni öldürmek istiyorlar.
    Genç duydukları karşısında şaşırdı.
-Gerçekten o kadar nefret ediyorlar mı?
Kuroko: O kadar çok nefret ediyorlar. Bu neden oluyor ya da bunu kim yapıyor? Bunu bilmiyorum ancak zaman her şeyi gösterecektir. Annem her zaman böyle söyler.
-Umarım er ya da geç düzelir yoksa her şey daha kötü olabilir.
Kuroko: Bazen her şey daha kötü olur mu bilmiyorum ancak aklıma öyle bir düşünce gelmiyor değil.
-Bence öyle şeyler konuşmamalısın. Hiç olumlu ve güzel şeyler düşünemez misin?
Kuroko: Yaşadıklarımdan sonra nasıl güzel bir şey düşünebilirim ki? Bende öyle bir düşünce sağlığı mı kaldı?
    Genç kaşlarını kaldırdı.
-Kıracak bir şey yaptıysam özür dilerim. Amacım sizi gücendirmek değildi.
Kuroko: Hayır hayır! Sizin yaptığınız kötü bir şey yok. Eğer onlar biraz yaptıklarını öğrenseydi insanları böyle kırmamaları gerektiğini anlarlardı. Anlayacaklarından emin değilim.
-Bence de... Boşvermelisin Kuroko ancak üzerine yürürler mi ben de bilmiyorum.
Kuroko: Yürürlerse kaçarız! Onların ayağı kovalamak içinse, bizim ayağımız da kaçmak için. Bazen kaçmak da mücadelenin bir parçasıdır.
    Aklıma kazınan bir soruyu sordum.
Kuroko: Merak ettim de, sen Japonya'ya Türkiye'den neden gelmiştin? Kabalık ettiysem pardon, sizin gelme nedeninizi merak ettim.
-Gelme sebebim, babamın aniden Japon bir adamdan terfi almasıydı. Adam, babamı şirketinde çalışması için özellikle işe almış. Babamı oldukça beğenen adam, babama ve bize özellikle Japonya'da yaşamamız için bize yardım etmiş. Ne tesadüf, öyle değil mi?
Kuroko: Gerçekten de oldukça büyük bir tesadüf.
    Aslında artık tanışmak için ilk adımı atmanın doğru olduğunu düşünüyorum. O yüzden boğazımı temizledim. Önce tabii ki arkadaşlık teklif edecektim.
Kuroko: Ben sizinle tanışmak isterim. İsminiz nedir?
-Ben de sizinle tanışırım. Benim adım Emre. Emre Çelebi... Sizin adınız nedir?
Kuroko: Benim adım da Kuroko. Kuroko Kamenaga...
    Dişlerimi göstererek hafifçe güldüm. Genç bir şey hatırladı.
Emre: Babamın yardım ettiği bir adamın soyadı da Kamenaga idi... Türkiye'den gelen bir aile mi bu?
Kuroko: Benim ailem 1980'lerden 2000'lere kadar Türkiye'de bulunmuş ancak sonra Japonya'ya geri dönmüş. Geçmiş kökleri evet, İran'a kadar uzanıyor. Japonya'dan İran'a eğitim için taşınmış bazı aile üyelerim. Orada yaşanan İran-Irak savaşı esnasında da Türkler tarafından kurtarılarak Türkiye'ye getirilmişiz. Birkaç yıl oradan kaldıktan sonra, annem ile babam Japonya'ya dönmüş. Annem o zaman bana hamileymiş, babam ben doğduktan iki yıl sonra İzmir'e dönmüş. O günden bugüne kadar ben, annem ve bir iki kuzenim burada, babam ise İzmir'de. Kendisi yeminli bir avukattır.
Emre: Evet! Adı Shin Kamenaga idi, değil mi?
    O an duraksadım.
Kuroko: Evet. Siz nereden biliyorsunuz?
    Diye sordum.
Emre: Kendileri tanışmışlar. Babam da bana anlatmıştı. Yakın zamanda da babanız, bizim Japonya'ya yerleşmemizde yardım etmiş.
    Mokasen ayakkabı sesi duyduğumda, bakışlarımı sesin geldiği yere çevirdim. Karşımda Megami duruyordu.
Megami: Bakıyorum da sohbeti genişletmişsiniz?
    Kelimeler ve cümleler boğazımda düğümlenmişti.
Megami: Ben sana devriye gezmeni söylememiş miydim, Kuroko? Sen ise bakıyorum da burada sohbet ediyorsun.
Kuroko: Evet, sohbet ediyordum. Özür dilerim Megami, bir daha olmaz.
Emre: Bizzat ondan ben yardım istedim.
    Megami başını dikerek Emre'ye baktı.
Megami: Ben sana okulu tanıtacak kişiyi ayarladım.
    Megami, kahverengi kısa saçlı bir kızı getirdi. Bu kız Kotoshi Manyuda idi...
Kotoshi: Emre adındaki öğrenci sen miydin? Seni arıyorduk her yerde.
    Megami bakışlarını bana çevirdi.
Megami: Şimdi devriyene dön, Kuroko.
    Megami beni yanından postalarken, ben de kaşlarımı çatarak devriyeme kaldığım yerden devam ettim.

Kuroko's Knife -1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin