"Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak."
-İzmet ÖzelOy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen, ayrıca yeni yayımladığım liderlerin çocuklarını konu alan kitabıma bakarsanız sevinirim. Teşekkürler şimdiden. 💜
•
Bedenimi saran sıcaklığın verdiği o güzel his vardı üzerimde, kendimi güvende hissettiğim nadir anlardandı. Kapalı olan gözlerimi açmak istiyordum fakât fırtına öncesi sessizliğimin bittiğini de biliyordum. Zamir Vural, yanımda olduğu için şükrettiğim sayılı insanlardandı...
Tüm bunların dışında odada duyduğum başka nefes sesleri de vardı. Üzerimize dikili olan bir çift gözün varlığı tüylerimi ürpetmişti fakât bu odaya girebilecek kişi belliydi. Zorlanmadan açtım kirpiklerimi, loş ışık sağolsun gözlerimi hiç yorgun hissetmiyordum. Yavaşça Zamir'in kolları arasından dirseklerim yardımıyla doğruldum ve tam karşı tarafta oturan bir diğer siyah gözlerle karşılaştım.
Elindeki küçük oyuncak topu çeviriyor, bir yandan da bu tarafa doğru gözlerini kırpmadan bakıyordu. Beklenildiği gibi Pamir geri dönmüştü fakât yüzünden duygularını anlayamıyordum. Oldukça profesyonel bir şekilde renk vermiyordu. Burada uyurken onun tarafından izlenildiğim düşüncesi bedenimi gererken yutkundum hafifçe. Kurumuş dudaklarım birbirine yapıştığı için güçlükle araladım "Ne zamandır buradasın?"
Elindeki topu bırakmadan sıktı önce, ardından sandalyesinde geriye doğru yaslanarak benim aksime rahat bir soluk bıraktı. "Hikâyeni duydum." Kaşlarım havalanırken anlattığım acı hatıramı dinlemiş olması içimi sıkıntıya sokmuştu anında. Çünkü tavırları beni savunmasız hissettiriyor, gerginliğime gerginlik katıyordu. "Hiç kimseye anlatmayacaksın?" Sorarcasına konuştuğum ilk cümle bu olmuştu. Zamir'i rahatsız etmeden yerden destek alarak ayaklandım. Ona doğru adımlar atarken bana içimi rahatlatacak bir cevap vermesini bekliyordum.
Elindeki küçük topu bir kez havaya atıp yakaladı, ardından yüzüme bakmadan konuştu "Umrumda değilsin desem?" Kaşlarımı çattım, bu kadar umursamaz mıydı yoksa rol mu yapıyordu? Tam masanın önünde durduğumda ellerimi masanın iki yanına koyarak eğildim "İnanmadım desem?" Anında dudaklarına bir gülümseme yerleştirirken bana doğru döndü. Bakışlarıyla omzumun üzerinden arkamı gösterdi "Zamir dışında kimseyi umursamam ben. Bunu hâlâ anlayamadın mı?" Bunu çok iyi biliyordum ama yine de kafamı iki yana salladım "Bilmiyor musun?Burada kimseye güvenmemem gerektiği öğretildi."
Histerik bir şekilde güldü önce, ardından sözler ağzından oldukça net bir şekilde çıktı. "Arkandaki adama güveniyorsun." Konuşurken birinin beni alaya almasından nefret ederdim, böyle zamanlarda kendimi asla dizginleyemezdim. İster istemez karşımdakinin sinirine dokunurdum ve yine öyle yapacaktım. Vücudumu doğrultarak ellerimi arkamda birleştirdim. Yüzümdeki ifadeye odaklandığında konuştum "Zamir, benim özelim." Bu kısa ve net cümleyi söylemem bile yetmişti. Parmakları tuttuğu topu tek hamlede sıktığında kaşlarını çattı. Hassas noktasını biliyordum, onun da damarıma basmaması gerektiğini bilmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1049 | BxB
Teen FictionÜnlü Leza hapishanesi, 1049 numaralı mahkûm, Asil Mavera Cansaran. Onu aslında hapishaneye tutsak eden, Korhan Safir Alaca'nın ta kendisiydi... +18 yaş sınırı vardır. Not: Hikâye harem, şiddet, smut ve olumsuz örnek olabilecek davranışlar içerecekti...