*Yalnızlık kitabında üst sıralarda ismimi okudum... *
Acı bedenimi işgal altında tutalı asırlar olmuştu. Kimliksizliğe alışalı milatlar olmuştu ama ben yine de bunu sanki ilk kez yaşıyormuşum gibi karşılıyor yadırgıyordum. Olmayacaktı ben alıştım sanarken alışmadığımla her an yüz yüze gelecektim. Bazı şeyler değişmezdi. Değiştirmezdik. Benim olayım da buydu. Yaşanmışlıkları ilk kez yaşıyor gibi karşılamak ve bunu an içerisinde unutmak.
Biraz garip ama aynı maratonla ilerleyen hayatım vardı. Aynı sanki ilk kez oynadığımız oyunların korkusunu yaşarken ki gibi ilkmiş gibi aynı duyguları tekrar baştan yaşıyorduk. Değişmeyecek olan şey korkularımız, acılarımız, hayal kırıklıklarımız ve gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalışlarımız. Biz buradan çıkamayacaktık artık buna inanıyordum. Ve buna inanmak çok acı veriyordu. Ve vermeye devam edecekti sanki hala. Başım yastığın üzerinde öylece bakışlarımı duvara sabitlemiş düşünüyorum.
5. oyundan bu yana 5 gün geçmişti ve bugün 6. oyunu oynayacaktık. Korumalar dün akşam yemeklerimizi getirdiğinde içlerinden bir kadın koridorda yüksek sesle konuşmuş herkese hitaben demişti oyunun yarın olacağını. Şimdi ise bir bekleyiş içinde onların bizleri alıp oyun alanına götürmesini bekliyorduk. Hücrelerin hepsi ben dahil sessizdi. Herkes öylece bekliyordu. Bu sefer nasıl bir oyunla karşı karşıyaydık tahmin edemiyorduk. Yavaşça başımı kaldırdım yastıktan. Doğrulup yataktan kalktım.
Yavaş adımlarla kapıya doğru adımladım. Kapının kapalı olan küçük penceresini açıp koridora baktım. Buradaki çoğu eylemim hep aynıydı. Her şeyi sanki baştan yaşıyormuşcasına aynı şeyleri yapıyor ve yapmaya devam ediyordum. Kalkıyor, yatıyor, oyunlara gidiyor, yemek yiyor, düşünüyor, ve acı çekiyordum. Başka bir farklılık yoktu bu yerde. Her şey dünü tekrar ediyordu. Dünde diğer günleri tekrar ede ede zaman geçiyordu. Bazen ölmek istiyorum. Ama bu bile sanki benim elimde olan bir şey değilmiş gibi geliyor.
Sanki bir robotmuşum ve bana ne deniliyorsa onu yapıyor gibi hissediyordum çoğu anlarda. Başımı kapıya yasladım ve tenime sızmak isteyen soğuğa karşı koymadım. Burada her şeyimi yitirmiştim. Umudumu, hayallerimi, anılarımı, geçmişimi sevdiğim insanları. Kendimi . Ama tek bir şeyimi yitirmeyi bırakmamıştım. Acılarımı. Onlar hep benle beraberdi. Ne onlar benden ne de ben onlardan kopabiliyordum. Her gece yaşadıklarımı hatırlıyordum. Ve ertesi gün bunu zihnim siliyordu. Hastalıklı bir zihne sahiptim ama ben bunu bile unutuyordum.
Bazı anlarda aklıma gelsede o an zihnimin kapılarını kapayıp o korkunç halimi unutmaya çalışıyordum. Her güne ben bu değilim diyerek uyanıyor. Akşamında gerçek kimliğime bürünüyordum. İyi miydim? Hiç sanmıyorum. Ama kötü müydüm? Bu tartışılırdı. Her şeydim ya da hiçbir şeydim. Ama bazen bunları unutmak bana iyi geliyordu. Etrafımda yankılanan sesle o an anladım oyun zamanı gelmişti.
Koridorda yankılanan sert adım sesleri bunun habercisiydi. Birazdan herkes oyun alanında olacaktı. Hazır mıydım? Hayır. Başka çarem veya çaremiz var mıydı? Olasılık içeren bir soruydu. Ve bu olasılığın olumlu tarafı yüzde olarak çok azdı. Bedenimi kapıdan uzaklaştırdım. Birazdan hücre kapım açılacak ve içeri giren kadın koruma beni hücremden çıkartacaktı. Aynı anları defalarca kez yaşadım. Ve artık bunu duygusuzca karşılıyordum. 008 hücresinden başlayarak hızla kapılar açılıp içindekiler çıkartılıyordu bunu kapılardan gelen seslerden anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIP ODALAR •NOİR•
Mystère / ThrillerHer biri çok farklı yaşam koşullarına ve karaktere sahip 8 farklı insan , kendilerini ansızın yüzlerce olası bir oda ile donatılmış bu labirent içinde bularak uyanırlar. Biri matematik öğretmeni biri yazılım mühendisi biri doktor biri inşaat mühend...