Selam!!
Sınır sandığımdan daha erken doldu ve bu çok iyi bir şeeyyy!
Lütfen oy ve yorum atmayı ihmal etmeyin. Sizi seviyorum iyi eğlenceler 💙
Not: Cinsel içerik barındırır.
(Jeon Jeongguk)
İçimde tekrarladığım bir zikir vardı. Her ne olursa olsun ona inanmayacaktım. Beni kandırmaya çalışacaktı ya da suçunu kabul edecekti yada- siktir ne yapacağının hiçbir önemi yoktu. Belimdeki sırtıma baskı yapan silahı ona doğrultup işini bitirmek zorundaydım. Bir abimi daha kaybedemezdim. Bir kez daha ona yenilemezdim.
Şimdi evinin önünde bekliyordum. Az önceki halimden bir farkım yoktu. Hâlâ gözlerim doluyordu hâlâ hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Hiçbir şey değişmemişti. Şu hayatta en değer verdiğim insanlardan birini kaybetmişim. Bir daha onu asla göremeyecektim. Benim hyungumu, ailemi, yaşama tutunma nedenlerimden birini yüzündeki gülümseme ile almıştı o... O almıştı işte. Bir Hyung'umun durumu ağırdı diğerinin uyanması zaman alacaktı bir diğeri nefes alıyordu fakat... Kim bilir ne haldeydi? Seok-jin Hyung ve Namjoon Hyung çocukluk arkadaşıydı. Tanrım! Yirmi senelik arkadaşının ölümünü canlı canlı izlemiş hiçbir şey yapamamıştı. Bunu düşünmek bile...
Esen rüzgarı hissediyordum ve sanki... Soğuk esintiler boynuma dolanıyordu. Boğulacakmış gibi hissediyordum. Hava karanlıktı. Gök yüzündeki ay bile gözükmüyordu. Buram buram soğuk kokan bu havanın yanı sıra birazdan da yağmur yağacak gibiydi. Çok yoğun hissediyordum. En az hava kadar... Acı, öfke, özlem... Hepsi sırtıma çıkıp belimi kamburlaştırmama neden oluyordu. Tanrı şahidim olsun ki adım atmaya gücüm yoktu. Yaslandığım arabam olmasa çoktan yeri boylayacağımı biliyordum. İlk defa bu kadar yalnız hissediyordum, ilk defa bu kadar güçsüz...
Elimdeki yarısını içmediğim sigarayı yere atıp ezmiştim. Bu kapısı aralık eve girmeye korkuyordum. Bana söyleyeceklerinden korkuyordum. Ona inanmak isteyeceğimden korkuyordum.
Arabamın farları etrafı aydınlatmaya devam ederken onu burada bırakıp içeriye doğru adımlamaya başlamıştım. Farları kapatmama gerek yoktu. Birkaç dakika sonra zaten geri gelecektim. Bu ev... Ona sarıldığım ve güçlü hissettmesini sağladığım bu evi de bir gün yakacak külünü bırakmayacaktım. Aynı ondan da bir zerre bırakmayacağım gibi.
Aralık kapıyı beklemeden araladığımda ezbere bildiğim evin içerisine girmiştim. Kapıyı aralık bırakmasına anlam veremiyordum aynı her zamanki açtığı loş ışıkları açmamasına anlam veremediğim gibi. İçeriden hiçbir ses gelmiyordu. Gülümsemiştim. Yoksa Hyunglarımdan sonra benim de mi canımı alacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Xanax: Poison of Passion | lizkook⁴
FanfictionBağlımlıydım... Tükettiğim ilaçlara değil, Hissettiğim boşluğa. Bağımlıydım... Güce kudrete değil, Bir adamın kokusuna. Bağımlıydım... Herhangi bir adama değil, Şehrin şeytanına. Bağımlıydım... Hem de kim olduğumu unutacak kadar çok. Başlangıç tari...