Xanax: Poison of Passion | lizkook⁴

❖He Wants to Kill Me❖ (M)

Selam!!

Çok uzun zaman oldu değil mi?
Sizi çoook özledim.
bayramda size guzel bir hediye vermek istedim ve bamm!! bunu yazmaya başladım. Aslında her şey aklimdaydi ve sadece yazmak kalmıştı. Sizi daha fazla tutmak istemiyorum ve bölüme başlıyorum.

love u♡

Not: Cinsel içerik bulundurur.

(Lalisa Manoban)

"Bu yaptığından emin misin Lalisa?"

Başım çatlamak üzereydi. Jungkook bir saat önce başıma minik bir öpücük kondurup evi terk etmişti. Jisoo o gider gitmez aşağıya yanıma inmişti. Her şeyin farkındaydı. Muhtemelen her şeyi duymuştu da. Şimdi bana uzattığı kahve ellerimde gözlerim halıda düşünmeye çalışıyordum.

"Sanki anlamış gibiydi anlamasa bile hâlâ kafasını karıştıran şeyler var."

Derin bir nefes alıp Soya'yı onaylamıştım. Aklıma kazınan son kelimeleri bana hâlâ bir seylerden emin olmadığını fısıldıyordu. Ona kendimi inandırmalıydım. Teddy gibi bir bela üzerimizdeyken bir de onun düşmanlığına dayanmazdım.

"Yugyeom'dan eminim. Zaten beni satıp o adama giden oydu. Jeongguk bunu sorduğunda reddemeyecekti ama... Konuşmaları çok uzun sürmüşse illaki Jeongguk'un kafasını karıştırmış olmalı."

Yugyeom'un ölmesini diliyordum. Onun gibi bir adamın, bir zamanlar sağ kolum kadar yakın olan bir adamın, yaşaması zaten benim için bir tahlikeydi. Onun işini kendim bitirsem Teddy bana karşı yeni bir hamle yapabilirdi ve bunu karşılamak çok zordu. Jeongguk onu bitirdiği için de Teddy onlara yönelecekti. Onlar birbirleriyle savaşırken biz daha da çok güçlenecek ve iki tarafın da sonunu getirecektik. Plan buydu. Riskli ve tehlikeli bir plandı ama... Jeon Jeongguk bana çok yakındı. Zeki bir adamdı ama onu yöneldirebilirdim. Onun bana olan ilgisi elbet bir gün gözlerini kör edecekti. O zaman işte o zaman benim harekete geçme zamanımdı.

"Peki ya sen?"

Gözlerimi halıdan ayırıp Soya'ya bakmıştım.

"Ben ne?"

Jisoo elimdeki kahveyi sehpaya koyup ellerimden tutmuştu.

"Ona karşı ne hissediyorsun?"

Şimdi gözlerim biraz önce seviştiğimiz ve dakikalardır gözlerimi ayıramadığım halıya yeniden kaymıştı. Sanki oraya bakınca onun kokusunu, ısısını, nefesini hissedebiliyordum. Sanki o hiç gitmemişti.