Bağlımlıydım...
Tükettiğim ilaçlara değil,
Hissettiğim boşluğa.
Bağımlıydım...
Güce kudrete değil,
Bir adamın kokusuna.
Bağımlıydım...
Herhangi bir adama değil,
Şehrin şeytanına.
Bağımlıydım...
Hem de kim olduğumu unutacak kadar çok.
Başlangıç tari...
Selaammm yeni bölüme hoşgeldiniiiiiz. Eğer ki atlayarak okuyorsanız bu kurgudan zevk alamazsınız. Ve size bölümler kısa gelecektir. Bu yüzden her bir kelimeyi okuduğunuzdan emin olun. İyi eğlenceler ❤️❤️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Belki de ben seni..."
Elimdeki silahı aniden alırken yere atmış, ellerini iki yanıma yaslamıştı.
"Öldürmek istiyorumdur."
Yüzüme değen nefesleri ile kalbim hızlanmaya başlamıştı. Bu kuru ve soğuk sesi bunu yapabileceğini söylüyordu. Ve ben buna inanmaya başlıyordum.
"Peki şimdi seni..."
Elinin tersiyle bir tutam saçı omzumun arkasına attığında fısıldamıştı.
"Benim elimden kim kurtaracak?"
Sağ gözünü kırparken alt dudağını ısırmış ardından gülümsemesini genişletmişti.
"Buraya neden geldin?"
Evimi hırsız gibi aramasının bir nedeni olmalıydı. Bir şey arıyordu. Evimde tutacağımı sandığı bir şey...
"Konuyu değiştirme...
Ya da dur, değiştirelim."
Üzerime doğru eğildiğinde derin bir nefes almıştı. Benden fazlasıyla uzundu. Muhtemelen aramızda yirmi santim vardı ve topuklu giymeme rağmen ona yetişemiyordum. Fazlasıyla heybetli bir vücudu vardı ve beni çepeçevre sardığından dolayı onun dışında hiçbir şeyi göremiyordum. Onun sıcak vücudu ve soğuk duvar arasında sıkışıp kalmıştım. Öyle ki nefes dahi alamıyordum.
"The Snakes... Ne zamandan beridir onlarlasın?"
Tıslarcasına kurduğu cümleden sonra devam etmişti.
"Yoksa bizden korkup onlara mı sığındın?"
Sağ eliyle küçük bir tutam saçın ucundan acıtmayacak bir şekilde çekmişti. Bu küçük temas vücudumdaki tüm sinirleri uyarmıştı. Parmakları siyah uzun saçlarımın uçlarında geziniyor, gözleriyle elini takip ediyordu. Yüzünde her zamanki gibi alaycı bir ifade vardı. Bembeyaz dişlerini ve yamuk gülüşünü korkusuzca sunuyordu.
"Sizden korkmuyorum."
Şiddetli bir kahkaha tüm odayı inletmiş, başı arkasına düşerken uzun bir süre buna devam etmişti. Erkeksi tını odadaki tüm duvarlara çarptıktan sonra kulaklarıma ilişiyor, kalın ses beynimde yankılanıyordu.
