1. Bilgelik Kızı

410 20 5
                                    

Merhabalar,
Ilk hikayeme hoşgeldiniz. Bu hikaye ile bir hayalim daha gerçekleşiyor.

Adım adım ilerleyip Uyumsuz distopyasını benim gözümden kesfedeceksiniz. Fikirleriniz benim için önemli bu yolculukta.
Her bölümde sizi bekleyenlere hazır olun.
Iyi okumalar.

Bir kabusla daha gözlerini açtı. Bu kadar sık kabus görmek onu yiyip bitiriyordu ama ne kimseye anlatabilirdi ne de çözecek bir şey geliyordu elinden.
Saate baktı 05.42. Henüz gireceği simülasyona saatler vardı ama tekrar uyuması da mümkün değildi. Gözlerini kapattığı anda her şeyin kaldığı yerden devam edeceğini biliyordu.

Hangi topluluğa ait olduğunu belirleyecek simülasyona girmek bile içini titretiyordu şu an. Doğup yetiştiği Bilgelik'in çıkmasını istediğinden emin değildi.
Artık buranın baskısına dayanamıyordu. Bu kadar kural, sürekli devam eden aynı rutin onu boğmaya başlamıştı.
Bilgelik yerine gitmek istediği topluluk ise daha büyük sorundu. Ailesinin, babasının buna karşı çıkacağını biliyordu. Ama kanında olanı da inkar edemezdi. Sonuçta o annesi sayesinde bir yandan da Korkusuz'du.

Annesini düşünmek zaten bozuk olan moralini iyice alt üst etti ve yaşlar gözlerinden süzülmeye başladı. Neden annesi onu bırakıp tekrar Korkusuzlara dönmüştü ki. Ve neden 16 senedir onu hiç arayıp sormamıştı. Aslında Korkusuzları istemesinin bir nedeni de annesiydi. Aradan geçen onca senenin ardından onu bulup hesap sormak istiyordu.
Onu çok seven ama baskıları ve korumacılığı ile nerdeyse nefes aldırmayan, üstelik bir bebeğe bakmaya hazır dahi olmadığı bir zamanda kendisi ile baş başa kalan babasının eline bırakıp gitmişti onu.

Geçirdiği 16 seneyi düşündüğünde, küçük yaşlardan itibaren babası onu tam bir Bilge olacak şekilde yetiştirmek için elinden geleni yapmıştı.
Boyunu aşan kitap yığınlarını bitirip babasına okuduklarını rapor etmek, laboratuarlarda, özel hocalarla geçen saatlerde önüne gelen her şeyi sünger gibi emmek onun için görev olmuştu.
Bu kadar ihtimamın faydası da yok değildi. Okulda sınıf birincisi olmak çocuk oyuncağı gibi bir şeydi. Her şeyi bilmesi, sorulan sorulara takılmadan cevap vermesi onun için alışıldık olmuştu.

Tabi her fazla dozun da bir yan etkisi oluyordu. Bulduğu tüm boşluklarda kendini sokaklara atıp elinden geldiğince uzağa kaçmayı huy edinmişti.
Kimsenin, özellikle babasının göremeyeceği yerlerde gücünün son damlasına dek koşmak, fiziksel bir şeyler yapmak onun tek deşarj olma yöntemi olmuştu.

Simülasyon testi aklına geldi tekrar. Acaba sonuç ne çıkacaktı?
Kafasında bu soru ile yataktan kalkıp duşa girdi. Çıktığında her zamanki Bilgelik kıyafetlerini giyip aynanın karşısına geçti. Mavi etek, mavi gömlek, mavi ceket. Kendini süzdüğünde yaptığı sporun az da olsa işe yaradığını hissetti. Vücudu hımbıl görüntüsünden uzaktı. Her ne kadar minyon olsa da fit bir görünüşe sahipti. Saçları sırtına dökülüyordu.
Güzel bir kızdı artık. 16 yaşın getirdiği genç bir kadın görüntüsü kıyafetleri ile tamamlanmıştı.

Daha, erken olsa da aşağı inerek kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gitti. Ara ara sıkıntı yaşasa da babasını sevdiği ve yakında ondan ayrılma ihtimali olduğu içim mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırlamaya girişti.
Babası her gün olduğu gibi 7.30'da mutfağa geldiğinde gördüğü sofra karşısında gözlerine inanamadı.

"Bu mükellef sofrayı neye borçluyum prensesim?"

Evet bir de bu vardı. Babasının prensesiydi, her ne kadar artık büyüdüğü için bu hitabı sevmese de.

"İçimden geldi baba. Hem babama harika bir sofra hazırlamak ne zamandan beri mazeret gerektiriyor ki?"

Angelica gülümsüyordu.

Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin